in

Misafir Nefretine Dair

Bugün eve insanlar geldi, annem evine insanların gelmesini oldukça hoş karşılar, onlara çeşitli biçimlerde hizmet eden sadık bir misafirpervere dönüştürür kendisini. Misafirler de gördükleri alâkadan duydukları memnuniyeti ifade etmekte pek beis görmezler. Böyle zamanlarda ev sahipleri misafirlerine adeta kurumsal bir hassasiyete bürünerek yaklaşır. Misafirler aldığı hizmetten hoşnut olmalıdır, buna karşılık ev sahipleri de onurlandırılır. Ancak konuklar yine de keyif ve rekabet spektrumunun bütün aralıkları içinde sürüklenip dururlar. O gizli kibir ya da aşağılama mutlaka kendisini ifade edebilecek imkânları yaratma uğraşındadır. Bunu yaparken inceden inceye alaycılık içeriğine de bürünebilir veya kaba bir üsttenciliği andırır.

Misafirlerden ve kalabalıklardan etraflıca sakınırım, güvenilir olan budur benim için. Bakışların ve sözcüklerin ardındaki hesapçılıktan sakınması da gerekir insanların kendisini. Tıpkı bir grup vahşi hayvanın çürümüş bir ete saldırışındaki gibi homurtular bütün bir mutfağa yayılır. Misafirler duyumsandıklarını fark etmezler, onların seslerinden neredeyse ağızlarında kaç dişleri olduğuna kadar çıkarımlara varırım. İnsanların birbirlerine neden misafir olduklarını anlamak bazen oldukça karmaşık görünüyor. Birbirlerine duydukları bağlılıktan mı kaynaklı bu, keşfetmekten ya da meraktan mı yoksa ? Başkalarının hayatlarını yargılamak mı istiyoruz, yoksa kendi hayatımıza şükredebilecek bir gösterge mi arıyoruz ? Ortak bir iletişim kümesine bir sonraki gün çıkartılacak izahatın malzemelerini mi toplamaya koyulduk acaba ? Yaşantımız o kadar berbat ki; aslında nereye gitsek fark etmez, yeter ki kendi mahzenimizden kurtulalım düşüncesi belki.Yine de buradalar, tıpkı merdivenler, kirişler, apartman korkulukları ya da dekorasyonun parçası olan diğer tüm eşyalar gibi; karşımızda duruyorlar işte.

Odalar yaşanılacak her şeyi birbirinden kesin sınırlarla ayırmıştır ve kimi zaman avantaja dönüşen bu durum en çok da keyifle çay seremonisini bekleyen bir grup primat sabırsızlanıyorsa benzersizdir. Bilirsiniz ki önce bardaklar yadırganır, sonra göstermelik bir makûllük alır bunun yerini. Masanın ortasındaki derin; desenli cam tabağın içinde, bilumum bisküvi, kraker, gofret ya da bunun benzeri ucuz market saçmalıklarının misafirlerin pislik içindeki ellerine doğru dikildiğini hissedersiniz. Şahsen ben yemekten önce ellerini yıkadıklarına pek tanık olamadım. Bardak şıngırtıları ile mücadelenin başlangıç adımı atılmış olunur, tabağa ilk hamleyi yapacak kişi nazik bir el hareketi ile kendisine en cezbedici gelen abur cuburu alır. Genellikle bunun 6-7 saniye ardından ikinci kişi hareketini gerçekleştirir, varsa 3. Ve 4. Kişiler ise bu ardışıklığı bozmak durumundadırlar, onların daha geç hamle yapması tercih edilir, umulan budur. Katkı maddeli ıvır zıvır tüketmenin yarattığı hoşluk medeni tavırlardaki keskin belirtileri de artırır. İnsanları memnun ediniz, memnun edilmiş bir insan kadar medeni görünümlüsüne de pek rastlanılamaz sanırım. Memnuniyetin misafirlerde tuhaf bir çekimserlik yarattığına tanıklık etmişimdir. Kaybedecekleri çok fazla şey olduğuna inanmak asil bir bitkinlik yaratır insanın üzerinde. Misafirlerimiz sosyal statü geçişinin özlemiyle yanıp tutuşan insanlar, en ihtişamlısına layık olduğumuzu düşünmenin nesi kötü hem?

Sonunda gidebildiler, mutfağa yönelip artıkları yedim. Burnunu belediye konteynerine sıkıştırmış cılız bir köpek gibi homurdayarak yemek yiyordum. Ağır ağır ve isteksizce. Ansızın çukurlu tabak dikkatimi çekti, atıştırmalıkların bir kısmı bırakılmıştı tabakta. Topluluk standartlarımızın gerektirdiği bazı ölçüler vardır ve tabaktaki herhangi bir şeyin tamamen bitirilmemesi gibi tamahkâr olmayan davranışlar medeniliğe delalet eder. Bu prensip tutku ile yerine getirilmişti. İçeri kar maskesi ile girip herkese yeni toplumsal roller dağıtmak isterdim. Örneğin sol tarafta oturan Giresunlu kadın sincap gibi televizyon ünitesini kemirecekti, yanındaki Sivaslı adam da kendini halı sanıp yere uzanacaktı, ben üstüne ekmek kırıntısı dökecektim, evimizin evcil rakunu gizli bölmesinden çıkıp elektrik süpürgesini çalıştıracaktı. Tabii bunlar olmadı, misafirlere borderline attack yapmamak karşılığında annemden sızdırmayı düşündüğüm 4 bira planım bile bana anlamsız görünmüştü birden bire.

Yazan Adnan Schwarzenegger

bira içer, bazen de miyavlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fransa Milli Takımı’nın Horozu

Doğayla Düşmanlar Olarak Karşılaştığımız 10 Retro Film