in ,

Çölün Blues Tadı: Tuareg Müziği

Kimdir bu Tuaregler?

Cezayir kentinin iki bin km güneyi ve güneydoğusunda, çöllerin arasında kocaman sert siyah taşlar ve kayalardan oluşan dev doğal yapılar yükselmektedir. Tassili n’Ajjer yani ‘ırmakların platosu’ diye adlandırılan bu kurak ve yanık bölgede her yerleri kapalı kadın ve erkekler hayvan sürüleriyle birlikte bir otlaktan bir otlağa yürürler. En azından bir zamanlar önce bu böyleydi. Yani 60’lı yıllarda, Tuareg halkının ‘demirci kastı’ kızlarının söylediği şarkıların kayıtlarının alındığı zamanlarda yani.

İşte o yıllarda; sözünü ettiğimiz yerden bin kilometre daha Güneydoğu’da, Mali’de, ayın yükselmekte olduğu bir gece vakti bir Tuareg çalılıkların kenarında kestiği keçisini, sakince pişirip konuklarına ikram etmektedir. O esnada genç bir Tuareg görünür, yıllardır eline gitar almamış ve usulca birazdan çalacağı parçaları hatırlamaya çalışmaktadır. Birer birer komşular karanlıktan çıkar ve gelip rahatça otururlar. İşte İndigo mavisine bürünen kıyafetleri içerisinde genç Tuaregler yerlerini almıştır. Gülümsemektedirler. Yaklaşık otuz kişilik bir koro oluşmaktadır. Bir anda kızlar Tindi adı verilen alüminyumdan bir tepsi çalmaya başlarlar.

Ve tabi o ‘arkaik’ sesleri. Aradan sekiz bin yıl geçmiş olmasına rağmen, o ilk zamandaki canlılığını hiç yitirmemiş halleriyle yine de öyle taze ki. Pırıl pırıl.

Gizemli Tuareglerin hayatla mücadeleleri binlerce yıldır sürmekte. Hem yaşadıkları coğrafyanın kaotik şartları hem de bulundukları bölgenin kurak ikliminin getirdiği zorluklarla karşı karşıyalar. Bugün sadece şiir, müzik ve dans sayesinde ayakta kalabiliyor, Büyük Sahra Çölü’nün bu köklü halkı ve kültürü.

Tuareglerin yaşamları bir zamanlar oldukça bereketliydi. Yaklaşık 8.000 yıllık kaya resimleri bereketli yaşam izlerini bize ispatlamakta. Müzikleri de öyle köklü ve kuşaktan kuşağa aktardıkları söyleme alışkanlıkları ile dış etkileşime hep kapalı kalmış. Bugün size sözünü edeceğimiz müzikler 8.000 yıllık köklü geçmişe sahip. Öyle ki ‘insanlığın müziğinin’ ispatı gibi.

Tuareg Müziğinin Otantik Doğası

Tindi adı verilen bir tepsi, alkış ve insan sesi. Üç ayrı etkiden oluşturulan hoş bir ritim, yine de oldukça uyumludur. Kulağa Siyah Afrika’nın “poly” yani çoklu ritimleri gibi gelmekte. Belki de Tuareglerde ilk çağlardan beri çalındığı bilinen bu üçlü ritimler binlerce yıl boyunca günlük yaşamın çalışma seslerinden oluşmuştur. Yörede halen birçok kadın el havanı ile çalışırken birbirlerini bütünleştiren ritimler oluştururlar örneğin.

Albümlerini araştırdığınızda göreceksiniz ki; üç sevimli yaşlı Tuareg kadını söylemekte bu şarkıları. Khadidja 62, Keltoum 77 ve Aichatou 70 yaşındadır. Onların bu özel kaydı. Tassili N’ajjerin esas mekânı olan Djanette kentinde alınmıştır. Şarkı sözleri ise yaşadıkları yöreyi anlatmaktadır. Tam olarak söyle: ‘’Susamış olanlar, Tin gharianeye gelirse taze ve temiz suyun kaynağını bulacaklardır. Baharı görmek isteyenler yeşilin oluştuğu İllizi’ye gitmeli. Çölü zaptetmek için birlikte dans edelim’’.

