Provakatif bir yetenek ve tutkulu bir kalp ile tam bir ‘’soul’’ kadını olarak melaikeleri kadar, onu ‘’Freudyen kaderi’’ne sürükleyen şeytanları ile mücadelesi üzerine çok konuşuldu, çok geviş getirildi. İstiyoruz ki Amy Winehouse’un 14 Eylül tarihli doğum gününe yaklaşırken bu kez biriken çamurun altından ışıldayan ve kendi döneminin en takdir edilen sanatçılarından biri olarak anılmasını sağlayan bu nevi şahsına münhasır kadının alameti farikalarını birlikte hatırlayalım:
*Soul ve Caz müziğini yeniden canlandırdı.
En temiz sesini duyabildiğimiz ve Frank Sinatra’ya açıktan övgü kabilinden 2003 çıkışlı ”Frank” albümü ile kendini fark ettiren Amy Winehouse, 2006’da yayınlanan ikinci ve son albümü ‘’Back to Black’’ ile zirveye çıkan kariyerinde Caz, Soul ve Blues gibi retro tınıların çağdaş versiyonlarını üretti ve genç Amy, eski ekolü yeniden hayata döndürmeyi başardı. Bu yeni ve sıra dışı eklektik sentez, Amy’nin -dünya zamanıyla- 27 yılına tam 23 ödül kazandırdı.
*Kendi bildiği yolda yürüdü.
Her zaman seksi gözüktü ama müzik endüstrisinin olmazsa olmazı kabul edilen bildik bol nemli cinselleştirilmiş imajı müziğini satmak için hiçbir zaman kullanmadı. Amy’nin açtığı yolda bu yerleşik kuralı alaşağı etme tercihinin şimdilerdeki temsilcisi Adele oldu.
Amy Winehouse, zamanının şarkıcılarından farklı bir kılığa ve görüntüye sahipti. Ona tuhaf/ucube denmesine ya da görüntüsüyle hunharca dalga geçilmesine aldırmadan daracık mini elbisesi, en son 1960’larda moda olan devasa arı kovanı saç modeli ( ‘’Kendimi ne kadar güvensiz hissediyorsam, saçım o denli büyük olmalı.’’diye beyanatı var kendisinin.), dövmeleri ve gittikçe dışa doğru uzayan sürmesiyle kedi-gözü makyajını gerçek bir kural tanımaz olarak gururla taşımaya devam etti.
* Afro-Amerikan gırtlağı
Yahudi asıllı bir İngiliz olmasına rağmen Afro-Amerikan bir yoruma sahip olan Amy’nin muazzam sesi, İngilizce bilmeyen biri için bile gönül çelen yeni bir dil yaratmayı başarıyor. Ve bu yeni dil ‘’Candan Erçetin’’ tarzı olarak özetleyebileceğimiz donuk söyleme şekliyle hiç uyuşmuyor. Tüm ses ve ritmin kusursuz biçimde doğru olduğu ama sıfırcı bir Müzik öğretmeni titizliğiyle sadece kurallara odaklanarak kanatları kesilen ruhun şarkıyı uçuramayışına aldırmama durumuna getirdiğimiz benzetme bu. İşte bu yok Amy’de. Mükemmeliyet ve ruh tehlikeli olarak bir arada.
*Dürüstlüğü
Amy’nin şarkılarından taşan gerçek dürüstlük dikkatlerden kaçmıyor. ‘’Markası’’nı kötü göstereceğini bile bile kendisiyle ilgili her detayı paylaşmakta hiçbir beis görmedi çünkü. “I Heard Love is Blind” ve “You Know I’m No Good” gibi şarkılar buna kanıttır. Winehouse, kendisiyle ilgili hiçbir şeyi insanlardan saklamadı. Hangi hataları yaparsa yapsın, dünyaya ve kendine karşı hep dürüst oldu ve asla olmadığı biriymiş gibi davranmadı.
*Yeteneği
Mutsuz özel yaşamı ve kötü alışkanlıkları nedeniyle hayatı trajik biçimde mahvedilmiş olmasına rağmen, Amy Winehouse sonsuza dek acısını evrensel sanata çevirebilmiş eşsiz bir sanatçı olarak hatırlanacak. Ayrıca sadece şarkıyı yaşayan coşkun bir icracı değil, aynı zamanda ‘’naif’’ duygular taşıyan bestelere yazdığı ve sokağın ‘’kirli’’ dilini yansıtan şarkı sözleriyle de ters köşe bir güftekar ve çok yönlü bir sanatçı olarak anılacak.
*Akıllıca değilse de fazlasıyla derin aşkı
‘’Haddizatında çok iyi sevmiş’’ dediğimiz bu en kalbi kırık şarkıların yeri doldurulabilir mi?
Amy Winehouse’un neden gelmiş geçmiş en parlak yıldızlardan biri olduğunun pek çok nedeni var: Yeteneği, karizması, şarkıları, hali-tavrı. Fakat bunlardan daha önemlisi şu: Size sunduğu full-pakete sığamıyor oluşu. İngiliz ve Yahudi olmasına rağmen Afro-Amerikan müziği yapması, seksi göründüğü halde buradan yürümemesi, sofistike biçimde şarkı söyleyip gerçek hayatta haldır huldur konuşması, yumuşacık tatlı tatlı bestelere müstehcen ve kaba saba şarkı sözleri yazması…
Elbet bir gün yeniden buluşacağımız Amy Winehouse geçti bu alemden, tüm melek ve şeytanlarına selam olsun…
Eline sağlık JUNO ?? ne güzel oldu Amy’yi müessesemizde görmek. Seviyorum stop. İyi ki doğmuş stop. Allah da o sevgilisinin belasını versin stop.
Teşekkürler…<3