in

’50 Soruda Yapay Zeka’ Kitabının Analizi

Düşünen bir makine  yapmayı başardığımı iddia etsem bana hemen inanır mısınız? Sizi nasıl ikna edebilirim? Makinem ağzıyla kuş tutsa, günler haftalar boyunca her türlü deneyden alnının akıyla çıksa bile, yine de yaptığı şey için”düşünme” kelimesini kullanmamakta ısrar edecek kişiler biliyorum. Oysa aynı kişiler sokakta beş saniyeliğine gördükleri hiç tanımadıkları yabancı bir insan için rahatça “düşünüyor” diyebilirler.

’50 soruda  Yapay Zeka’ kitabından çok beğendiğim bir alıntıyla başlamak  istedim. Son yıllarda en çok ilgimi çeken konulardan birini nasıl basitçe öğrenebilirim sorusunun yanıtını bulduğumu söyleyebilirim. Sıkı takipçisi olduğum yazarımız, olabildiğince basit bir dil ile alanındaki gelmiş geçmiş gelişmeleri kısaca bize özet geçiyor.

İtiraf etmeliyim ki, anlamadığım bir çok nokta oldu ve bazı sayfaları tekrar okumak zorunda kaldım. Bu kitabı okuduktan sonra daha rahat üst seviyedeki kitaplara geçebilirim diye düşünmeme sebep oldu. Hatta kitapla ilgili çeşitli incelemeleri okudum ve yazarın kendi bakış açısından yazdığı eleştirisini görünce şok geçirdim. Çünkü amaç bilimsel bir kitap yazmak değil de, bu bilimselliği alt seviyelere taşıyıp, alanı olmayan insanların ilgisini çekmek, ki bence bu konuda da gayet başarılı. Özellikle Turing’le ilgili bölüm beni çok etkiledi ve tabi biyoloji alanının içine katılarak  anlatılan bölümler  gelecek için bizi, nelerin beklediğinin fragmanı gibiydi.

Dillerin bilgisayara aktarım zorluğunda Türkçenin yerini okumak, neden İngilizce öğrenemediğmizin anlaşılması için de aydınlatıcı oldu.

Robatların askere alınması, doktor robotların eksi ve artıları, Kasparov’un yenilgisi,  Go oyunu oynayan  Alpha go (bu oyunda bilgisayar asla yenemez denilirken), avukat robotların  adalet sistemindeki avantaj ve dezavantajları. İlgimi çeken  birkaç başlık.

‘Bir konuyu iyi anladıysan çok kısa anlatabilirsin.’ Sözünden yola çıkarak, öncelikle bu kadar karmaşık bir konuyu basitleştirebildiği için yazara teşekkürü bir borç bilirim.

Bu kitaptan sonra artık bilgisayarlar üzerine daha rahat düşünüp yeni sorular sorabilme becerisi kazanırken, düşünme eyleminin ise 4 koddan oluşan insanlar (tabi ki diğer canlılar da öyle) için de  yapay zekadan bir farkımız yok mu acaba sorusunu gündemime taşıdı.

Belki de düşünmek o kadar da büyük bir eylem değildir. Ne dersiniz okuyun bakalım siz neler  düşüneceksiniz, yapay zekadan farklı olarak.

Keyifli okumalar…

Yazan Halide

Bir Yorum

Cevap Yazın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eski Sevgilimin Yeni Sevgilisi Merhaba

Sağlıklı Bir İlişkinin 4 Anahtarı