Sanat tarihi, sıra dışı yaşamları ve kişilikleri ile hayret uyandıran ve ilham veren, birbirinden renkli ve karmaşık insanların sanatlarına bakma imkanı bulduğumuz muazzam bir alan. Sinema sayesinde ise bu tarihin ruhuna erişme gücümüz var! Öyleyse, sinema aracılığı ile sanat tarihi yolculuğuna çıkmayı ihmal etmeyelim, sanatın tarihinin satır aralarını keşfedelim!
Rembrandt (1936)
17. yüzyılda, Hollanda Altın Çağında yaşamış, “Işığın ve gölgenin ressamı” Rembrandt Harmenszoon van Rijn’in, tutku dolu sanat yaşamına ışık tutan film, Alexander Korda imzasını taşıyor.
Lust for Life (1956)
Irving Stone’un romanından Norman Corwin’in filme uyarladığı, Vincente Minnelli’nin ise yönettiği yapımda, Van Gogh’u Kirk Douglas, kardeşi Theo’yu ise James Donald canlandırıyor. Ressamın arkadaşı ve rakibi Paul Gauguin’i canlandıran Anthony Quinn ise bu filmdeki performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar Ödülü aldı.
Les Amants de Montparnasse (1958)
İtalyan ressam Amadeo Modigliani’nin Paris’te geçirdiği son dönemlerini, daha çok sanatçının yaşadığı aşk üzerinden elen alan başarılı filmin yönetmeni Jaqgues Becker.
The Agony and the Ecstasy (1965)
Bir roman uyarlaması olan “Acı ve İlham”, İtalyan ressam ve heykeltıraş Michelangelo’nun, Sistine Şapeli’nin tavanını resmetmesini konu alarak sanatçının heykel sanatına ve mermere olan tutkulu bağına değiniyor. Yönetmen Carol Reed.
Andrei Rublev (1966)
15. yüzyıl Rus İkona ressamı Andrei Rublev’in yaşamını ele alan, resim sanatı ve sanat felsefesi üzerine derin bir düşünce aktarımı yapan bir Andrey Tarkovsky filmi.
Pirosmani (1969)
Değeri ölümünden sonra anlaşılmış sanatçılardan Gürcistanlı naif ressam Niko Pirosmanishvili’nin yaşamının dokunaklı seyrine ortak olduğumuz, Giorgi Shengelaya’nın yönettiği bir Sovyet filmi.
Goya or the Hard Way to Enlightenment (1971)
Goya ya da Aydınlanmanın Zor Yolu, Feuchtwanger’ın aynı isimdeki romanına dayanan ve Konrad Wolf tarafından yönetilen, 7. Moskova Uluslararası Film Festivali’ne girmiş ve Özel Ödül kazanmış bir film.
Edvard Munch (1974)
Sanatıyla 20. yüzyıla iz bırakmış Norveçli dışavurumcu ressam döneminin sinemasından da oldukça etkilenmişti. Ressamın çarpıcı hayatını yarı belgesel olarak sinemaya uyarlayan isim Peter Watkins.
Egon Schiele – Exzesse (1981)
Eserleri pornografik bulunduğu için ismi skandallarla anılan ressamın hayatından kesitler sunan film, Egon Schiele’nin gözünden başarılı bir bakışla aktarılıyor. Ressamı canlandıran Mathieu Carriere’e Jane Birkin eşlik ediyor. Yönetmeni ise Dieter Geissler.
Caravaggio (1986)
17. yüzyılda yaşamış Barok resmin ustalarından İtalyan ressam Michelangelo Caravaggio’nun hayatını konu edinen film, Derek Jarman yönetmenliğinde şiirsel bir edayla ele alınıyor.
Camille Claudel (1988)
Film, heykeltıraş Auguste Rodin ile tanışmasıyla sanatının seyri değişen ve yaşadığı aşkın gölgesi haline gelerek ağır bunalımlara süreklenen Fransız kadın heykeltıraş Camille Claudel’un hayatını ele alıyor. Yönetmen Bruno Nuytten.
A Season of Giants (1990)
Devlerin Mevsimi, 16. yüzyılın başında dini kovuşturma, siyasi kargaşa ve Amerika’nın keşfiyle yoğurulan bir ortamda, Michelangelo, Raphael ve Leonardo Da Vinci’nin eserlerini yaratma çabalarını konu alıyor. Jery London’ın yönettiği bir tv filmi.
