in

Yazatöl Cemiyeti

Manzara olarak görülmeye başlandı duvarlarına kan sıçramış kulübe. Ortalıkta cesetler yığılmış, bir savaş sonrası infazı gibi. Kokudan içeri bile girilmiyordu. Belki de zaten içeriden anlatıyorumdur bunları. Dışarıda olan kim peki? Neden dışarda? Kimin evi burası? Hayır, hayır tam olarak öyle sayılmaz, ev değil burası. Nefret dolu cümlelerin son durağı… Olması gerektiği gibi, kötü kelimelerin son kez kötülük yaptıkları yer. Yazatöl cemiyeti üyelerinin askerleri, kötüler üzerinde uyguladığı kötülükleri burada yapıyor. Burada insafsızlık var ama insafı başka türlü hatırlatamıyorlar. Tıpkı barışı getirmek için savaşmak gibi.

Yazatöl cemiyetinin kirli çamaşırlarıyla tanışmış bulundunuz. Bu cemiyet bir gün herkesin güzel kelimeler kullanarak yaşaması adına bir edebiyat sevdalısı tarafından, hiç bilinmeyen belki bilindiği halde söylenmeyen bir tarihte kuruldu. Koordinatları falanca yerde olduğu söyleniyor. Ama hiçbir ölümlü şahit olmadı buranın varlığına.

Edebiyat sevdalısı kurucumuzun buraya seçtikleri şahıslar gerçekten özel yeteneklere sahip olanlardı. Asker olarak değil yaratıcı olarak. Yeni kelimeler yaratılması, yaratılan bu kelimelerden cümleler oluşturulması ve bu cümlelerin siz ölümlülere aktarılıp yayılması üzerine inşa etti burayı. Bizim gibi bir oluşum daha var mıydı? Varsa nerede ve kaç tane olduğuna dair hiç bir fikrimiz yoktu. Burnumuzda tüten kan kokusu bizim oksijenimizdi. Varlığımız her ne kadar yok edilse de buradayız.

Üretimde sorun yaşanılan kelimeleri hapsediyorlar farklı bir mapushanelere. Bu Edse (edebiyat sevdalısı) ilk zamanlar ölümlü ölümsüzlerle başlattı burayı, Ölümlüleri tek tek kaybedinceye kadar. Kaybettiği sıralarda saldırıya uğradı yazatöl cemiyeti ama yenilmedi, yıkılmadı. Ölümlü ölümsüzlerin, ölümsüz ölüleri geldi çatışmaya yardıma. Savaş sonrası bir itilaf yapıldı ölümsüz ölülerle. Kreatiflik görevlerine devam edeceklerdi, aynı zamanda yazatöl cemiyetini korumakla mükelleflerdi. Sürekli sıkıştırılıp işkence edilmeye başlandı bize. Pes etmedik, hep bir kurtarıcı gelecek diye bekledik. Çünkü bizi ölümle tehdit edemezlerdi. Ölemeyen ölümsüzlerdik biz..

Cemiyet askerlerinin kulübede yaptığı infazlara şahit olduk, infaz edildik. Güçsüz kötüler oracıkta canlarını icra ederken biz direndik.

Hepimizin bir gün gelecek diye beklediği o kurtarıcı hiç gelmedi. Bu mutlu sonla biten bir masal değildi neticede.

Yazatöl cemiyeti üyelerinin toplantısını duydum falanca bir gün. Bizi ne yapacakları hakkında konuşuyorlardı. Kreatiflerine fikir aşılamayı öne sürdü biri ve o gün sonumuzun geleceğini hissettim. Varoluşumuzu değiştirmekten söz ettiler. Harflerimizi söküp alacaklarını, belki de yerine başka harfler ekleyeceklerini anlattılar birbirlerine. İşte o gün pes ettik. Biz, biz olmaktan çıkmak üzereydik ve çıktıkta. Biz kim miyiz?

‘’Siz ölümlü insanların yazdığı, yazatöl cemiyeti askerlerinin öldüremediği ama yok ettiği ölümsüz kötü cümleleriz.’’ Hayatınızda her zaman bir yerlerde olmaya devam etmeyi karar kıldık. Kötü kelimelerimizle değil belki ama iyiliğe dönüşmüş kötü harflerimizle, her zaman bir adım önde, bir adım arkada olmaya devam edeceğiz.

Siz farkına varmayacaksınız. Çünkü kandırılmaya ant içtiniz, biz de kandırmaya. Biz kelimeleriz. Yazarlar atölyesinin yaratıcılarının ürettiği değişim kelimeleriyiz.

Kelimeler cemiyetinden devlet büyüklerimize yapılan hain saldırılar sonrası birçoğunu kaybetmemize neden olan yazarlar atölyesi cemiyeti yönetimi savaşarak ve kan dökerek. Dillerinde de tek slogan;

-‘’ Barış için savaşıyoruz…’’

Biz cemiyet askerleriyle olan savaşımızı kaybettik. Umuyoruz ki siz ölümlüler, ölümsüzlerle olan savaşı kazanırsınız. Değişmek zorunda kalmazsınız. Çünkü var olma nedenini değiştirmek, var olduğun anlamına gelmiyor. Evet biz kötü kelimelerdik, değiştirildik. Ama şunu bilin; yerimizi daha kötü kelimeler almak üzere. Bundan sonraki savaş sizin yazatöl cemiyetinin askerleriyle olan savaşınız değii, sizin kendinizle olan savaşınızdır. Değişime karşı durmak mı? Değişimde bir parça yer almak mı? Kararsızlık sizin. Özgürlüğü satıp özgür düşüncelere sahip olamazsın. Kendinizle yapacağınız savaşa dikkat edin. Her halükarda yine siz kaybedeceksiniz. Temenniden fazlasına ihtiyacınız olacak ama temennilerimiz içinizde ki iyiliğin kaybetmesi. Kötülük değiştirilmediği sürece kazanan hep o olacaktır…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bumerang

Düğme