in ,

Venezuelalı Sosyalistler: Halk Maduro’yu İstemiyor ve Guaidó’yu Kimse Seçmedi

Guaidó’nun darbe girişiminden bu yana, Venezuela’daki durum gerginliğini korumaya devam ediyor. Venezuelalı sosyalist örgüt Marea Socialista (Sosyalist Dalga), sadece egemen ve harekete geçmiş olan halkın kendi geleceğini bir referandum ve genel seçimlerle belirleyebileceğini söylüyor:

Halkın bütün sosyal tabakaların katılımıyla sokağa çıkması, üstelik kenar mahallelerde de protesto gösterilerinde bulunması, Maduro hükümetini artık desteklemediğini ortaya koyuyor. İnsanlar artık kendilerini aç bırakan ve çalışma yasalarının getirdiği haklarını ellerinden alan politikalara, ilaç yokluğu nedeniyle çöken sağlık sistemine, kamu hizmetlerinin giderek kötüleşmesine, aşırı boyutlardaki rüşvetçiliğe ve günlük hayatın bir parçası hâline gelen baskılara tahammül etmeyi istemiyor.Bu durum, nüfusun hatırı sayılır bir kısmının – kendisini başkan ilan eden – Guaidó’nın sokağa çıkma ve protesto gösterilerine katılma çağrısına neden uyduğunu açıklıyor. Bunu iktidarı ele geçirmek isteyen birilerini tanımaya can attıkları için yapmıyorlar, aksine, halkın büyük bir kısmı artık her şeyden bıkmış durumda ve buna daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Buna kamu hizmetlerinde çalıştıkları için sessiz kalanlar, işlerini, aldıkları gıda yardımını ve Mision Vivenda[1] üzerinden sahip oldukları evlerini kaybetmekten korktukları için mecburen hükümetin düzenlediği gösterilere katılanlar da dahil. Chavizm saflarında da bıkkınlık ve büyük bir öfke hakim; insanlar korkularından giderek daha fazla sıyrılıyor.

Maduro ve sermaye

İşçiler ve halk, kendi çıkarlarını ve korkularını dile getirecek bağımsız bir alternatif oluşturmayı başaramadıkları için, bürokrasi ve sermaye arasında sıkışıp kalmıştı. Bunun sonucu, bütün iktidara sahip olan yozlaşmış bir hükümetin politikacılarıyla, işçileri sömüren büyük şirketlerin partilerinin vekilleri arasında giderek artan bir kutuplaşmanın ortaya çıkmasıydı.

Çünkü geleneksel sağın muhalefet partilerini finanse eden ve destekleyen işverenler, aynı zamanda Nicolas Maduro’nun Partisi PSUV’den (Partido Socialista Unido de Venezuala / Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi) ve ordudan yararlanarak, onlar tarafından belirlenen düşük ücretler üzerinden ödeme yapıyor. İnsanları silindir gibi ezmeye devam eden krize karşı da, kendi kârlarını ve şirketlerini güvence altına almaktan başka getirdikleri bir çözüm de yok.

İşverenler, Ulusal Meclis üzerinden kendilerini yeni hükümet olarak kabul ettirmeyi ve halkın gücünü kendi lehlerine kullanmaya çalışıyor, çünkü bizim Nicolas Maduro’nun rezil hükümetine karşı verilen mücadeleye liderlik edecek güçlü örgütlerimiz yok. Ancak ne Ulusal Meclis, ne de ABD, Venezuela halkına hükümetler dayatabilir. Aynı şekilde Maduro da. Bunların hepsi sadece iktidarı gasp ederek, boyun eğdirdikleri halkı sömürebilmek için devleti kontrol etmeyi istiyor.

Ne Guaidó, ne de Maduro

Sendikalarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız geniş ölçüde tahrip olmuş, yozlaşmış ve devlet aygıtına tabi kılınmış, bir başka kısmı da politik bağımsızlığından bizi sömüren zenginler sınıfının liderleri lehine feragat etmiş durumda. Bu yüzden Maduro’nun otoriter yönetimi son bulmadığı gibi, şimdi belki de yerini Guaidó’nun (Voluntad Popular / Halk İradesi Partisi), elbette ki Venezuela halkının çıkarlarıyla çelişen kendi çıkarlarını düşünen ABD tarafından desteklenen, darbe hükümetine bırakacak.

Şu anda ikisi de meşru olmayan ve biri ABD tarafından desteklenen iki paralel hükümetin arasındaki çatışmanın bir iç savaşa ya da Trump hükümetinin emperyalist müdahalesinin doğrudan biçimlerine yol açması tehlikesiyle karşı karşıyayız. