İstanbul’un sanat mahallesi Yeldeğirmeni’nde sizi ufak bir yolculuğa çıkarayım istedim. Çok fazla övmek istemiyorum, bir sır verir gibi bahsetmekle yetineceğim.
#1 Sobe Cafe
Kuşların ve dostların biricik mekanıdır kendisi. Müdavimleri var demek istemiyorum. Kara sevdalıları var daha çok. Bir gün gelmeden dursa hasretinden ciğeri düşen bağımlılarını tanıyorum 🙂 ''Nesini bu kadar seviyorsunuz be? Altı üstü cafe işte'' demeyin. Bir mekandan çok bir ruh sobe cafe... Gittiğinizde mutlaka gülen bir yüz, iki kelam edecek bir dost bulursunuz. Dostunuz mu yok, civardakilerle dost oluverirsiniz hemencecik. istemezseniz de sokağı izlemeye ya da kitap okumaya koyulursunuz, kimse ilişmez size. Gelen insanların hepsi mi cana yakın ve güzel olur? bugüne kadar karşılaştığım herkes öyleydi. Şahsına münhasır ve neşesinde insanların uğrak yeri sanki. Sahipleri de keza şeker gibi, eli bol, gönlü bol insanlar. kesenizi de neşenizi de almıyorlar elinizden. Yeldeğirmeni'ne yolunuz düşerse gelin, yeyin, için, sohbetlenin, keyfinize bakın...
#2 Helva Cafe
Allah Allah Allah Allah bu nasıl sevmek? Bu nasıl gülmek? İnsan değil bu sanki bir melek! Kapısının önünden her geçtiğimde istemsizce bu şarkıyı mırıldandığım, Yeldeğirmeni'ne her gelen arkadaşımı ''senin helvanı kavurcam aslanım'' diye kan şekeri düşürecek cinsten kötü espiriler eşliğinde kolundan sürükleyerek götürdüğüm, analı kızlı melek gibi şirin, ciğer söken derecede yetenekli iki kadının işlettiği Helva'da, akıllara zarar derecede güzel un ve irmik helvası yapılıyor. Tabi pişirilen ev yemekleri mevzusuna hiç girmiyorum, durduk yere bir yeriniz şişmesin şimdi. Benim gibi un helvası aşıklarının özellikle gelmesini salık veriyorum anacım. Her yerde böylesini bulamazsınız, çıkın çıkın gelin...
#3 Jasmin Aperatif Cafe
Ev yemekleri ve aşırı lezzetten felç olmak isteyenler Jasmin'i hafızalarına bi not etsinler önce sonra ben anlatmaya başlayayım. Yine bir anne ve kız şahaneliği ile karşı karşıyayız. Görlspavır! Birbirinden leziz ev yemeklerinin bulunduğu mekanda ayrıca meze de yapılıyor. Tembeller ve gurmeler sesimi duyar umarım. ''Ay şimdi meze ile kim uğraşcak'' diyip gidip abuk sabuk market mezesi almayın. Jasmin'e gelin enfes mezeleri alıp gizlice evinize dönün. Ortamlarda ben yaptım dersiniz nolcak 🙂 Söz sizi ele vermiycem
#4 Arthere İstanbul
Şimdiye kadar aman şurda yeyin burda için dedim ama biliyorsunuz sanat da ruhun gıdası. Onu da eksik etmemek gerek. Arthere İstanbul Suriye'li sanatçıların kurup işlettiği cafe - atölye tarzı bir mekan. Rahatlıkla çalışabileceğiniz sessiz bir ortama sahip. Alın bilgisayarınızı, kaleminizi, kağıdınızı gelin. Sergilere ve atölyelere katılabileceğiniz, müzik dinletilerine eşlik edebileceğiniz ve pek çok etkinliğe katılabileceğiniz bir yer aynı zamanda. Sanatçılar burada hem üretiyor hem de cafe için emek veriyor, çalışıyorlar. Kahvenizdir, çayınızdır hepsi mevcut. Çalışcam odaklancam diye sağda solda telef olmayın... Arthere size gerekli sukuneti sağlayacaktır.