Vincent & Theo (1990)
Van Gogh’un resim yapabilmesi için hayatı boyunca maddi ve manevi anlamda en büyük destekçisi olan kardeşi Theo, aynı zamanda ressamın hayatında her koşulda var olan tek kişiydi. Filmde, sanatçının yaşamını anlamlandırmada önemli bir yer tutan kardeşi ile ilişkisi inceleniyor. Yönetmen koltuğunda Robert Altman var.
Van Gogh (1991)
Maurice Pialat’nın yönetmenliğinde izlediğimiz film, ressamın son altmış yedi gününe dair oldukça başarılı bir anlatım sunuyor. Hollandalı ressam Van Gogh’u canlandıran Jacques Dutronc, bu rolüyle oldukça iyi eleştiriler almıştı.
Carrington (1995)
İngiliz ressam Dora Carrington’un hayatını anlatan filmde, ressamın eşcinsel yazar Lytton Strachey’e duyduğu aşkın sıra dışı hikayesi işleniyor. Filmin yönetmenliğini Christopher Hampton üstleniyor.
Surviving Picasso (1996)
İspanyol kübist ressam Pablo Picasso’nun ilham veren yaşamına konuk olduğumuz filmde, ressama hayat veren isim Anthony Hopkins, yönetmen ise James Ivory.
Basquiat (1996)
Film, dünya çapında ressam olarak üne kavuşmuş ilk Afro-Amerikalı sanatçı olan Jean Michel Basquiat’in hayatına davet ediyor. New York’ta bir sokak sanatçısı olarak kariyerine başlayan Basquiat’ın, şöhret ve uyuşturucunun etkisindeki yükselişini anlatan başarılı filmin yönetmeni Julian Schnabel. Film, yönetmenin aynı zamanda ilk uzun metrajı.
Artemisia (1997)
Bilinen ilk kadın ressamlardan olan İtalyan Barok Dönemi ressamı Artemisia Gentileschi, Caravaggio’nun en başarılı ardıllarından biri olarak kabul ediliyordu. Sanatçının hayatına odaklanan film, kadınların sanat okullarına kabul edilmediği bir dönemde erkek egemen bir sanat çevresinde varolmaya çalışan dahi bir kadın ressamın hikayesini çiziyor. Kendisi gibi ressam olan babasının himayesinde sanat eğitimi alan Artemisia’nın bu ortamda maruz kaldığı cinsel saldırı, filmde romantik bir aşk hikayesi olarak yansıtıldığı için çok eleştirilmişti. Filmin yönetmeni ise Agnès Merlet.
Love is the Devil: Study for a Portrait of Francis Bacon (1998)
Aşk Şeytandır: Francis Bacon Portresi İçin Çalışma, dışavurumcu ve gerçeküstücü tarzda eserler vermiş İngiliz ressam Francis Bacon’un, günümüzde bile çok konuşulan sanat anlayışı ve yaşamına göz atma imkanı bulduğumuz bir film. Yönetmeni John Maybury.
Lautrec (1998)
Poster tasarımlarının sanat olarak değerlendirilmesini sağlamış, Moulin Roge için yaptığı afişlerden aşina olduğumuz, kabarelerin müdavimi Fransız ressam Henri de Toulouse-Lautrec hakkında keyifli bir film. Yönetmen Roger Planchon.
Goya en Burdeos (1999)
İspanyol ressam Francisco Goya’nın yaşamını farklı bir anlatımla sunan film, ressamın yaşlılığından başlayarak kendi geçmişine yaptığı yolculuklarla devam ediyor. Filmin yönetmeni Carlos Saura.
Pollock (2000)
Boyaları ve fırçasını savurarak yaptığı aksiyon resmi ile tanınan, Amerikalı ressam Jackson Pollock’un yaşamını ele alan film, aynı zamanda sanatçıyı başarılı bir şekilde oynamış olan Ed Harris’in yönetmenliğinde.
Chihwaseon (2002)
Daha çok Owon takma adıyla tanınan, Kuzey Koreli sanatçı Jang Seung-up’ın inişli çıkışlı hayatına ve uzak doğu sanatına ışık tutan film, dönemin siyasi ve toplumsal koşullarına da içerden bakmamızı sağlıyor. Ödüllü filmin yönetmeni, Kwon-taek Im.