Biz Tuareg’leri o sonsuz iklimde uzun mavi elbiseleri içerisinde romantik bir gözle görmeye alışmış olsak da, aslında hiç de kolay değildir yaşamları. Yaşamın getirdiği zorluklar Tuareglerin büyük kentlere sığınmalarına yol açmakta. Birçoğu meslek olarak müzisyenliği seçmiştir. Tabi çöl yaşamını bırakıp kentlere göç etmenin salt ekonomik sıkıntılarının olmayacağı ortada. Başlıca sorunları kimliklerini yaşatmak. Müzik ise kimlik tanımlanmasında başat bir öneme sahip. Yani bugün Tuaregler kimliklerini müzikleriyle korumaya çalışmaktalar.

Enstrümanlar

Anzat veya İmzat çalgıları Tuareg’lerin adeta sembolü halini almıştır. Yapısına baktığımızda oldukça ilkel bir keman diyebiliriz. Ortadan kesilmiş yarım bir kabağın kurutularak içinin boşaltılması ve üzerine at kılının takıldığı bir çalgı. Ya da tahta bir çanağı düşünün; üzerine keçi derisi çekili tabi. İşte tüm bunlar güncel yaşamda kullanılan gereçlerden elde edilen müzik enstrümanları.

Başından beri toplumların bulundukları alana göre farklılık gösteren malzemelerden kolayca ürettikleri bu çalgılar doğa toplumlarında oldukça önemli bir yere sahip. Örneğin Tinde adı verilen çalgı. Aslında baharatların ezildiği, kıyıldığı bir tas ya da havan diyebiliriz. Enstrüman olması için üzerine deri çekilmesi yeterli. Her zaman yanlarında taşıdıkları için göçerlerce basit olarak yapılan çalgılar bunlar.

Esasen Tuareg kelimesi dışarıdan verilen bir isimdir. Tuaregler kendilerini farklı bir adla tanımlar. En son duyulan terim ‘Kel Tamashek’tir. ‘Tamashek’ konuşanlar anlamına geliyor. Tamashek, Berberi dillerinden bir tür. Özellikle Cezayir’in kuzeyinde ve Fas’ta konuşuluyor. Tamashek dili gibi olan, Cezayir’de konuşulan Tamazirt veya Fas’ın ‘Amazirt’ diyalektlerinin hepsi berberi dillerine aittir. Arapçayla hiçbir ilintileri yoktur ve bilinen dillerin hiçbirine bağlı değiller.

Tuareg’lerin ritimlerinde dans edilmekte. Balatlarını, ritimli ve hareketli karşılama şarkılarını dinlerken kendinizi bir anda sahra çölünde bir Tuareg yerleşim yerinde bulabilirsiniz. Kolayca kapılıp gidebilirsiniz bu kurak kavruk diyarlardan yükselen seslere.

Tartit grubundan Mama Walet Amoumina bir Belçikalı ile evli olmasına rağmen grubu ile birlikte turnelerde halen göçer bir hayat sürmektedir. Grup üyelerinin her biri aynı aileden gelmekte. Yani hepsi kuzen ve birlikte büyümüşler. Grup müzisyenlerinden Amanou ve Abou topluluğun Griotları.  Griot batı Afrika’da meslek adamı olarak ‘anlatıcı’ anlamına geliyor. Anlatırlar, şiir söylerler ve müzik yaparlar.

Çöl işte bu, Büyük Sahra Çölü! Öyle basitçe sıcak kumlar ve kızgın güneş ile açıklanamaz, onların binlerce yıldır sahibi oldukları çölü tanımlamak için birçok kelimesi var. Biz ise başka kelimeler bulmalıyız. Burası sonsuz derinlikte. Belki de bir akşam vaktinde, sonsuzluğun içinde kavrulmakta olan bu diyarlara varır ve konuk olursunuz. İşte kamp ateşinin çıtırtısını duyar gibisiniz. Ve kadınların şarkıları büyüler sizi.

