in

Kürşat Küçük: Rüya ve Beni Susturan Taş

Gabriel Sainz Tutt'Art@

RÜYA VE BENİ SUSTURAN TAŞ

hiç yüzüme bakmıyor sesime

ferman tınısı veren ağıtlar

bugünlerde

avuçlarından toprak sızan

sırtı dik

başı yüksek

alnı aydınlık bir vadi

almacında ona meftun kızanlar

sesi uğultuları yıldırım gibi yaran

buyurgan

bir adam iniyor bulutlar arasından

ne zaman bir söz için ağzımı açsam.

talaş ve kum ve kül doluyor

içine gömleğimin

ayaklarım soluyor güz gülleri vurduğu

zaman

bu hep böyle değildi

bir zaman lafım

kök kuvvetindeydi

gömleğim apak

yere sağlam basardı kasımla ayaklarım

bir şey oldu besbelli

bir uzak yola muhtaç

bir derde yakalandım.

rüyalar görüyoruz ben ve ayaklarım

yollar var güz mevsim ayaklarım

toprağı avucunda yaratan

buyurgan adamın ayakları

yürüdüğümüz vadi alnı olmalı

alnacımızda

rengahenk bir şelale

hiç böylesini görmemişsinizdir

suyun biriktiği yerde sallanan bir sandalye

ve gelmiş geçmiş bütün insanlar

pür dikkat sandalyenin ağıdını dinliyorlar

muhakkak bu rüyadan kesilmiştir avazım.

belki

bir tuhaflık daha var şüphelendiğim

başka bir günün ıslak teninde

bir sokakta alelade

bir taşa takıldım sendeledim

tam toparlanmıştım ki bir kez daha takıldım

bu aklım

öyle ya

bir taş canına kasteden sele

onu tepen kızana veyahut bir kazmaya

veyahut olmakla sancılanan herhangi başka şeye

hiçbir şey kanıtlamak zorunda değil

tanrıya ve insana…

ürperip bu gerçekle

taşın önünde eğildim eridim…

ikisinden biri olsa gerektir sesimi kısıp

gölgemi oyan

öyle zannediyorum.

Kürşat Küçük

1981 yılında Beyşehir’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra 1998 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesine girdi. 2002 yılından bu yana Van, Hakkari, Tokat ve Konya’da lise ve ortaokullarda öğretmenlik yaptı. Halen Konya’da öğretmen olarak çalışıyor.

Öykü, deneme ve şiir türleriyle ilgileniyor. İlk şiir kitabı “Yağmurayaz” 2018 yılının sonlarında yayımlandı. Fotoğraf, motosiklet ve spor diğer ilgi alanları. Henüz vakit varken bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyor. Evli ve 7 yaşında bir kızı var.

“Şiir, ses, söz, his ve anlamın ardında yahut arasında kalan boşluğu doldurmaya çalışır. Şair, varlık ve yokluğun sürekli yinelenen boşluklarını nakış nakış örmeye çalışan bir söz rüsvasıdır. En zoruna talip olan, bu uğurda müptezelliğe bile isteye kanat çırpan bir söz işçisine elbette ki yol gösteremez, kalıp biçemezsiniz.  Dahası şiirin içerik veya biçimi ile ilgili hiçbir soru, öneri karşılık bulmak zorunda değildir şairde çünkü şairin ilgi alanı o değildir.  Şiirin ne olup olmadığı okurun sorunudur. Şair belki ne yaptığının farkında olmadığı, kendinden geçebildiği ölçüde aradığı şeye ulaşacaktır. Dolayısıyla bu soruları  O’na yöneltmek, O’nu bilinçli sulara çekmek şiir ve şairin doğasına aykırıdır.”

Yazının Kapak Görseli: Gabriel Sainz

3 Yorum

Cevap Yazın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

F. Scott Fitzgerald’a Göre Mutlaka Okunması Gereken 22 Kitap

Berlin Film Festivali Başlıyor