Frida (2002)
Meksikalı ressam Frida Kahlo’nun, ressam Diego Rivera ile olan aşkına, sanatçının sanatını oluşturan acılara ve siyasi hayatına tanıklık ediyoruz. Julie Taymor yönetmenliğindeki bol ödüllü filmde, ressama hayat veren isim Salma Hayek.
Girl with a Pearl Earring (2003)
İnci Küpeli Kız, Tracy Chevalier’in romanından uyarlanan, Hollandalı ressam Johannes Vermeer’in çalışma ortamına ve üretim sürecine ışık tutan, aynı zamanda tablosunun hikayesinin de işlendiği bir film. Ödüllü filmin yönetmeni ise Peter Webber.
My Nikifor (2004)
Çek ressam Nikifor Krynicki’nin yaşamını ele alan filmde, fiziksel ve zihinsel engelleri bulunan, yine de sanatını konuşturan ve ayakta tutan bir sanatçıyı görüyoruz. Film, Krzysztof Krauze’ün imzasını taşıyor.
Modigliani (2004)
İtalyan ressam ve heykeltıraş Amedeo Modigliani’nin sanat yaşamının, Pablo Picasso ile rekabetinin ve eşi Jeanne Hebuterne ile ilişkisinin, oldukça etkileyici şekilde işlendiği filmin yönetmeni Mick Davis.
The Eyes Of Van Gogh (2005)
Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen Alexander Barnett, filmde Van Gogh karakterine de hayat vermiştir. Paul Gaugin karakterine ise Lee Godart’ın hayat verdiği film, Vincent’ın ölümünün 125. yıl dönümünde, Van Gogh Müzesi’nde yıl boyunca gösterilmişti.
Goya’s Ghosts (2006)
Goya’nın Hayaletleri, İspanyol ressam Francisco Goya’nın hayatından bir kesit sunuyor. Engizisyon Mahkemesi’nin güçlendiği dönem İspanya’sında yaşayan ressamın ilham perisi Inés’in suçlanması ile gelişen olayları ele alıyor. Yönetmen, Milos Forman.
Klimt (2006)
Öpücük resmiyle ve tuvalinde kullandığı altın renkleri ve süslemeleri ile tanıdığımız, Avustralyalı ressam Gustav Klimt’in hayatına odaklanan filmde, sanatçının yaşadığı dönem ve resimlerini yaratma süreci, farklı bir bakış açısıyla karşımıza çıkıyor. Ressamın iç dünyasının iyi bir şekilde yansıtıldığı filmin yönetmeni, Raul Ruiz.
El Greco (2007)
Dünya çapında El Greco olarak bilinen, çağdaş resim akımlarının bir çoğunu etkilemiş, döneminin siyasi ortamına yabancı kalmamış ve sanatına da yansıtmış, İspanyol maniyerist ressam, heykeltraş ve mimar Domenicos Theotokopoulos’un hayatı hakkında bir Yunan filmi. Yönetmen, Yannis Smaragdis.
The Yellow House (2007)
Film, Paul Gauguin ve Van Gogh’un, Fransa Arles’deki küçük sarı evi paylaştıkları üç aylık döneme odaklanıyor. Bu iki usta sanatçının birlikte sanat çalışmalarını gerçekleştirdikleri süreci, aralarındaki yoğun ve çatışmalı ilişkiyi göz önünde bulunduran bir tv filmi. Yönetmen Chris Durlacher.
Nightwatching (2007)
Hollandalı usta ressam Rembrandt’ın sanat tarihinde önemli bir yer tutan ve döneminde büyük sansasyon yaratan Gece Bekçisi resmini odağına alan film, dönemin siyasi ortamına da değinerek sanatçının sanatının kapılarını aralıyor. Yönetmen, Peter Greenaway.
Seraphine (2008)
Fransız ressam Seraphine Louis’in, I. Dünya Savaşının patlak verdiği bir dönemde, kendi kendini eğiterek, imkansızlıklar içinde varolma çabasının işlendiği film, Yolande Moreau’nun üstlendiği başarılı oyunculuk ve Martin Provost’un yönetmenliğinde.
