in

Türk Lirasındaki Düşüş Ekmek Kıtlığını mı Tetikleyecek?

Sığırlardan tekstil boyalarına, hatta Alman makinalarına kadar: Türk ithalatçılar zayıf Türk Lirası yüzünden artık ihtiyaçları olan her şeyi alamıyorlar.

Rusya’dan ithal edilen buğday oranlarına bakıldığında ikilem görülebiliyor.

Türk Lirasının düşüşü artık soyut bir mesele değil. Liradaki bu çakılma nihayet gerçek dünyaya ulaştı. Yaşanan değer kaybı uluslararası ortaklarla ticareti artık hissedilir oranda sınırlandırmaya başladı. Türk firmaları paralarıyla Avro ve Dolar bazında artık daha az ürün alıp daha az ithal edebiliyorlar.

Örneğin Alman makina üreticilerinin Türkiye’ye ihracatı yılın ilk beş ayında – yani daha Türk Lirasındaki düşüş bir çakılmaya dönüşmeden – %4,5 oranında düşmüştü. Toplamında Türkiye ticareti, Alman firmaları için gitgide hayal kırıklığına dönüşüyor. Türkiye’ye ihracat 1994’ten 2011’e kadar kayda değer bir şekilde üç milyardan 20 milyar ve üstüne yükseldi. Fakat daha sonra ticarette aksamalar başladı, hatta 2016 ve 2017 yıllarında Alman ihracatçıların geliri en son 21,5 milyara geriledi. 2018 yılı da iyi bir başlangıcın ardından kötüye gitmeye başladı. Cuma günü açıklanan Federal İstatistik Kurumu’nun son rakamları, Mart ve Temmuz ayları arasında Alman ihracatının her ay gerilediğini gösteriyor.

Makina üreticilerinin yanı sıra Tekstil sektörü de etkileniyor. Türk Lirasındaki değer kaybı Türk firmalarının Almanya’ya ihraç ettikleri malların üretimi için ihtiyaç duyduğu hammaddeleri alabilmelerini engelliyor. Moda Federasyonu German Fashion’ın genel müdürü Thomas Lange, bazı alıcıların istedikleri kadar ürün sipariş edemediklerini aktarıyor.

Bunun altında yatan sebep, Türk tekstil fabrikalarının ön tedarikçileriyle Dolar veya Avro bazında anlaşma yapmış olmaları ve bundan dolayı kendi yerel para birimlerinde yaptıkları ödemelerin fazlasıyla pahalı hale gelmesi. Türkiye, Almanya için Çin ve Bangladeş’ten sonra üçüncü büyük tekstil ihracatçısı ve ürünleri daha çok yüksek kaliteli mallar.

“Sevkiyat darboğazı oluşacağı” yönünde endişeler artıyor

Türkiye’den ithal edilen diğer tüketim mallarında da huzursuzluk yayılmakta. Alman Perakendeciler Dış Ticaret Birliği AVE’nin bilgilerine göre “sevkiyatta darboğaz oluşacağı yönünde endişeler var,” diyor AVE Genel Müdürü Kai Falk. Alman mağaza zincirleri Türkiye’deki durumu çok dikkat takip etmekte, çünkü oradaki dağıtımcılarda sorunlar yaşanmayacağı tamamıyla ihtimal dışı değil.

Fakat Türk ithalatçılarının dolar kıtlığı artık dramatik boyutlara ulaştı. Macar sığırlarından Hint tekstil boyalarına, hatta Tanzanya susamına kadar, Türk tüketicileri ve Türkiye’nin uluslararası ticareti krizi her yerde hissediliyor. Örneğin Macaristan’da hükumete yakın politika dergisi “Figyelö”ye göre hayvan ihracatında sorunlar yaşanıyor. Türkiye, Macar sığır ve koyunları için önemli bir ithalatçı. Politolog Zoltán Kiszelly Liradaki değer kaybı nedeniyle bazı Türk müşterilerinin ödeme yapamadığını söylüyor. Bundan dolayı hayvan sevkiyatlarının bazıları Macaristan’a geri dönmüş.

