in

Sizi Düelloya Davet Ediyorum ya da Tarihin Ünlü Düelloları

Andrew King sketch of last fatal duel

Düello, bir centilmenin onurunu koruması söz konusu olduğunda, belki de son çare olmalıydı. Beyefendiler husumetlerini barışçıl bir şekilde çözseler kuşkusuz daha iyi olurdu ama bazen beyler bir konuda anlaşmazlığa düşüyor ve pek barışçıl görünmeyen düeolloyu ödeşme yolu olarak seçiyorlardı.

Bu kanlı davet 17. ve 18. yüzyılların centilmenlik kuralları ihlal edildiğinde bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılıyor, düellodan kaçmak gerçek bir beyefendi için ölümden beter bir cezaya dönüşüyordu.

Kurallar oldukça detaylıydı; düellonun nerede ve ne zaman yapılacağı, tarafların giymesi gereken kıyafetler ve kullanılacak silahlar kurallarla belirlenmişti. Cerrahi yardım malzemeleri el altında olmalıydı ve düello sonucu taraflardan biri ölmemişse, yaralanan kişiye hemen yardım edilebilmeliydi.

En önemlisi, taraflar hesaplaşmaya başlamadan önce birbirlerini selamlamalıdıylar. Düelloların çoğu hiç kimsenin burnu kanamadan biterdi fakat; kimse rakibinin kendisine gerçekten zarar vermek isteyip istemediğini asla bilemezdi.

Şimdi tarihin en ünlü düellolarından bazılarına yakından bakalım.

Alexander Hamilton vs Aaron Burr

ABD’nin kurucu babalarından olan Aaron Burr ve Alexander Hamilton’un ortak bir yanı vardı. Her ikisi de Amerikan İç Savaşına katılmış ve erken yaşlarında iyi bir siyasal kariyer yapmışlardı. Burr, başkan yardımcılığına yükselirken, Hamilton hazinenin ilk sekreteri oldu. Ancak çeşitli rivayetlere göre bu iki erkek her zaman birbirini küçümsemiştir.

Düelloya giden süreç Aaron Burr, Hamilton’ın kayınpederini senato yarışında yendiğinde ve Hamilton’ın popülaritesi Burr’ün gösterişli tavırları karşısında sönmeye başladığı zaman patlak verdi. Hamilton bir akşam yemeğinde, Burr’e hakaret ederek düelloyla sonuçlanacak olaylar zincirini tetikledi.

1804 yılında, Hamilton özür dilemeyi reddettiğinde Burr, bu onur kırıcı olayın telafisinin yalnızca bir düelloyla olabileceğini söyleyerek Hamilton’ı düelloyadavet etti. Olayların detayları tam olarak bilinmese de, Hamilton’ın, bir centilmen olarak kasten Burr’e nişan olmadığı iddia edilir. Öte yandan Burr, ister kazayla ister kasıtlı olsun, Hamilton’ı midesinden vurdu, kurşun iç organlarını yırtıp onu felç etti ve Hamilton 36 saat sonra öldü.

Potansiyel cinayet suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Burr kaçtı ve suçlamalar düştüğünde başkan yardımcılığı görevinin geri kalan kısmını yerine getirmek için Washington’a döndü ve fakat kariyeri asla eskisi kadar parlak sürmedi.

Alexandr Puşkin vs Georges D’Anthes

1834’te, ünlü Rus şair Aleksandr Puşkin “boynuzlanan bir koca” olduğunu ima eden bir mektup alır.

Şık bir Fransız askeri olan D’Anthes ve Natalya Puşkin bir dizi akşam yemeğinde tanışıp flört etmiş olsalar da, Natalya Puşkin’in sadakatsiz bir kadın olduğu asla ispatlanamamıştı.

Ancak, Puşkin’in böyle bir mektup alması ilk kez olmuyordu. Daha önce birkaç düello denemesi olan Puşkin, Natalya’nın Çar Nicholas ile bir ilişkisi olduğu iddiası üzerine düello teklif edememiş ve müsamaha göstermek zorunda kalmıştı. Fakat bu farklı bir konuydu.

Karısının kendisini aldattığına dair alay ve imalar Puşkin’in canını sıkıyor ve D’Anthes’e meydan okuma düşüncesinden kurtulamıyordu. D’Anthes başka biriyle evlendiğinde düello iptal oldu ancak söylentiler devam etti ve Ocak 1837’de iki adam sonunda tabancalarıyla karşı karşıya geldi. Puşkin düelloda ölümcül bir yara aldı ve iki gün sonra öldü. Georges d’Anthes’in rütbesi elinden alındı ve Rusya’yı kalıcı olarak terk etmesini emredildi.

Ben Jonson vs Gabriel Spenser

Oyun yazarı Ben Jonson başarılı bir adamdı. Bir zamanlar bir işçi olarak çalışmıştı ama bir oyuncu ve oyun yazarı olmak için oldukça çaba sarfetmişti.

Oyunlarından birinin siyasi hiciv içermesi yüzünden tiyatro oyuncusu Gabriel Spenser hapse atıldı ancak Jonson kaçmıştı ve iki adam arasındaki trajik çekişmeye de bu yol açtı. Jonson’un kariyeri yükselişe geçti, ancak Spenser için işler iyi gitmedi ve sürekli alkol tüketmeye başladı.

Spenser’ın şiddet geçmişi vardı. Nefsi müdafaa olduğunu iddia ettiği bir olayda, bir adamı kılıcını gözüne sokarak öldürdüğü için Jonson’un ona karşı temkinli olmasında fayda vardı.

1598 Eylül’ünde iki adam tesadüfen karşılaştı ve Spenser, Jonson’ı düelloya davet etti. Spenser avantajlıydı çünkü kılıcı Jonson’unkinden 25 santimetre daha uzundu. Ancak, bir aktör olarak Spenser, kılıcıyla tiyatral bir şekilde oynayarak oyalanmanın bedelini, hiçbir şansı olmayan Jonson’un şiddetli ve ani saldırısı sonucu hayatıyla ödedi.

Jonson tutuklandı ve cinayetle suçlandı ancak Latince’yi anlayan herhangi bir insanın sekreterlik yasası uyarınca, kovuşturmaya karşı koruma altında olması gerektiğini belirten yasal bir boşluk sayesinde ipten kurtarıldı. Bu “din adamlarının yararına” bahanesi yalnızca, Jonson’ın usulüne uygun olarak, Latince bir mezmur yazabilmesini gerektiriyordu. Bahaneyi ikinci kez kullanmasını önlemek için Newgate Hapishanesinden, başparmağında  bir X sembolüyle serbest bırakıldı.

Andrew Jackson vs Charles Dickinson

1806 yılında Andrew Jackson, avukat Charles Dickinson ile kavga etti. Anlaşmazlık, Jackson ve Dickinson’ın kayınpederi arasındaki bir bahisten kaynaklanıyordu ve olay Dickinson’ın, Jackson’ın karısına hakaret etmesiyle sonuçlandı. Ardından Jackson’ı, Nashville Review’de yayınlanan bir yazısında “tabansız ve korkak” olarak niteledi .

Açıkçası, bir beyefendiden böyle bir hakarete tahammül etmesi beklenemezdi ve Jackson Dickinson’u düelloya davet etti. Dickinson iyi bir düellocu ve Tennessee’deki en iyi silahşörlerden biriydi ancak Jackson’ın meydan okuyan kişi olarak, silah seçme hakkı vardı ve tabancayı seçti.

Dickinson, Jackson’ın iki kaburgasını kıran ilk atışı yaptı ve mermi kalbinden sadece 5 santimetre uzağa saplandı. Dickinson, Jackson’ın aynı anda ateş etmediğini ve silahının yanlış ateşlendiğini iddia etse de Jackson isabetli bir atışla Dickinson’u öldürdü.

Düeollonun kuralları açıktı. Her iki taraf da silahını aynı anda ateşlemeliydi ancak taraflardan biri önce davranır ve ateş ederse diğeri havaya ateş etmeli ve vakit kaybetmeden rakibine yönelmeliydi.

