in ,

Ne Söyler “Bir Zamanlar Anadolu’da”

Görüntüler… Acıyan nasır gibi bir cinayet Kenan’ın yüzünde. Bitmiş, tükenmiş, nasır bir yüz. Ama kareden kopamıyor bir türlü… Orada, bir doktorla bir polisin arasında. Suçu yasak aşk! Başlangıç neyse son odur. Gizlenmiş bir çocuk, gizlenmiş bir adam… Belki de dönüp almak üzere… Ama iş işten geçiyor suçüstü bir flulukta… Orada arabada, bir polis ve bir suçlunun yanında doktor. Canlılığı ölüm bir doktor. Başka bir yer olmadığına düpedüz yazgılı. Mahkum ışıltısına. Bir yerden kopmuş ki, şimdikini bir son gibi yaşıyor. Aydınlık gene de yüzü. Umutsuzluğun karanlığıyla olabildiğine parlatılmış bir yüz. İs izi çıksın diye kazan karası ile yıkanmış kalaylı kaplar gibi parlak… Orada, bir suçlu ve bir doktorun yanında… Polis. Mutlu. Çünkü hiç eğilip hiç içine bakmamış… Hiç içine… Aynada gözlerinden süzülen, yalnızca yüzeyde iki tümsek…

Orada ön koltukta… Komiser. Kendi küçük doğrularına sımsıkı bağlı olmanın şaşkın yırtığında. Her şeyi öyle çok bilirken bir bilmezlikle dağılan bin bilmezlik yüzü… Yüzü sınırlarından taşıyor… Öylesine de kendi gibi… Öylesine çok tanıdık… Önde şoför… Arap… Elmaların, kavunların Arabı yüzü…

Ne söyler Bir Zamanlar Anadolu’da… En çok da git git bitmeyen çıplağını… Bozkırını… Sessizliğin kemiğine değen köpek sesini… Sabahı ufalayan kumru ötüşünü… Anadolu böyle bir yer… Kanunların yaban kaldığı… Sıkıldığı kanun olmaktan… Bitmek tükenmek bilmez bir düzlük…  En çok bildiğini özellikle otopsi sahnesi ile çok etkileyici idi. Otopsi sırasında savcının, adalet kavramı üzerine içsel yargılanması hoştu…

Rüya gibi bir kız bütün yaraları sarar gibi çay dağıtıyor. Sanki hepsine tek tek Tanrı’nın gözleriyle bakıyor… Herkes bir tutam umut, bir tutam şifa ve bir tutam huzur buluyor bağışlamanın yumuşak hamuru, çamurdan herkesi birleştirir gibi ahşap bir evde… Yalnızlığın kurmasındaki herkesi bir pervane elinde kandil dönüyor…

Ne söylerdi Anadolu bir zamanlar… Unutmakla ilgili her zaman Anadolu… Orada makamlar düzlükte bir yarış… Ortadan kalkma anları, en alttakinin en üsttekine üstün geldiği böbürlenme anları hep Anadolu’nun sonsuz terazisi düzlük olan kollarından…

Yazan Tersla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Norveç Müziği’nin “Yeni Açıklanmış Sırrı”: Kari Bremnes

“Metropol” Oyuncusu