in

Çember

Neden hepiniz birden durmuş bana bakıyorsunuz? Ayı mı oynuyor karşınızda? Bir sorun mu var? Size bir fenalık mı ettim farkında olmadan? Biriniz bir şey söylesenize. Anlamıyorum. Hayret doğrusu. Şurada kendi halimde oturmuş öğle yemeğimi yiyorum. Matah bir şey de değil. Biraz karışık kızartma, yanında yoğurt, bir diş sarmısak, çubuk makarna, iki dilimcik de kepekli ekmek. Üstelik daha yeni başladım. Ya bir ya iki lokma alabildim. İzin verin  bitireyim. Bende uzun süredir şeker hastalığı var. Zamanında yemezsem fenalaşırım. Bayılır kalırım burada. Sonra uğraş dur. Başınıza iş almayın durduk yere.

Aksi gibi hiçbirinizi de tanımıyorum. Birdenbire nereden çıktınız? Aramızda bir şeyler yaşanmış olamaz. Zaten kimsenin tavuğuna kışt demeyen biriyim. Yanımda adam öldürseler gıkım çıkmaz. Neme lazım. Kalan sağlar bizimdir, der geçerim. Sanki yokmuşum, burada değilmişim gibi düşünün. Belki de yokumdur sahiden de, bir uğursuz boşluktur, toplu bir halüsinasyondur sizi böyle neredeyse hipnotize eden.

Yorgunum da. Yokuş tırmandım. Çok ağır poşetler vardı ellerimde. Belim büküldü. Ağzım kurudu sıcaktan. Yol bitmek nedir bilmedi. Nereden gelip nereye gidiyordum, taşıdığım o külçe gibi şeyler neydi bilmem. Pek aklı başında biri değilim. Zaten benimkine yaşamak da denmez. Kopuk kopuk var oluyorum dünyada. Misafirim. Bir görünür, bir kaybolurum. Adımı bile çıkaramıyorum, kimdim yahu ben diyorum çoğu zaman.

Demek gitmeye hiç niyetiniz yok. Çemberi aç bir kurt sürüsü gibi daraltıyorsunuz. Sinsice. Peki. Dilerseniz size de yemek ısmarlayayım. Lütfen oturun. Karnınızı güzelce doyurun. Sorun olmaz. O kadarcık param var Allah’a şükür. Zaten burası pahalı bir lokanta değil. Esnaf tipi. Fark etmişsinizdir. Gerçi ben de ilk defa geliyorum. Ama öyle olduğu belli.

Lütfen izin verin kalkıp gideyim. Bir tatsızlık çıkmasın. Leziz kızartmalarımdan da çoktan vazgeçtim. Sizin olsun. Aranızda pay edin. Böyle gergin ortamlarda yemek yiyemiyorum. İştahım tamamen buharlaştı. Bana katlanmak zorunda değilsiniz. Farz edin ki bugün sizinle burada hiç karşılaşmadık. Her şey salt bir yanlış anlaşılmadan, kötücül hayaletlerden ibaret. Kendimi düşman topraklarındaymış gibi hissediyorum. Oysa hep gelirim bu taraflara. Yabancısı değilim.

Peki, siz nasıl isterseniz öyle olsun. Şimdi polis imdatı arayacağım. Hepinizi acımadan nezarete attıracağım. Mahkemelerde sürüm sürüm süründüreceğim. Kritik makamlarda tanıdıklarım var. Benim gibi masum, zararsız birinin üzerine topluca yürümek, ona âdeta uzaylı muamelesi yapmak, böyle alenen tehditkâr, ürkütücü tavırlar sergilemek neymiş görün. Alçaklar, sizi gidi münasebetsizler. Yoksa beni bir başkasıyla mı karıştırdınız? Peki ama kiminle? Adını söyleyin, eşgâlini verin de, hiç olmazsa beraber arayalım ilgili şahsı. Ben de katılayım aranıza. Gerekirse linç edelim namussuzu. Benimle daha fazla vakit kaybetmeyelim de.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ozan Tabakası ve Yaşamak Zorunda Olan Gerçeküstücü Kiracılar

Güneşini Kaybetmişti