Cemil, zamanın öğleye aktığı bir anda uzunca bir süredir biriken işlerinin peşine düşmüştü. Öylesine kaptırmıştı ki kendini işe, açılan kapının sesini duymamıştı.
Yavaş adımlarıyla masaya doğru yönelen birinin yumuşak ve soğuk sesiyle irkildi.
Biliyor musunuz, babam öldü benim, çok iyi bir insandı. Babam emekli veteriner albaydı, çok seveni vardı, diyerek söze başladı kadın. Cemil kırklı yaşlarının sonuna varmış bu kadının sözleri üzerine ne diyeceğini bilemedi, şaşırmıştı. Fakat kısa sürdü bu tutukluğu, başınız sağ olsun, zor bir dönem, demekle yetindi. Meçhul kadın bunları söylemeye devam ederken Cemil ise kadının saçlarına dökülmüş aklarına, yüzüne düşen o acı çaresizliğe, büyümekte zorlanan bu kadının çocuksu hallerini görmezden gelemiyordu. Kadınla ilgili o kadar çok şey geçti ki aklından, ama kadın durmaksızın anlatmaya devam ediyordu. Önceden babam yapardı bu fatura işlerini, şimdi ise bana kaldı…
Cemil ise bir yandan dinliyormuş gibi yaparken bir yandan da makbuzları sıraya diziyordu kayıtsız bir şekilde. Mezarlıklar da çok pahalı, bir sürü paramız gitti bizim, neyse ki hallettik o işleri de.
Kadın konuşurken işinin bittiğini anlayıp bir an önce gitmesi için tahsilat evraklarını verdi Cemil. Kadın devam etti, zımbanız var mı, evimizde dosyamız var, oraya koyacağım evrakları, çünkü babam da hep böyle yapardı, ben de öyle yapacağım, dedi.
Kadın tıpkı bir heykel gibiydi, babasının o masada unuttuğu bir heykel gibi; tek bir anın yüz ifadesi, soluk bir beniz, donuk bir bakış… Sanki heykel konuşuyor, şaka mı bu bana, diye düşündü Cemil. Kadın tam gitmeye karar vermişti ki dönüp Cemil’e, çok iyi bir insansınız siz, diyerek ısrarla konuşmaya devam etti.
Eyvallah, herkes kadar iyiyiz, herkes kadar da kötüyüz işte. Kadın, o an için bile olsa, boşluğun doldurduğu anlamsızlık içinde öylesine konuşmaya devam ediyordu ki, birden, hangi burçtansınız, diye sordu. Bilseydi Cemil’in aklından, bu saatte sürpriz misin abla karnımız acıktı, dememek için zor durduğunu belki de sormaktan vazgeçerdi.
Cemil, bakalım ne çıkacak bu işin sonunda diye cevap verdi, ikizler.
Severim ikizleri dedi kadın, ben önceleri gazetelere astroloji yazıları yazardım, güzel sanatlar okudum ben, dedi. Boş boş baktı bir süre Cemil. Kadın bu boş bakışları tanıdı. İşinin bittiğine ikna oldu ve faturalarını güzelce zımbaladı. Dosyasına koydu ve oradan uzaklaştı. Cemil’e bir huzur geldi. Sonra… Sıradaki adam geldi.