Van Gogh: Painted With Words (2010)
Sherlock’tan tanıdığımız Benedict Cumberbatch’in, oldukça başarılı bir şekilde Van Gogh’u canlandırarak yine herkesi kendisine hayran bıraktığı, BBC’in hazırladığı belgesel bir film. Sanatçının yaşamı hakkında önemli bilgiler veren, kardeşi ile yazışmalarından yola çıkılmış belgeselde, ressamın yaşamını geçirdiği yerlere ait bir çok görüntüyle tarihin kapıları aralanıyor. Yönetmen, Andrew Hutton.
The Mill & The Cross (2011)
Değirmen ve Haç, Hollandalı Rönesans ressamı Pieter Brueghel’in sanat yaşamını konu ediniyor. Ressamın portresinin şaşırtıcı bir şekilde ele alındığı filmin yönetmeni Lech Majewski.
Berthe Morisot (2012)
Empresyonizm akımının kadın temsilcisi olan Berthe Morisot’un, ressam Edouard Manet’yle tanışması üzerine sanatının seyri değişmişti. Öyle ki, Manet ile kurduğu arkadaşlık, kendi eserleri kadar, ünlü ressamın eserlerini de etkilemiştir. Caroline Champetier tarafından çekilmiş bir tv filmi.
Renoir (2012)
Fransız izlenimci ressam Pierre-Auguste Renoir ve sinema sanatçısı oğlu Jean Renoir’nın aralarındaki ilişkinin son dönemlerini ele alan film, Jean Renoir’nın oğlu Jaques Renoir’nın “Le tableau amoureux” adlı kitabına dayanıyor. Gilles Bourdos yönetmenliğindeki film, ışık kullanımı ve kadrajlarıyla tablo gibi bir izlenim sunuyor.
Balladen om Marie Krøyer (2012)
Danimarkalı ressam Peder Severin Krøyer ve kendisi gibi ressam eşi Marie Krøyer ile aralarındaki zorlu ilişkiyi odağına almış olan filmin yönetmeni Bille August. P.S. Krøyer döneminin ünlü ressamlarından biriydi ve psikolojik rahatsızlıklarla boğuşmuştu. İkilinin evlilikeri bu durumdan oldukça etkilenmişti ve onları ilginç bir çift haline getirmişti.
Camille Claudel 1915 (2013)
Fransız heykeltıraş Camille Claudel’in yaşamının son 30 yılına yer verilen bu filmde, sanatçının hayata tutunma çabalarına tanıklık ediyoruz. Bruno Dumont’ un yönettiği filmde sanatçıyı canlandıran ise, üstlendiği rolün hakkını vermesiyle yine çok konuşulan Juliette Binoche.
IMDb 6,5
Chagall – Malevich (2014)
Rus ressam Marc Chagall’ın, Ekim Devrimi ve I. Dünya Savaşı koşullarından etkilenen hayatını ele alan film, sanatçının, ressam Kazimir Malevich ile sürtüşmesinden sonra Moskova’yı terkedip Fransa’ya yerleşmesine kadar süren dönemi kapsıyor. Yönetmen koltuğundaki isim Alexander Mitta.
Big Eyes (2014)
Büyük Gözler, 1950’lerde iri gözlü çocuk figürleriyle tanınan Amerikalı ressam Margaret Keane’nin, eşi ile mücadelesinde kadın sanatçı olarak var olma çabasının enteresan hikayesine davet ediyor. Bir Tim Burton filmi.
Mr. Turner (2014)
Romantik akımın ressamı, Joseph Mallord William Turner’ın yaşamını izleyeceğiniz film, sanatçının portresini oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtıyor. Dönemin sanat çevresinde yaşanan çatışmaları da gözler önüne seriyor. Filmin yönetmeni Mike Leigh.
Powidoki (2016)
Ardıl Görüntü, öncü avangard sanatçılardan biri olan Polonyalı ressam Wladyslaw Stzeminski’nin son günlerini anlatıyor. 2.Dünya Savaşı sonrasında Komünist Parti’nin yönetimine giren Polonya’da Stalinist rejim sadece sosyalist gerçekçi sanat anlayışını uygun görüyordu. Ressam, bu anlayışa karşı bir duruş sergileyerek soyut sanattan vazgeçmemiş ve politik engellere rağmen sanatçı olarak özgürlüğünü korumayı başarmıştı. Akademisyen, teorisyen, grafiker ve ressam Strzeminski’nin yaşamına konuk olduğumuz filmin yönetmeni Andrzej Wajda, her filminde olduğu gibi eğilmeyi reddediyor.