Macar Sanayi ve Ticaret Odası’nın Macar-Türk branşı başkanı András Rév, girişimciler için daha bundan kısa süre öncesine kadar Türkiye pazarına yönelik iyimserliğin şimdilerde tamamıyla değiştiğinin altını çiziyor: “Biz, Macar girişimciler Türkiye’de ilişkiler kurabilsin diye oraya periyodik olarak geziler düzenleriz. Girişimcilerin ilgisi her zaman çok büyüktü – ta ki 2016’ya dek. O tarihten bu yana tek bir katılımcı bile bulamadık.”

Buğdayda arz sıkıntısı

İç Anadolu’da tekstil siyaseten de önemli bir ticaret sektörü – 90’larda bu sektörün yayılması, şu anki hükumet partisi AKP’nin iktidara gelmesine katkıda bulundu. Bugün bile devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dayanak olan yeni, varlıklı siyasal İslamcı burjuvazi bu sektörden çıktı.

Ama tekstil sektörünün kimyasal boyalara ihtiyacı var ve bu boyaları ithal etmek zorunda. Bunların büyük bir kısmı bugüne değin Hindistan’ın Gujarat eyaletinden geliyordu – orda ihracat için üretilen boyaların %35’i Türkiye’ye gidiyordu. Hint medyasının sektörden aktardığına göre alım gücünün düşmesi sebebiyle Türkiye’den talep aşırı oranda düşmüş.

Siyasi ve toplumsal daha büyük bir sorun ise, buğdayda yaşanan arz sıkıntısı. Dünya piyasalarında dolar fiyatlarındaki artış ve aynı anda Liradaki değer kaybı, ciddi bir ekmek krizinin oluşması potansiyelini taşıyor. Örneğin Türkiye’ye ihraç edilen Rus buğdayının hacmi ciddi oranda düştü – artık talep edilen fiyatları sadece (Türk) devlet(i) karşılayabiliyor. Kredi değerlendirme kuruluşu Standard & Poor’s, Rus buğdayının Karadeniz üzerindeki ana hattında Temmuz başındaki gibi 20 – 25 gemi yerine günlük sadece beş (buğday) gemisinin denize açıldığı yönünde tahminde bulunuyor.

Buğday kıtlığı hükümet için riskli olabilecek bir ekmek pahalılığına yol açabilir. Bundan dolayı hükümet Ağustos’un başında iki milyon ton hacmindeki stratejik buğday rezervlerinin bir kısmını satışa açtı ve aynı zamanda kamunun buğday alımı ile olası arz sıkıntılarının önüne geçmeyi amaçlıyor.

“Ankara simidi” için sona mı gelindi?

İlaç kıtlığındaki sıkıntı da benzer oranda: Türkiye Eczacılar Birliği’nin açıklamalarına göre şimdilik 503 ilaç yeterli döviz olmadığı için ithal edilemediğinden piyasada bulunamıyor.

Bu kadar ciddi olmasa da bir simit sorunu var. Her köşe başında satılan susamlı halkanın varlığı da tehlikede. Son 12 ayda ithal edilen susamlar için ödenen fiyatlar Lira krizi sebebiyle de %76 oranında arttı.

Simit fiyatları artık o kadar yükseldi ki müşteri daha fazla zam kaldıracak durumda değil. Bundan dolayı özellikle çok susamlı Ankara simidinin yakında hiç üretilmeyeceği korkusu var.

Türkçe Kaynak

Orijinal Kaynak

Yazarlar: Boris Kálnoky, Michael Gassmann

Çeviri: Elif Fırat

Yazan narin

Bir Yorum

Cevap Yazın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Contemporary İstanbul ve Birtakım İntihal Linçleri

10 Maddede Finlandiya Eğitimde Nasıl Dünya Birincisi Haline Geldi