“Ölüm için duramadığımdan, / O nazikçe benim için durdu; / Araba yalnızca ikimizi taşıyordu / Ve Ölümsüzlüğü.” Emily Dickinson
Yağmurlu bir Pazar öğleden sonrası için bile yapacak bir şey bulamayan insan ırkının ölümsüzlük arzusu çılgınca devam ediyor.
“Değiştirilmiş Karbon” dizisini bilenler bilir; vücut artık önemsizdir. Dizinin bir bölümünde geçen; “Yılan nasıl derisini değiştirirse biz de ondan o şekilde ayrılabiliriz.” bu söz insan bilinci dijitalleştirilebilmesine atıfta bulunur. O artık bir vücuttan diğerine aktarılabilmektedir.
Evet dizi yüzlerce yıl sonraki bir dönemde geçiyor fakat bilim dünyası beyin haritalama, insan ve yapay zeka-nöral bağlantıları, bilgisayara zihin yükleme gibi konular üzerinde senelerdir çalışmakta.
Futurist Dr. Ian Pearson’a göre en geç 2050 senesinde neredeyse zihnimizin tamamı bilgisayar sistemlerinde depolanabilecek, insan gereksiz et ve kemik kütlesinden kurtulup arzu ettiği robot/android bedene transfer olacak, hatta kendi cenazesine bile katılabilecek.
Eğer 40 yaşın altında iseniz ve bu yazıyı okuyorsanız ölümsüzlüğün kapıları size hala açık. Zihin güncellemelerini cloud’a düzenli bir şekilde yüklerseniz, ölüm günü geldiğinde, sizin fiziksel kopyanız olan bir android’e geçiş yaparak hayatınızda hiçbir şey değişmemiş gibi günlük rutininize devam edebilirsiniz. Seks robotlarının genişleyen pazarında kendinize çok çekici bir beden bulmak da zor olmayacaktır.
Ancak herkes bu kadar şanslı olmayacak. Android teknolojisinin istenilen kıvama gelmesi 2060’ı bulabilir. Teknolojiden yararlanmak isteyenlerse muhtemelen milyonlarca doları gözden çıkarmak zorunda kalabilir. O zamana kadar zihninizdeki datalar Amazon, Google gibi şirketlerin sunucularında depolanabilir ki, bu da bu datanın mülkiyet, işletim, satış, kopyalama haklarının bu şirketlere geçmesi endişesini doğuracaktır. Hatta zihniniz bir köle işçi olarak kullanılabilir ya da Black Mirror’un bir bölümünde olduğu gibi tatlı bir peluş ayıcık bedeninde sonsuza kadar hapsedilebilir. Aklınızı gerçekten kaybedebilirsiniz!
Amaaan bunların hepsi bilim kurgu safsataları diyip geçmeden önce, bu konuda 2045 inisiyatifi ya da diğer adıyla Avatar Projesi adında bir girişimin başlatıldığını ve bu uğurda 6 milyar dolarlık bir yatırım yapıldığını söyleyelim. Yatırımı yapan 35 yaşındaki Rus milyarder Dmitry Itskov bu radikal projenin başarılı olacağından yüzde yüz emin. Dört çeşit Avatar tasarlanmış durumda. 2020 yılında bitirilmesi düşünülen Avatar A, zihindeki komutları beyin- bilgisayar arayüzü yardımıyla bir robota aktarabiliecek. Avatar B’de, 2025 yılına kadar insan beyninin ölümden sonra otonom bir sisteme nakledilebilmesini öngörüyor. Avatar C’de ise insan kişiliği yapay bir beyine aktarılabilecek. Bunun gerçekleşme tarihi 2035 olarak tahmin ediliyor. Sonuncu olarak Avatar D’de ise projenin nihai amacı gerçekleşiyor yani hologram benzeri bir avatara geçiş yapabileceğiz.
Dimitri İtskov
Nörolojik olarak beynimiz elektrik akımı şeklinde hücreler arası bilgi aktarma işlevi gören yaklaşık 86 milyar nörondan oluşuyor. Ancak beynin fiziksel olarak kavranışının ötesinde fikir oluşturma, hatıralar ve duygular gibi soyut işleyişinin hücrenin yapısı ile olan ilgisi hala gizemini koruyor. Nörobilimle uğraşanlar bu işleyişi anlayabilmek için onu bir bilgisayara benzeterek haritalandırmaya çalışıyorlar. İmkansız görünse de mümkün olabileceği konusunda bilim insanları inançlarını koruyorlar.
Bu girişimin etik olarak da bazı endişeler uyandırmakta olduğunu farkeden Itskov bu konu ile ilgili Dalai Lama ile de iletişime geçmiş. Dalai Lama, eğer motivasyonun insanlara yardım etmek ise istediğin her şeyi yapabilirsin diyerek kendisine güzelce bir gaz vermiş.
Beyindeki elektrik sinyallerinin, Johhny Depp’in ‘Transcendence” filminde olduğu gibi, kataloglaştırıp bir bilgisayara aktarılması işlemi teori olarak sonsuz yaşam anlamına geliyor. İnsan üzerinde gerçekleşmesi onlarca yıl alacak bu işlemin ilk adımı C. Elegan denen bir solucan türünde başarılı bir şekilde gerçekleşmiş durumda. Bilim adamlarının sinir sistemi üzerinde detaylı bir şekilde senelerce çalıştıkları bu solucan 302 nörona sahip. OpenWorm adındaki girişim, solucanın nöronlarını bir yazılımda simule ederek bir Lego robota yüklemeyi başardı. Lego robot C. Elegan’ın sınırlı fiziksel özelliklerine sahip. Şaşırtıcı bir şekilde robota hiçbir komut programlanmadığı halde solucanın sanal beyninin robotu hareket ettirebildiği görüldü. Robotun, solucan beynini taklit eden bu bağlantılar ağı sayesinde, başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan hareket etmesi, önündeki cisime çarpmamak için durması ve geri gitmesi bile gerçekten inanılmaz geliyor. Bilim dünyası bu konektom denen beyin bağlantılarını tam olarak haritalandırabildiğinde ise dijital hayat formumuz mucizevi bir şekilde gerçekleşmiş olacak.
Gelecek 30-35 senede kim ölür kim kalır da bu teknolojiden faydalanabilir bilinmez ama ölümsüzlüğe inancımızdan ısrarla vazgeçmiyoruz. Dostoyevski’nin de dediği gibi, eğer ölümsüzlük inancımız yok edilirse sadece hayatın devamını sağlayan yaşam gücümüz değil sevgi de tükenir.