in

Hayvan Çiftliği Kitap Analizi

Hayvan Çiftliği, muhteşem ince ayrıntılarıyla dönemin eleştirisi adına yazılmış bir kitaptır. Peki ya hangi dönem? 1917 Sovyet Devrimini ve Sovyetler Birliği’yle beraber Stalin yönetimini… Kitapta olan her simge, gerçek hayatta vücut bulmuş bir sistem, kişi ve olaydır. Kitapta bir çiftlikten bahseder; Beylik Çiftliği.

Beylik çiftliğindeki hayvanlar az bir yiyeceğe gün boyu çalışırlar. Bu dönemin ve hala günümüzde de etkisi olan makineleşme ile birlikte doğan işçilerin neredeyse yok paraya günde 18 saat çalışmalarına işaret eder. Çok az yemeğe çalışan hayvanların en yaşlısı domuz Koca Reis, tüm hayvanları ahıra toplar ve gördüğü rüyadan onlara bahseder. Rüyasında İngiltere’nin tüm hayvanları, insanların olmadığı bir toplumda yeşil kırlarda gönüllerince koşup, oynarlar ve tüm emek ve ürünleri sadece onlara aittir. Koca Reis,böyle bir dünyada yaşamanın mümkün olduğunu ve ayaklanmaları gerektiğini söyler. Bir zamanlar hayvanlar arasında söylenilen şarkıyı; İngiltere’nin Hayvanları şarkısını söylemeye başlarlar. Bu şarkıyı söyledikçe içlerindeki coşku artar ve ayaklanmaya başlarlar. Bu ise milli marşların psikolojimizi nasıl etkilediğine değinen bir yöndür. Marşsız bir ülke,ayaklanma yoktur; çünkü toplulukları coşkulandırmada çok etkilidir. Bu olaydan birkaç gün sonra Koca Reis ölür. Buradaki Koca Reis, işçilerin sömürülmesinin haksızlığını sürekli vurgulayan Karl Marx’dan başkası değildir.

Koca Reis öldükten birkaç gün sonra çiftlikteki hayvanları beslemeyi unuturlar ve çiftlik hayvanları kapıyı kırarak yemek yemeye başlaması üzerine kırbaçlanırlar ve daha fazla dayanamayan hayvanlar ayaklanıp, çiftlikteki insanlara saldırırlar. İnsanları kaçıran hayvanlar artık koskoca çiftliğin sahibidir. Çiftliğin ismi Beylik Çiftlik olmaktan çıkmış,artık Hayvan Çiftliği’dir.

Hayvan Çiftliği’nde insana dair ne varsa yakılır,yıkılır yalnızca ev müze olarak bırakılır. Artık herkes eşit bir şekilde yiyecek,eşit bir şekilde çalışacaktır. Artık herkes eşittir. Hayvanların en zekisi olarak nitelendirilen domuzlar, liderlik vasfını hemen üzerlerine alırlar. Domuzlardan iki tanesi diğerleri arasında dikkat çekmektedir: Snowball ve Napoleon. İktidara geçmek için mücadele eden bu iki domuzu Sovyet Devriminin liderlerinden Stalin ve Troçki’yle özdeşleştirmek mümkündür.

Domuzların haricinde başka hayvanlar da vardır ve bu hayvanlar arasında oluşacak bir statü de vardır. Her hayvan türü toplumda belli bir kesimi temsil etmektedir. Atlar çok çalışkanlardır ve her denileni sorgulamadan kabul edip yalnızca çalışırlar,bu atlar dönemin işçilerini yani proleterya sınıfını temsil ederler. Öldükten sonra çok güzel yerlere gidileceğine dair sürekli öyküler anlatan, bir ajan ve çok akıllı bir konuşmacı olan Morses adlı karga ise kiliseyi ya da dini temsil eder. Hayvanlar ondan nefret eder çünkü hiç çalışmaz ve sadece öykü anlatır. Hayvanlardan bazıları ona inanır ve domuzların, diğer hayvanların ona kanmaması için çok uğraşması gerekmiştir. Yaşlı Benjamin adlı eşek ise,uzun ömürlü bir eşektir.İşlerin eskisinden daha iyi veya daha kötü olamayacağını hiçbir değişimin düzeni değiştiremeyeceğini söyler durur. Bu yönüyle toplumdaki yaşlı kesimi temsil eder. Diğer bir karakter ise Mollie;önemi, yeni çiftlik düzenine muhalif olmasından kaynaklanmakta. Muhalifliği politik olmasından ileri gelmez: Derdi daha iyi bir hayat yaşayabilmek, şeker yiyebilmek vs. orta-sınıf ideolojisine sahip beyaz yakalı işçileri temsil eder. Eskisi gibi şekerini alamayacaktır, çünkü artık işçiler arasında eşitlik vardır. Lider domuzun dışındaki domuzlar ise sürekli lideri desteklemeleri yalnızca kendi sınıfının çıkarlarını korumaları nedeniyle bürokrasiyi temsil eder. Koyunlar ise akılsızdır ve lider domuz ne derse onu yaparlar,bu yönüyle partileri ve hükümeti sorgulamadan körü körüne takip eden toplumdaki bazı kesimleri temsil eder. Köpeklere gelecek olursak; başkaldıran herkese saldırırlar, liderler köpeklerle diğer hayvanları korkutarak istediklerini yaptırırlar bu yönüyle tahmin edilmesi çok da zor olmayan askerlerin veya ceza sisteminin (hukuk) kitaptaki sembölüdürler.

Bunun yanı sıra belli bir dönemi eleştirdiğinden Stalin’in korumaları olarak da görülebilirler.Son olarak ise güvercinler,dışarıdaki haberleri getirip götürmekle görevli olduğundan Sovyet dışı propagandaları temsil ederler. Ve hep beraber marşları olduğu gibi yasalar da belirlemelilerdir artık.Kendi aralarında 7 ilke belirlerler ve çiftliğin duvarına yazarlar.

  1. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin.
  2. Dört üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.
  3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.
  4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.
  5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.
  6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.
  7. Bütün hayvanlar eşittir.

Snowball ve Napeleon önderliğinde hayvan çiftliğinde her şey yolunda, hayvanların istediği bir şekilde ilerlemektedir. Hayvanlar yalnızca kendileri için çalıştıkları için mutlulardır. Snowball ve Napoleon iki zıt karakterdir. Snowball yenilikçi, hayvanlara bir şeyler öğretmeye çalışan, çiftliğin daha verimli olması için okuyan araştıran bir domuzdur. Çiftlik için yararlı olacak bir yel değirmeni projesi vardır. Napoleon ise diğer hayvanların hakların yemekte ve çiftliğin sahibi olmak istemektedir. Devrimden sonra çok becerikli olmayan ama güç kullanmaktan da çekinmeyen Napoleon ile çiftliğin ve hayvanların daha verimli olması için araştıran parlak zekalı Snowball arasında fikir ayrılıkları çıkar.

Napoleon yönetimi ele geçirmek için, yavru köpekleri kendine hizmet eden vahşi köpekler haline getirir. İlerleyen zamanlarda bu vahşi köpekler sayesinde Snowball’ı liderlikten atıyor ve hain ilan ediyor. Napoleon tamamen kendi liderliğinde çiftliği idare etmeye başlıyor. Kendine ayrıcalıklar tanımaya başlıyor,karşı çıkan herkesi vahşi köpeklerle korkutuyor. En başlarda yasak olan her şeyi,kendisi ve diğer domuzlara özgür ilan ediyor.Domuzlar bir müddet sonra yatakta uyumaya, içki içmeye, kıyafet giymeye, dış dünyayla ticaret ilişkisine girmeye, iki ayak üzerinde yürümeye ve hayvan öldürmeye başlıyorlar. Öncelerinde evi müze olarak kullanırlarken domuzlar bir süre sonra o evin içinde kalmaya başlıyor,hayvanları çok az bir paraya çalıştırıyor. Hayvanlar eski ilkeleri hatırlayacak olduklarında onları yalanlıyorlar. Herhangi bir hayvan bütün hayvanlar eşittir ilkesini hatırlayacak olsa domuzlar onu düzeltiyor;bütün hayvanlar eşittir bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.

Ve ilkeler domuzların isteğine göre tamamen değiştiriliyor ve diğer hayvanlar da eski ilkeleri yanlış hatırladığını sanıyorlar.İçlerinden hatırlayanlar olsa bile korkudan sesini çıkaramıyorlar.

  1. Dört ayak iyidir, iki ayak daha iyidir.
  2. Hiçbir hayvan sebepsiz yere öldürülemez.
  3. Hiçbir hayvan çarşaflı yataklarda uyuyamaz.
  4. Bütün hayvanlar eşittir, bazıları daha eşittir.

Domuzlar insanlaşıyor,hayvanların yeni efendileri haline geliyor,insanlarla arkadaş olup yemek yiyip, içki içiyorlar.Hayvanların yeni efendileri domuzlar ve insanlar Mr. Jones’ın evinde-başta müze olarak kalması gerektiği düşünülen ev- şölen masasında toplanırlar, kağıt oynayıp içki içerler. Bay Pilkington kadehini zafere kaldırır ve “Siz aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundasınız; biz de bizim aşağı sınıflarımızla uğraşmak zorundayız!” Çiftlikteki hayvanlar evin camından içeriyi izlemektedirler, artık insanlarla domuzlar birbirinden ayırt edilememektedir…

Kitap, komünizmin yanıltıcılığına dem vuruyor. Komünizm; herkesin eşit haklarda yaşaması gerektiğini öne sürer fakat bu ütopiktir. Herkesin eşit olması için verilen ayaklanma, bazılarının daha eşit olmasıyla sonlanıyor.Bu her zaman böyledir.Tarihte her zaman sömüren ve sömürülen, ezen ve ezilen siyah ve beyaz gibi ayrışmaz olarak ilerlemiştir. Tarihte gerçekleşen bütün devrimler hayal kırıklığıyla sonuçlanmış, başlangıçtaki düzenden farklı bir düzen sunmamışlardır. Ezilen ve ezen değişse de bu düzen son bulmayacaktır. Kitapta da gösterildiği gibi dönemin Rusya’sında Çar II. Nicolas’dan bıkan halk, çareyi Lenin ve komünist fikirlerinde bulmuşlardır fakat değişen tek şey lider olmuştur. Toplumsal düzenin özeti şu cümledir; Bütün hayvanlar eşittir,bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.

Yazan Ayşenur Doğan

Ben Ayşenur Doğan. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji öğrencisiyim. Kendi blogumda aktif yazıyorum. Blogum: birnotbirak.com

3 Yorum

Cevap Yazın
  1. Çok güzel, ayrıntılı bir inceleme olmuş.İkinci kez kitabı okumuş gibi oldum diyebilirim. Ellerinize, emeğinize sağlık.

    • Tam istediğim gibi bir içerik olmuş, kitaptaki karakterlerin aslında kimleri temsil ettiğini bilmek kitabı daha iyi anlamayı sağlıyor. Arkadaşlarla okuyup kritiğini yapacağız, sizin yazınızdan hayli istifade edeceğim. Teşekkür ederim çok güzel.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Üzgün Yaşlı Adam ve Sylvia’nın Bohemi

Bir Ayrılık Anatomisi