in

sis

Evet, bu fotoğraf hakkında konuşacağım ya da fotoğraf hakkında konuştuğumu düşünürken kendimden bahsedeceğim. Belirsiz bir yargı, şimdiden lüzumu olmayan bir iç hesaplaşma. Her ne ise..

Aslında yol arkadaşımın demesiyle ortaya çıkmış bir yazı olacak kendileri. Gelecek zaman kullanıyorum. Çünkü hala ne yazacağımı bilememekteyim açıkçası. Ve açıkçası sizi laf cambazlığı ile oyalamaktayım. Evet, kamuoyuna sunacağım belki de ilk denemem olacak. Bir cesaretle ve mutlu bir akşamın rehavetinde yazıyorum bunları sizlere. Hiç de resimdeki gibi kasvetli ve bulanık olamayacak kadar berrak ve sımsıcak bir geceden sesleniyorum.

Şu gelecek için yapılan planların aslında nasıl bir anda çöp olabileceği konusunda herkesi bozguna uğratan küçük bir katil sebebiyle evlere tıkılmış otururken yukarıdaki havayı bile özlüyor insan. Ben baharları severim mesela ne soğuktur ne sıcak. Ne terden sırılsıklam olursunuz ne de soğuktan kaçacak delik ararsınız. Boyuna yeşilliğe ya da turunculuğa dalar, havanın temizliğini ciğerlerinize doldurursunuz. Al işte yine kendime döndüm dolaştım. Bencillik. Tek iyi becerebildiğimiz davranışlarımızdan bir tanesi. Sanırım resimdeki kasvete ve sisli havaya baktıkça ben de yaşıyorum o herkesin yaşadığı “varoluşsal” sancıları. Herkes ne çok kullanır bu kelime öbeğini.. ama bilmezler ardında nasıl bir tartışma yattığını. Hoş ben de çok bilmem. Ama herkes gibi ben de severim kendimle konuşmayı. Ne için buradayım, ne yapmak istiyorum fakat neler yapıyorum?.. gibisinden sorular zihnimde birbirini kovalayıp durur. Çok yoğunlaştığında bu kovalamaca bir sigara yakarım, boş beleş bir video ile siler atarım bir süreliğine arkalara. Ama bu zor günlerde pek de kolay olmuyor bu durum. Silip atamıyorsun, kendini meşgul edeceğin ya da şöyle bir yürüyüp, temiz hava alıp, ferahlayamayacağın için kovalamaca sanki bir suç mahalline dönüşüyor. Bazıları yeniyor ve kendine bunu hak görerek, yargısını dağıtıyor sonra kendi bir başkasına yenilip asılıyor.. ve bu böyle sürüp durdukça, bu kareyi çekmeden önce aynı düşüncelere egemen olduğumu fark ettim. Fakat bir ayrım vardı; o kısacık sisli hava, araca dönünce okuduğum kitap sayfalarının arasında kaybolup gitmişken şimdiki ne idi?

Şu an bahar geliyor. Kuşlar cıvıldıyor, çiçekler açıyor, kısacası doğa uyanıyor ama biz kendi puslu gözlerimizle uyanamıyoruz..

12/04/2020

Fotoğraf: Lapseki- Gelibolu Feribotu

5 Yorum

Cevap Yazın
  1. Sisli yapmurlu kapalı havalara hastayım , aşığım hatta keşke amazonda yaşasam . Bazı insanlar benim gibi hisseder ve bunun tadını kuşlar böcekler yeşillikler veremez

  2. Insan ancak güzel bakarsa güzel görür. Baharı, en kalbinde yaşasak da şu zaman diliminde güzel değiliz ki güzel görelim…

One Ping

  1. Pingback:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bir Film: Fantastic Planet Ya Da Türlerin Mücadelesi

140journos’tan Koronavirüs Videosu: Bildiğimiz Dünyanın Sonu