Tarihte sıradan insanların isminin geçtiği olaylara pek sık rastlamayız. Krallar, padişahlar, komutanlar, prensler, prensesler… Ya da sıradan başlayan hayatını kişiliği, yeteneği veya zekâsıyla sıranın dışına çıkarmış; bilimde, sanatta, siyasette çığır açmış dehalar.
Peki sıradan bir insan tarihe adını nasıl yazdırır? Tabii ki başına olağanüstü bir şey geldiğinde. Eee o zaman bizim ülkemizde tarihe geçen çok insan vardır diye düşünebilirsiniz. Ne de olsa akıl almaz olaylar diyarındayız ama kayıt altına alma alışkanlığımız pek olmadığından bunu da ıskalıyoruz gibi geliyor.
Her neyse, gelelim hikâyemize. Yaşadığı feci kaza ile tıp tarihine adını yazdıran, sıradan bir hayat sürerken bir anda bilim dünyasının ilgi odağı haline gelen, ölümünden sonra bile birçok araştırmaya konu olan Phineas Gage’ten bahsedelim.
Phineas Gage Kimdi ve “Başına Ne Geldi?”
Phineas Gage (1823-1860) tıp tarihinde kaydedilen ilk ağır beyin yaralanması vakalarından biridir. Ama Gage’in vakasını özellikle ilginç yapan atlattığı beyin travmasından sonra hayatta kalmasından öte bir de büyük bir kişilik değişikliği geçirmesi. Geçirdiği radikal kişilik değişikliği ile ruh-beden, zihin-beyin ve duygu-akıl ilişkilerinde ilginç soru işaretleri doğuruyor.
25 yaşındaki inşaat ustası, Cavendish Vermont yolu boyunca kurulan yeni bir tren rayı yatağının kurulumunda çalışıyordu. Görevi ise bir deliğe yerleştirilen patlayıcıları demir bir çubukla bastırarak sıkıştırmaktı. Bu oldukça tehlikeli bir görevdi. 13 Eylül 1845 günü, 25 yaşındaki Gage ve ekibi sıcak mı sıcak bir öğleden sonra, saat 16.30 sularında iş başındayken bir nedenden dolayı patlayıcılar erken infilak etti ve yaklaşık altı kiloluk demir bir çubuk havaya fırladı ve Gage’in sol yanağından girip beyninden geçerek kafatasından dışarı çıktı. Zavallı Gage mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştı ve bilinci halen açıktı.
Genç adam sendeleyerek bir at arabasına bindi ve kasabaya doğru gitti. Kapının önündeki verandaya oturdu ve doktoru beklerken oradan geçen yolcularla da sohbet etti. Birkaç gün sonra onu ölümün kapısına daha da yaklaştıran bir beyin enfeksiyonu geçirdi. Fakat ölüm bile onun hayatta kalmasından etkilenmiş olmalıydı ki yaşamasına izin verdi. Gage sol gözünü kaybetti, fakat iyileşti ve iki ay sonra evine gitti. Tedavisini yapan Dr.Harlow’a göre Gage kazadan sonra mantığına tam anlamıyla sahipti, Fakat bir tuhaflık vardı. Onu kaza öncesi ve sonrası tanıyan herkes, değiştiği konusunda hemfikirdi. Kazadan önce Phineas, şirketteki en hızlı ve verimli çalışan, en yetenekli ustabaşı olarak tanınıyordu. İş ortamına getirdiği disiplin ve iş tutkusu sayesinde verilen projeler zamanında tamamlanıyordu. Ayrıca sahip olduğu sosyal incelikler yardımıyla amirliğini üstlendiği takımının da göz bebeği olmuştu.
Kazadan önce en verimli çalışan ve en yetenekli ustabaşı diye nitelenen Gage, kaza sonrası düzensiz, saygısız, zaman zaman en ağza alınmayacak küfürler eden, çevresindekilere çok az hürmet gösteren, arzuları ile çatıştığında en ufak kısıtlayıcı tavsiyeye bile dayanamayan, zaman zaman inadına dik başlı, yine de havai ve kararsız, geleceğe dair bir sürü hareket planı yapan, yapar yapmaz da daha mümkün görünen başka planlar için vazgeçen birisi olmuştu. İşverenleri bu değişimi o kadar belirgin buluyorlardı ki eski işini ona tekrar veremediler.