Konuyla ilgili bazı tatsızlıklar olsa da, Jackson hiçbir zaman cinayetle suçlanmadı. Hayatının geri kalanında yaralanmadan dolayı acı çekti ancak bu kariyerini ABD’nin yedinci başkanı olarak devam ettirmesine engel olmadı.

Wellington Dükü vs Winchilsea Kontu

Wellington Dükü, 1829’da Katolik Kilisesi üyelerinin, milletvekilleri olarak kalmasına izin veren Katolik Yardım Yasası üzerine, Winchilsea Kontuyla bir düelloda karşı karşıya gelirken aynı zamanda başbakan olarak da görev yapıyordu.

Keskin bir Protestan olan Kont, Wellington’ı “özgürlüklerimizin ihlali ve Popery’nin (Papacılığın)  devletin her bölümüne girmesi için sinsi bir plan” yapmakla suçladı.

Bunların hepsi günümüzde heyecan verici ve komik geliyor ancak bu olay, düellocuların çok fazla pelerin ve hançer çalışması yaptıktan ve tenha bir yer bulmak için tarlaların arasında yeterli bir süre gezinmelerinden sonra Winchilsea Kontu’nun Wellington Dükü’nden özür dilemesi ve herkesin evine dönmesiyle sonuçlanmıştır. Yani tüm tantana boşuna çıkmıştır.

Francois Fournier vs Pierre Dupont

1794 yılında, Pierre Dupont’a, François Fournier’e istenmeyen bir mesaj iletme görevi verildiğinde, bunun 19 yıllık bir düellonun başlangıcı olacağını kimse bilemezdi.

Fournier ateşli öfkesi ile tanınıyordu ve her ikisi de Napolyon’un ordusuna hizmet ediyordu. Fournier, Napolyon’un düello uygulamasını yasaklamasına rağmen sıkı bir düellocu olarak nam salmıştı.

Fournier mesajı aldığında, zamanının onurunu koruma geleneğinde bir istisna yaptı ve elçiyi vurmaya karar verdi. İlk karşılaşmalarında Fournier yaralandı ve daha fazlasını talep etti. Tekrar karşılaştılar ve Dupont yaralandı ve bir rövanş istedi. Yine bir araya geldiler ve her iki adam da diğerini yaralamayı başardı.

Bu koşullarda düellonun bir kazananı yoktu. Böylece, erkekler kendi özel davalarının şartlarını belirleyen bir sözleşme yaptılar: İçlerinden biri diğerinden 160 kilometre (100 mil) uzaklıkta bir mesafede iseler düello yapacaklardı. İkili, tabanca, ince bir tür kılıç ve hatta mızrak kullanarak 27 kez daha karşılaştı ve savaştı.

Sonunda, 1813 yılında Dupont, kılıç dövüşü sırasında Fournier’i boynundan bıçakladı. Dupont daha sonra Fournier’e, evlenmek üzere olduğu için artık savaşmayı bırakmak istediğini belirtti ve teşekkürlerini sundu.

Buna rağmen iki adam, son bir tabancalı düelloda karar kıldılar. Dupont, dolu bir tabanca ile ilerlemeden önce Fournier’i ateş etmeme konusunda ikna etmeye çalıştı. Muhtemelen yaklaşan evliliği dikkate alan Fournier, sonunda uzlaşmayı kabul etti ve bu uzun düello saçmalığı sona erdi.

Lucius Marshall Walker vs John Sapington Marmaduke

John Sapington Marmaduke ve Lucius Marshall Walker, Konfederasyon Ordusunda tugay generaliydiler. Her ikisi de West Point’ten mezun olmuş ve her ikisi de İç Savaş sırasında Arkansas’a gönderilmişti.

1863 yılında bu iki adam Walker’ın gereksiz yere Marmaduke’nin askerlerini düşman ateşine maruz bırakıp bırakmadığı konusunda bir tartışmaya giriştiler. Marmaduke iddiaya göre Walker’in cesaretini sorguladı ve iki adam konuyla ilgili bir dizi mektup alışverişinde bulundu.

