Bu fotoğraf birkaç gündür sosyal medyada “hayattan umut kesilmez, işte görüyorsunuz…” benzeri yazılarla paylaşılıp duruyor
Bu fotoğrafı umudun fotoğrafı olarak görüyor olabilmek için algılarımızın epey bir bozulmuş olması gerek. Bundan daha üzücü bir fotoğraf görmedim çünkü. Kuş yediklerini sindiremeden ölmüş. Bu kuşun hikâyesi. Buğdayın değil. Bu yüzden “bakın hala ümit var diye paylaşmak, “her şeye rağmen hayat devam ediyor” diye paylaşmak ne kadar kaba. Ne kadar üzücü. Ölü kuşu hiçe saymak… Bu kuşun hikâyesi buğdayın değil. Ölü bir serçeden daha ümitsiz bir fotoğraf görmedim. Çünkü serçeler çabanın simgeleri gibidirler. Kıt kanaat geçinmenin. Yoksulluğun. Bazı büyük kuşlar gibi yırtıcı değiller. Kendi hallerinde yuvalarına götürecekleri çer çöpün peşindeki kuşlar… Onun ölümünü hiçe sayarak yeşeren buğdaydan ne farkınız olacak. Serçeyi en baştan düşman bellemiş olmalısınız buğdaydan yana olmak için… Oysa hayat düşmanlık üzerinden filizlenmez. İnsanlara ümit vermek istiyorsanız kayayı delen bir incirin fotoğrafını bulun. Bir canlı bir canlıyı yok ettikten sonra canlanan birininkini değil. Mezarlığımızda biten otların fotoğrafından bir farkı yok bu fotonun. Çocukken hiç yuvadan düşüp ölmüş bir serçe kuşu görmediniz mi? Ona toprağa gömmediniz mi? Ölüye saygı. Günümüzün bencillik akımına uygun bu foto; ben yaşayayım da başkasına ne olursa olsun. Benden sonra tufan… Öyle mi?