in ,

Yalanın İcadı

Medeniyet yalan üzerine kurulmuştur. O çok övündüğümüz 21. Yüzyılın bütün birikimi neredeyse yalandan ibarettir. Bizim küçük, bazen iğrenç, arada eğlenceli yalanlarımız. Aslında bu medeniyetin ve belki de insan denen varlığın ta kendisidir. Ricky Gervais’in başrol olarak yer aldığı Yalanın İcadıadlı filmi izlediğimde bu gerçekliğin içinde daha çok buldum kendimi. Saçma ve bir o kadar gerçek gibi görünen günlük hayatımızda bunun üzerine pek düşünmeyiz. Ancak bir gün, yani herhangi bir gün koltuğunuza oturur, gözlerinizi kapatır ve tüm medeniyete küfredersiniz. Her şeyin yalan üzerine kurulu olduğunu o zaman anlar, kendi kendinize söylenir, sonra sabah olduğunda kendi yalanlarınıza doğru yola çıkarsınız. Bir şekilde anlarsınız, anlamasanız bile hissedersiniz bunu. Tarih yalan üzerine kurulmuştur. Tüm o sosyal antlaşma denen şey yalan üzerine kurulmuştur. Nefret ettiğiniz insanlara günaydın der ve bunu medeniyetten sayarsınız. İnsanları zihninizde öldürür ve kendinizi ahlaklı ilan edersiniz. Açlığı, sefaleti, yoksulluğu önemsemez ve bunun üzerine nutuk atarsınız. Her ne kadar kendinize yalan söyleseniz de yalan medeniyetin ta kendisidir. O tarihin ta kendisidir. O tüm anlatıların ta kendisidir. O dilden dile dolaşan büyük anlatıların.

Hepimiz reddederiz genellikle. Birçok şeyi. Milyarlarca insan tüm o yalanları her gün tekrarlar ve yalan söylediğini genellikle reddeder. İşte mirasımız bunun üzerine kuruludur. Bir avuç yalandır aslında. Anlattığımız her şey yalandır ve anlatılanlar yalandır. Anlatılacak olanlar yalandır ve anlatılmak istenenler de. Anlatılmamış olanlar yalandır ve hiç anlatılmayacak olanlar da. Her gün yatağınızdan kalkar ve yalan söylemeye başlarsınız ve ilk yalan söylediğiniz kişi, muhtemelen kendinizsinizdir. Tek bir sözle tanımla kendinizi derler ve şöyle diyemezsiniz onlara “Yalan. Beni tanımlayan tek sözcük bu” 21. Yüzyılda herkes tanımlara takmıştır. Herkes sizden tanım ister. Berbat sınavlar bunun üzerine kurulmuştur. Sizde kendi doğrularınızı isterler ve aslında “kendi doğrularınız” dedikleri şey yalanın ta kendisidir. Bunu birçok kişiye anlatamazsınız. Çünkü medeniyet yalandan nefret ettiğini söyler ama her gün yalan söyler. O ikiyüzlüdür büyük bir katildir; Dürüstlüğün ve gerçekliğin katili. Katilimizi seviyoruz sanırım. Seviyor ve her gün bıçağını yalıyoruz.

Herkes yalancıdır. Genellikle herkes. Neden birileri kendini kayırmaya çalışıyor peki “Hayır, o yalan söyleyemez” Şöyle dersiniz “Ya en büyük yalancı oysa” “hayır sana inanmıyorum” “Ben de sana” Sosyal antlaşma budur. Koca bir yalandır. Devlet halk için vardır. Kim şahit olmuş cidden buna. “Ortak ihtiyaçlarımız” Paran olmadığı zaman kim umursar bunu. Her gün yüzlerce insan yetersiz beslenmeden ve açlıktan ölüyor. İnsanlık ise sadece yalan söylüyor; kendine ve diğer herkese. Bu bakımdan “Yalanın İcadı” filmi eşsiz filmlerden biri. Bize gördüğümüz ama görmek istemediğimiz şeylerden bahsediyor. Canımızı acıtıyor ve onu sıkıp, boğuyor. Bu tam da ihtiyacımız olan şey. Canımız sıkılmalı, tarihe dönmeli, onu tekrar yaratmalı ve o ilk yalancıyı bulmalısınız. O ilk yalanı ve yalancıyı bulduğunuzda muhtemelen devamı gelecektir. Sanırım insanlık bunu yapabilecek kadar cesur değil. Oturacak ve kendi çamurumuzda ölmeyi bekleyeceğiz. Ne parti ama!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Tarihsiz, İmzasız

Umuda Uyanış