En nihayetinde Walker’ın adamı onun adına, Marmaduke’a meydan okudu. Marmaduke’un postacısı da bu teklifi onun adına kabul etti. İki haberci, düello şartlarına karar verdi ve üst düzey subaylar da onlara eşlik etti.

Böylece, Eylül 1863’te iki general düello yapmak için Little Rock yakınlarında bir araya geldi. Haberciler hakem olarak görev yaptı. Generaller 15 adım sonra ateş ettil ve ıskaladılar. Marmaduke, ikinci atışlarında, belki de kazara Walker’ı ölümcül şekilde yaralandı, çünkü yaralı olup olmadığını sormak için hemen yanına koştu ve Walker’a kişisel ambulansını ödünç verdi. Buna rağmen, General Walker ertesi gün öldü.

Baron Mohun vs Hamilton Dükü

1712’de, on yıl süren davadan sonra Baron Mohun, Hamilton Dükü’nü düelloya davet etti. Her ikisinin de eşi, 1. Macclesfield Kontu’nun torunlarıydı. Böylece 3. Macclesfield Kontu 1702’de mirasçısı olmadan öldüğünde, her iki kadın da miras için hak iddia etti.

Baron Mohun ise, Macclesfield 2. Kontunun varisi olarak seçilmişti. Mohun düelloda hiç de acemi değildi. Önceki düelloları takiben iki kez cinayetten yargılandı ve beraat etti.

1712 Kasım’ında iki adam, her ikisinin de ciddi yaralar aldığı, kılıçla icra edilen sert bir düelloya tutuştu ve ikisi de öldü. Ancak Hamilton Dükü’nün Mohun tarafından değil, İkinci Teğmen MacCartney tarafından öldürüldüğü, MacCartney’in düello kurallarını açık bir şekilde ihlal ederek, kılıcını Dük’ün göğsüne soktuğu söyleniyordu.

Bu iddialar sonucunda MacCartney ülkeden kaçtı ve cinayetten dolayı yargılandı. Ordudaki rütbesinden ve görevinden azledilerek beyefendi olmadığı kabul ve ilan edildi.

Mösyö Granpree vs Mösyö Le Pique

Mösyö Granpree, balerin metresini Mösyö Le Pique ile flört ederken gördüğünde hemen karşı tarafı  düelloya davet etti. Ve enteresan bir seçimle, iki adam balonlarla düello yapmaya karar verdi. İki özdeş balonun inşa edilmesine ve yerin üstünde belli bir yüksekliğe ulaşan kahramanların birbirlerinin balonlarını düşürmeye çalışmalarına karar verildi.

Her ikisi de Mayıs 1808’de Paris yakınlarındaki bir alanda buluşmadan önce bir ay boyunca antrenman yaptılar. Düello sabahı ikisi de kısa sürede karabina ya da alaybozan denilen türdeki tüfekleriyle balonlarına tırmandılar. Sabah saat 09:00’da, sepetlerdeki tutucu kablolar kesildi ve balonlar izlemek için toplanmış seyirci kalabalığının üzerinden zarifçe havaya yükseldi.

Balonlarını uygun mesafeye göre yönlendirmeye çalıştılar. “900 metre” civarında bir yüksekliğe ulaşıldığında bir sinyal verildi ve her birinin ateş etmesine izin verildi. Tüfeğini ilk ateşleyen Le Pique oldu ancak hedefini ıskaladı. Ardından Granpree nişan aldı ve rakibin balonuna isabet ettirmeyi başardı ve herkesin tahmin edebileceği gibi bu, Mösyö Le Pique’ün balonunun hızlı ve kontrolsüz bir şekilde yere inmesine neden oldu.

Bir zafer selamı olarak Mösyö Granpree, balonunun daha da yükselmesine izin verdi. Balonuyla 39 kilometre sürüklendi ve nihayetinde düellonun kazananı olarak mağrur bir şekilde yere indi.

Bir Yorum

Cevap Yazın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

“Hemşireyi Öpen Denizci” George Mendonsa Hayatını Kaybetti

Yerel Yönetimci Devrim