İsveç Avrupa’da bekar sayısının en yüksek olduğu ülke. İsveç’teki hanelerin yarıya yakınını bekarlar oluşturuyor. Diğer Avrupa ülkelerinde bu oran ortalama üçte bir civarında.
İsveç’te sanki bekârlığı teşvik eden bir kültür var. Şehirler bağımsız yaşamak için yapılmış küçük konutlarla dolu. Buna rağmen, büyük bir konut sorunu yaşayan başkent Stockholm’de bile tek başına yaşamak, uluslararası işgücünü çeken en önemli merkezlerden olan Londra ve San Francisco’dan daha ucuz.
Üç yıldır İsveç’te çalışan 34 yaşındaki Brezilyalı Raquel Altoe böyle bir bekârlar toplumunda yaşamaktan şikâyetçi.
“İlk çıkmada sorun yok, ama uzun süreli bir ilişki bulmak burada çok zor” diyor.
Yüksek yaşam standartları, esnek çalışma kültürü ve doğası nedeniyle, çalışmak için başka ülkelere giden profesyoneller için İsveç büyük bir çekim merkezi. İsveçliler ayrıca ikinci dil olarak İngilizceyi en iyi konuşan ulus olarak biliniyor.
Fakat 2015’te yayınlanan istatistiklere göre, bekar olup da İsveç’e çalışmaya giden meslek sahiplerinin sadece dörtte biri beş yıl sonra eş bulabilmiş. Üstelik diğer kuzey ülkelerinden veya AB’den gidenlerin bir İsveçli ile birlikte olma şansının, ailevi nedenlerle veya mülteci olarak gidenlerden çok daha az olduğu belirtiliyor.
İsveç’te çalışan 31 yaşındaki İngiliz Michael Olaye’ye göre İsveçliler bağımsızlıklarına diğer uluslardan daha düşkün. “Burada insanlar biriyle ‘çıktıklarını’ söylemekten hoşlanmıyor. Bu kelimeye yüklenen büyük anlamlar var. Takılmak isteyen çok sayıda güzel kadınla tanıştım, ama çok kısa dönemli oluyor… Artık daha anlamlı bir ilişki arıyorum.”
Bağımsız ve yalnız
13 yıldır İsveç’te yaşayan Amerikalı psikoterapist Dr David Schultz bunun sadece İsveçlilerin bağımsızlık düşkünlüğü ile açıklanamayacağını söylüyor.
“Burada sosyalleşmek genel bir sorun. İsveçliler kamu alanlarında, otobüste, markette yabancılarla konuşmuyor. Bir yabancı için yalnız bir toplum izlenimi oluşabilir.”
Schultz “liberal toplum” geleneğinden dolayı İsveçlilerin ilişkiler konusunda diğer uluslara göre daha rahat olduğunu söylüyor. “Biriyle birlikte olabilir, ama aynı evde yaşamayabilirsiniz; evlilik çok önemli değil, evlenmeyip çocuk sahibi olabilirsiniz” diyor.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine önem verilmesi sayesinde kadınların ekonomik bakımdan erkeklere bağımlı olma ihtimali birçok ülkeye göre daha az.
Burada kadınların ortalama ilk evlilik yaşı 33, erkeklerin ise 35,5. ABD’de ise sırasıyla 27 ve 29. Çocuk bakımını devlet büyük ölçüde finanse ettiğinden anneler partnerlerinin eline bakmak zorunda kalmıyor. İsveç AB’de en yüksek boşanma oranına sahip ülke.
İsveç’te çalışan birçok yabancı da bu ülkenin eşitlikçi normlarından yararlanıyor. 36 yaşındaki Amerikalı Rachel Matchett Stockholm’e taşındıktan sonra kocasından boşandığında, oğluyla birlikte tek başına yaşamaya ekonomik bakımdan gücü yetebilmiş.
“Daha önce ABD ve Japonya’da böyle bir şey mümkün olmazdı.” Bedava çocuk bakımı olanağının bağımsız yaşamada önemli bir etken olduğunu söylüyor Matchett.
İsveçliler ‘soğuk’ mu?
39 yaşındaki İsveçli Djina Wilk’e göre, “İsveçliler başlangıçta soğuk ve az duygusal görünebilir. Ama yakınlaştıkça genellikle sıcak ve sadık olduklarını görürsünüz.”
Fakat sevgili bulmadaki zorluklarına rağmen, İsveç’e çalışmaya giden yabancıların üçte ikisi beş yıl sonra bile bu ülkede yaşamaya devam ediyor.
Altoe “İşimde mutluysam ve eğlenceli bir yaşam sürüyorsam, bekar kalsam da İsveç’te yaşamaya devam ederim büyük ihtimalle” diyor.
Ama Olaye pek emin değil. “Hayata bakışım birçok İsveçli gibi değil belki. Hayatım düzene girsin istiyorum, ama uğruna ömrümü burada geçirme kararı vereceğim biriyle karşılaşmadım.”
Kaynak: BBC Türkçe