Nörolojinin İlk Yılları İçin Harika Bir Vaka Çalışması
Nörologlar, bizi insan yapan özelliklerin sırrını keşfetmek için beynin incelenmesi konusunda ısrarcıydı ve Gage onlar için bir kanıt niteliğinde olan ilk belgelendirilmiş vakaydı. Gage’in yaşadığı kaza, tuhaf bir şekilde bilime katkıda bulundu. En çok hasar gören bölge, prefrontal korteksti. Hafızası sapasağlamdı. Gayet sağlıklı bir birey gibi çalışabiliyor, seyahat edebiliyor ve sorumluluk sahibi bir bireyin yapması gereken ne varsa her şeyi yapabiliyordu. Fakat Gage’in frontal (ön) korteksine gelen zarar sosyal ket vurmaların tamamen kaybına neden olmuştu ki bu da uygunsuz davranışlara yol açmıştı. Dikkat, algı, hafıza, zekâsına veya konuşma yetisine bir zarar gelmemesine rağmen daha önceden öğrenilmiş sosyal adetler ve etik kurallar gitmişti. Karmaşık sosyal bir ortamda geleceği tahmin etmek ve ona uygun plan geliştirmek gibi insana özgü olan yetenekler beyninin bir alanın zarar görmesiyle birlikte kaybolmuştu. Gage iyi veya nötr kararlar almıyor ama zihnini kaybetmiş birisinin çekingenliğini de yaşamıyordu. Tam tersine zararlı ve ani kararlar alan ve bunları hiç çekinmeden uygulayan ve savunan birisi olmuştu. Değer sistemi ya değişmiş ya da eski değerleri artık kararlarını etkilemiyordu. Etki olarak aslında demir çubuk Gage’a frontal lobotomi yapmıştı (Guguk Kuşu filminden hatırlarsınız lobotomiyi)
Zararın gerçekte tam olarak hangi alanlarda olduğu kazadan sonra çok tartışıldı. Kazadan yaklaşık 10 yıl sonra David Ferrier, Harlow’un bulgularını alıp derinlemesine inerek, kişiliğin büyük oranda prefrontal korteks tarafından yönetildiği fikrini geliştirdi. Bugünün bilimi ise bu bilginin %100 doğru olduğunu onaylıyor.
Peki, Phineas Gage’e ne oldu?
Kazadan sonra eski işine dönemeyince, para kazanmak için demir çubuğuyla New England’a ve hatta Avrupa’ya yolculuklar yaptığı söyleniyor. New York’ta Barnum’un sirkinde kendini bir merak objesi olarak sergilediği de söyleniyor. Ama Phineas Gage’in hikâyesi gerçek olduğu kadar söylenti de. 1859 yılında sağlığının kötüye gitmesiyle annesinin yanında yaşamaya başlamış ve 20 Mayıs 1860 yılında, kazadan 13 yıl sonra, San Fransisco’da epileptik kasılmalara bağlı olarak gelişen komplikasyonlar sonucunda da hayatını kaybetmiş. Gage’e otopsi yapılmamış ama daha sonra 1867 yılında, Gage’in vücudu, araştırma için gömülü olduğu San Fransisco’daki Lone Mountain mezarlığından çıkarılmış. Gage’in abisi kafatasını ve demir çubuğu Dr.Harlow’a götürmüş. Şimdi Gage’in kafatası ve onu delip geçen demir çubuk Harvard Üniversitesi tıp fakültesi bünyesindeki Warren Anatomi Müzesi’nde sergilenmekte.
Bir Yorum
Cevap YazınOne Ping
Pingback:Kafasına Giren Demir Çuçuğa Rağmen Hayatta Kalan Adamın İnanılmaz Hikayesi | gizibu.com