Şimdiki zamanın karı eridiğinde kardan adamdan anlıyorum her şeyi erteleyip durduğumu…
Ertelemekten… Ertelemekten yapılmış bir şimdi… Giderek artık günleri yaşamaya başlıyorsunuz. Sonu gelmez gelmedikçe ileriye ittiğimiz bir yarın.
Erteleme alışkınlığı hayatın şimdi yaşanmakta olduğunu bilen çocuklarda yok. Çocuklar için hayat şimdidir. Şimdide var oluşun ağırlığını taşırlar cesurca. Ama yaş ilerledikçe zaman gemi iskeleti gibi işlerle çeşitli aralıklara bölünmüştür.
Gün, ay, hafta… Gelecek yıl… Çocuk şimdide yaşar ve bu yüzden varoluşun basıncını yoğun bir şekilde hisseder. Hesapsızdır su gibi. Ertelemez, biriktirmez. Ertelemek biriktirmek biraz da…
Hep bir yarına yığmak giderek o yarın duvarlarına hapsolmak. Ertelemek eski bir alışkanlığın kalın derisi…
Haydi
En çok ihtiyacımız olan bu günümüzde. Birbirimize haydi demek. Haydi şimdidir. Haydi yaşamdır. Heidi adlı çocuk kitabında Heidi’den Haydi diye söz eder. Heidi bir sevinç kelebeği, şimdi buradanın kelebeği gibidir. Haydi der hep. Harekete geçirir.
Haydi… Haydi demek sanki bir çıtlık çalmak. Başlatıcı sinyali vermek…
Ertelemek bir müddet sonra kendi kendini kandırmaya dönüşebilir. Sürekli varışın yerini değiştirerek…
Bir müddet sonra eylemsizliğe alıştırır ertelemek… Boş ver’e… olmasa da olura… neyse’ye…
Giderek canlılığımızı yitiririz. Kendi kendimizi nesneleştirmiş oluruz. Kimi zaman birbirimize bu kadar konuşacağına yapsaydın, şimdiye bitmiş olurdu dediğimizi duyarsınız…
Ertelemek keçeleşmiş yastık başımızın altındaki…
Ertlemek giderek kendinden uzaklaşmak…
Akan su pislik tutmaz… Ertelemek nem, ertelemek hastalığa zemin… Heyecanı kesintiye uğratmak… Coşkuyu soldurmak…
Sonra sonra sonra dediğimiz ne varsa bir iyiliğe kapı aralayacak olan, kendimiz ve başkaları için, paslanır, solar, devinimini dinamizmini yitiririr.
Hemen şimdi dürüstlüktür. Neyin yanına koysanız çiçek açar. Deneyelim:
Adalet, hemen şimdi.
Emeğe saygı, hemen şimdi
İşçilerin hakları, hemen şimdi
İnsanca bir yaşam, hemen şimdi…
Oysa sonra hep bezgin, yılgın… Sonra memur, hemen şimdi sanatçı, işçi…
Şimdi git sonra gel, lafını duymuşsunuzdur… Sanki tüm zamanlara sahiplermiş gibi… Sanki tüm sonraların sahipleriymiş gibi… Hemen şimdi akar… Sonra bezgindir, sonra yılgındır… Sonra’nın kolunu kaldırmaya mecali yoktur.
Hemen şimdi, akan sudur… Hemen şimdi hak üstüne hak koyar, açığa çıkarır, temizler, görür.
Sonra, gizler, sonra tıkar, sonra yokmuş gibi yapar, sonranın gözü kördür.
Sonra baba, daha sonra büyükbaba, daha sonra daha sonra büyük büyük baba…
Hayat hep bu sonralar yüzünden şimdide bugünde gençliğin çiçeğinde yaşlanır…
İnsanı insan yapan şimdidir. Hemen şimdidir. Şimdi cesurdur. Şimdi ertelemez, utanmaz, varı yoğu ortadadır, saklayacak gizleyecek bir şeyi yoktur, deneyelim isterseniz,
Adalet, hemen şimdi
Şimdi güneş gibidir, aydınlatır, harekete geçirir, yaşadığını hissettirir. Şimdi yüreklidir, serüveni sever, gözü kara, yürekli, merttir.
Sonra korkak, sonra mız mız sonra… Üfürsen uçacak güz yaprakları sonra…
Hakkını savunmak onurdur şimdi.
Haydi, derseniz herkes neyi var neyi yok ortaya dökmeye davet etmişsinizdir. Sevgi de bu açıklıkta, bu cesaret düzleminde başlar…