#5 Kim Cafe
Gördüğünüz gibi büyük aşkların ve seviyeli sohbetlerin mekanı 🙂 Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane şeklinde bilmecelerdeki şaşkınlık ve hayret dozunu Kim'de bulabilirsiniz. Hayır yani küçük şirin bir mekanın bu kadar lezzetli yemekler yapması insanı hayretler içinde bırakıyor. Bildiğiniz lezzetlere efsane ve yeni yorumlar katmışlar, tatmadan geçmeyin derim...
#6 Banliyö Cafe
Tınının tınının tının nını nınınını 🙂 Hangi şarkıyı söylüyorum? Fikrimin ince gülü'nü tabi ki! Yani burası cafeden ziyade sizi farklı dünyalara götüren bir zaman makinesi gibi bir yer. Duvardaki fotoğraflar olsun, çalan müzikler olsun, anne eliyle yapılmış limonatalar olsun, edebiyat söyleşi günleri olsun, her şey biraz eski ve her şey çok fazla güzel. Bi de Mihriban isminde bi kedileri var o da çok güzel haberiniz olsun.
#7 Viento Cafe
İşte lezzeti ve sanatı aynı potada eriten bir başka canım mekan da burası. Müzik atölyesi mi dersiniz, kitap okuma ve hediye etme günleri mi dersiniz beyaz bir kedi mi dersiniz... Yok yok Viento'da. Özellikle akşam saatlerinde gittiğinizde harika müzik dinletilerine denk gelebileceğiniz, birbirinden yetenekli ve güzel insanlarla sıkılıp daralmadan sohbet edebileceğiniz, harika bir çay yudumlayabileceğiniz bir mekan. Derdi tasayı evde bırakın, gelin...
#8 Yeldeğirmeni Kalabalık
Ah! Valla lezzetin adresini ver derseniz size burayı tarif ederim direkt. Sahibi Sevim ablamız dünyanın en güzide insanlarından, en başarılı aşçılarından biri. Yıllardır da bu işi yapıyor zaten. Sosyete mekanlarının adı var, deneyimin tadı var kimse kusura bakmasın. Yazıyı yazarken bir yandan da burda yediğim yemekleri hatırlıyorum da koşarak kapısına dayanmamak için kendimi zor tutuyorum. Burası bir işletmeden çok bir evin mutfağı gibi, yeri gelir gidip kendi tabağınızı kendiniz hazırlarsınız. Dertlerinizi bölüşürsünüz... İstanbul'un unutulmaya yüz tutmuş lezzetlerini ve mezelerini yaşatan bir yer Kalabalık. Siz de bu lezzetlere burada ulaşabilir hatta uslu bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz...
#9 Mara Cafe
Mara cafe demek müzik demek, erbane demek, lezzet demek, tost ve patates demek... Evet evet tost ve patatesi gerçekten akıl oynattıracak cinsten. Hayır yani bi tostu bu kadar güzel yapmak için içeride labaratuvar ortamında falan mı çalışıyorlar acaba diye merak etmiyor değilim. Pek çok sanatçıyı misafir eden Mara Cafe'de de bol bol sanatlı günler geçirebilirsiniz.
#10 Müdavim Lokantası
Ya ismi lokanta olan bir yer görmek bile benim hafızamdaki güzel anıları geri çağırmaya yetiyor doğrusu. Sureti neyse içi de öyle olan bir mekan. Sofraya suyu sürahiyle koyuyorlar. Lezzet deseniz almış başını gidiyor zaten. Çeşit çeşit yemeklerin olduğu, iştah kabartan, isminin hakkını veren enfes bir yer.
#11 Robin’s Mug
Kahvesi, çayı ve tatlı görüntüsüyle minicik bir parkın tatlı komşusu Robin's Mug, Yeldeğirmeni'nin şahsına münhasır mekanları arasında. Kahve deyince akla gelen ilk yerlerden. Bu ünvanını da sonuna kadar hak ediyor. Damaklarınız şenlensin, gönlünüz ferahlasın isterseniz hiç tereddüt etmeden yollanın.