Bu gizemli şarkıların hünerli sahipleri olan Tartit grubunun neredeyse bütün üyeleri Timbuktu civarından gelme, çölden yani. Kuzey Mali’deki son savaşta her biri Burkina Faso ve Moritanya gibi ülkelere dağılmış. Dinlemekte olduğunuz albümün kayıtları Alman Network yapım firması tarafından Mali’nin başkenti Bamako’da alınmış ama montajı Brüksel’de yapılmış. Avrupa’da Tuareg müziği üzerine hem keyifle dinlenecek hem de arşivlik bir çalışma olarak kullanılmakta.

Tartit kadın ensemblesi Mali de oluşmuş bir topluluk. Tartit, Tuareg dilinde ‘birleşmiş’ anlamına gelmekte. İşte bu köklü seslerin sahibi nefis topluluk, çöl gibi derin ve gizemli şarkılarıyla bize seslenmekte. Artık ‘Teharden’ ve ‘imzad’ çalgılarının sesleri kulaklarınıza iyice yerleşmekte. Bu çalgılar ki gitar ve kemanın ilk yani öz halidir. Tuareglerde geleneksel olarak sadece kadınlar tinde yani davulu çalar. Ritimlere iki erkek müzisyen tehardent adı verilen telli çalgıları ile eşlik etmekte.

Yaşam işte, her yerde kolayca akıp gitmekte. Birde bunun Tassili dağlarının eteklerinde, yani çölde, küçük bir Tuareg yerleşim yerinde süregiden hali var. Sıradan ve bir o kadar keyifli akşamlar yaşanıyor olmalı, o yerlerde.

Çölde Yaşam

Yarım metre yüksekliğinde kırmızı topraktan yapılmış iğreti bir duvar, hemen karşısında bir su kuyusu. Büyütülmenin telaşıyla beslenen küçük bir sebze bahçesi. Bahçenin bir köşesinde bir ağacın altında herkes toplanmaya başlar. Çay içilir ve müzik yapılır. O esnada Keli adında bir Tuareg kızı çıkagelir. Ateş yakılır, hava kararmaya yüz tutar. Uzakta bir başka yerleşim yerinin ışıkları toprağın rengi ile birleşir kırmızılık kaplar her yeri. Biraz daha ilerler zaman ve yıldızlar iyice belirmeye başlar. Gün boyu küçük sebze bahçesiyle uğraşmış bir adam artık tehardentini yani gitarını eline alır. Ve işte bir kadın şarkısını söylemeye başlar. Artık çölün akşamı yerini müzikle geceye bırakmaktadır.

Tarihinde Tuareg kervanları Kuzey Afrika ve siyah Afrika arasındaki köprüyü oluştururlardı. Ne kuzeyde ne de güneyde Tuareglerden başka hiçbir toplum büyük sahra çölünün kuraklığında barınamadı. Tuareg’lerin işleri ise küçük takas ticaretiydi. Göçerler tuz ve hurma getirirlerdi. Çobanlar ise buğday ve giysi satarlardı. Çöllerin ıssızlığında geçmiş binlerce yılın çoban göçebe hayatı. Bugün Tuaregler o eski geleneksel yaşamlarından vazgeçmek zorunda bırakıldılar. Dinlemiş olduğunuz bu kolay tekrarlamalar, çöldeki sıradan akan yaşamın tekrarlayıcılığı gibi durmakta.

Bu sonu gelmeyen melodiler, çöl gibi sonsuz, basit ve arkaiktir. Yalnızlığı kovabilmek için, çölün yalnızlığına dayanabilmek için Dünyadan uygarlıktan uzak kendisini koruyan arkaik tınılardır. İnsan oğlunu kendi öz yaşamına, o soluksuz geçmişi olan binlerce yıl önceki köklerine geri götüren adeta bir tevazudur.

Artık ‘çölün blues tadı’ kumlarla birlikte doğrudan size doğru esmektedir. Gökyüzünde yıldızlar, yıldızlı gökyüzü sekiz bin yıllık Tuareg kültürü gibi tektir dünyada. Dinlemelisiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ölümü ve Felaketi Röntgenleyen Trend: “Karanlık Turizm”

Eyvah Bir Narsiste Aşık Oldum!