Kültürel kimliğin en güzel ifade edilme şekli olabilir müzik.
Alevilik; “Allah-Muhammed-Ali”nin kutsallığını benimseyen, insan sevgisi ile birlikte saygı ve hoşgörüyü esas alan bir mezhep olarak varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.
Alevi-Bektâşî müzikleri binlerce yıllık bir geleneğin tasavvufî ve edebî yönden oldukça zengin bir dil ile yaratıcıya seslenme biçimini yansıtmaktadır. Bunu bir ibadet şekli olarak ele aldığımızda yaratılan ve yaratıcı arasındaki bağın evrensel bir dil ile kuvvetlendirilmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Bu müziklerde tasavvufî değerlerle birlikte toplumsal sorunlara ve iğnelemelere yer verilmektedir.
Bir gün mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz varsa orada bulunur
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.
“Saz-Söz-Semah”
Alevilerin toplu bir şekilde gerçekleştirdikleri Cem (Toplanma, bir araya gelme) ibadeti deyişler ve semahlar eşliğinde yapılmaktadır. İbadet esnasında en çok kullanılan çalgı bağlamadır. Deyişleri saz eşliğinde dile getiren ozanlara ise zakir denilmektedir. Zakirlerin öncüleri “Yedi Ulu Ozan” olarak bilinen Nesîmî, Yemini, Fuzûlî, Şah İsmail Hatai, Virani, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet’tir. Cem ibadetinde genellikle bu ozanlara ait deyişler söylenmektedir.