in , ,

İnsan Kütüphanesi: Bir İnsanı Okumak İster Miydiniz?

Bir insanı kitap okur gibi okumak mı?
Neden olmasın?

İnsan Kütüphanesi (The Human Library Organizations); ilk olarak 2000 yılında, Danimarka’nın Kopenhag şehrindeki bir festivalde, “kitabı kapağına göre değerlendirmeyin” sloganı ile hayata geçirilmiş bir fikir. Organizasyonun yaratıcıları, Danimarka gençlik girişimi olan, “Şiddeti Durdur” (Stop the Violence) hareketinden Ronni ve Dany Abergel kardeşler. Asıl amaçları, gençler arasındaki şiddeti durdurmak, gençlere yapılan ayrımcılığı ve üzerlerindeki baskıyı azaltmaktı. Organizasyon, gelişiminin belirli bir aşamasında, bireyler arasındaki anlayış ve empatiyi geliştiren, uluslararası çapta sosyal bir projeye dönüştü.

Bildiğimiz anlamda, kitap okunabilen veya kitapların ödünç alınabildiği kütüphane formunda düşünülmüş bir oluşum. Ancak kütüphane ziyatetçileri, yaşayan kitaplar olan insanlarla diyalog  kurmaya yönlendiriliyor burada. Nasıl ki kütüphanedeki kitapları seçebiliyorsanız, okumak için kitap yerine bir insanı da seçebiliyorsunuz. Anlatıcılar genellikle toplumdan dışlanan kişiler ve kütüphanelerde gönüllü olarak bulunuyorlar. Sözlü iletişimin özel bir formu olan “İnsan Kütüphaneleri” ya da “Yaşayan Kütüphaneler”, paylaşımın en iyi yolunun yüz yüze iletişim olduğu düşüncesiyle, gündelik yaşam içerisinde bir araya gelmesi zor gibi görünen insanları buluşturuyor. Bir insanın hakkında konuşmak yerine kendisi ile konuşarak, uzağınızdakinin gerçeğiyle yüzleşmiş oluyorsunuz böylece. Katılaşmış ve klişeleşmiş yargıları kıran bu okuma sisteminde, sıra dışı hayat hikayelerini kendi ağzından dinleme imkanı bulduğunuz bir çok insanı bir kaç saatliğine ödünç alabiliyor ve sorular sorarak sohbet edebiliyorsunuz. Tabii kitaplar gibi insanları da eve götüremiyorsunuz.

Bir seks işçisi, bir alkolik, trans bir birey, engelli bir insan ya da bir mültecinin hikayesini kendisinden dinleyebiliyorsunuz. Obezite ile mücadele eden bir insan, bir şizofren, otizmli bir birey, bir evsiz veya HIV pozitif biri ile yüz yüze gelerek, ‘dışardan görünenin bir de iç yüzü var, neler yaşıyor o görmezden geldiğimiz insanlar’ dedirten, ‘anlatsam roman olur’ sözünün vuku bulmuş hali, önyargıları parçalamayı hedefleyen bu oluşumun hızla yayıldığını da belirtelim. New York’tan Tunus’a kadar uygulamaya konulmuş olan proje, ülkemizde de ilk kez “Yaşayan Kütüphane” adı ile 2007’de hayata geçirildi.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı romanında, insanın gerçek öğrenmesinin ancak ve ancak başka bir insanla gireceği iletişimle mümkün olabileceği düşüncesi savunulur. 1961 tarihli bu kitap ve ilk olarak 2000 yılında uygulanmaya başlanan bu projenin üzerinden geçen zamanda çok şey değişti. Artık internet bütün hayatımıza sirayet etmiş durumda, her şey elimizin altında ve bir tık uzağımızda. Öyle ki, sesli kitap uygulamaları, e-kütüphane üzerinden ulaşılabilen kitap arşivleri, görüntülü sohbet, sosyal medyanın binbir türlü tanışma, buluşma ağı var. Ne var ki yine de böyle bir projenin, ihtiyaçlarımıza cevap verebilecek gerçek bir iletişim sunduğu konusunda, insan kütüphanelerini deneyimlemiş kişiler hemfikir durumda.

Uluslararası ırkçılık karşıtı bir hareketin sloganı bu oluşumun temelini özetliyor:

“Bir yabancı henüz tanışmadığınız bir arkadaştır.”

Kaynaklar:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ceset Kokusuna Gelen Akbabalar New York Semalarında Uçuyor

Pis Okurun Notları – Korona Nüshası 7