IMDb 7,1
Cézanne et Moi (2016)
‘Modern resmin babası’, Fransız izlenimci ressam Paul Cézanne ve öncü Fransız yazar Émile Zola, birbirlerine zıt karakterleri sebebiyle inişli çıkışlı bir dostluk yaşamış ve bu dostluğu çocukluktan ömürlerinin sonuna kadar sürdürmüş iki usta isim. Bu ikilinin arasındaki arkadaşlığı baz alan filmde ana karakterleri Guillaume Canet ve Guillaume Gallienne canlandırıyor. Yazan ve yöneten Danièle Thompson.
Maudie (2016)
Kanadalı halk ressamı Maud Lewis’in yaşamını anlatan film, Sally Hawkins’in oldukça başarılı oyunculuğuyla karşımıza çıkıyor. Sanatçının çocuk saflığında bir kalbi ve gülümseyişi, inanılmaz renkli bir hayal dünyası, hastalık ve yoksulluk içinde geçen mütevazi bir yaşamı vardı. Yönetmen koltuğundaki isim Aisling Walsh.
Egon Schiele: Tod und Madchen (2016)
Avusturyalı dışavurumcu ressamın ‘Ölüm ve Bakire’ isimli tablosunun hikayesini ele alan film, sanatçının sanat ortamına ve hayatına da ışık tutuyor. Schiele’yi Noah Saavedra canlandırırken yönetmenliğini ise Dieter Berner üstleniyor.
Paula (2016)
Ülkesinde dışavurumculuk akımının en erken temsilcilerinden biri olan Alman ressam Paula Modersohn-Becker’in yaşamına dair kesitler sunan filmin yönetmeni, Christian Schwochow. Oldukça yetenekli ve güçlü bir kadın ressamı tasvir eden filmin görüntüleri adeta tablo etkisi yaratıyor. Ressama hayat veren ise Carla Juri.
Gaugin: Voyage de Tahiti (2017)
Fransız Post-Empresyonist ressam Paul Gauguin’i ele alan film, ünlü ressamın ikliminin büyüsüne kapıldığı Tahiti’de, genç bir kadınla yaşadığı ilişki üzerinde duruyor. Ressamı canlandıran isim Vincent Cassel, yönetmen ise Edouard Deluc.
Loving Vincent (2017)
Yönetmenliğini Dorota Kobiela ve Hugh Welchman’ın birlikte yürüttüğü, sanatçının resim anlayışıyla geliştirilmiş animasyon film, özellikle ressamın ölümüne zemin hazırlayan şartları konu ediniyor. Van Gogh’un, “Resimler dışında başkalarıyla konuşmak mümkün değil.” sözünden hareketle yola çıkılmış, her bir tablosunun canlandığı ve konuştuğu oldukça sanatsal bir film.
Final Portrait (2017)
Son portre; Paris Ekolü’ne dahil olan İsviçre asıllı heykeltıraş ve ressam Alberto Giacometti’nin son yapıtı olan Amerikalı yazar James Lord’un bir portresi üzerinde çalıştığı bir kaç haftayı esprili bir anlayışla konu ediniyor. Oyuncu kimliği ile tanıdığımız, bir Stanley Tucci filmi.
Van Gogh: At Eternity’s Gate (2018)
Sonsuzluğun Kapısında: Ünlü ressamın, birçok mektubunda bahsettiği sıkıntılarını ve yaşamı üzerine sorgulamalarını gördüğümüz, buhranlarının özel bir yer tuttuğu film, sanatçının Arles’deki son dönemine yer veriyor. Daha çok ressamın hayatı hakkında bilinmeyenlere değinen filmde, Van Gogh’a bürünmesiyle gönüllerde taht kuran Willem Dafoe, rolüne çok yakışmış. Paul Gaugin’e hayat veren isim ise Oscar Isaac. Yönetmen olarak karşımıza çıkan isim, Julian Schnabel.
Sanatla kalın müesseseliler, iyi seyirler.
listeye göz atınca farkettim de izlemediğim ne kadar çok film varmış
Loving Vincent’i izlemediyseniz mutlaka izleyin, Van Gogh’un tablolarından film yapmışlar resmen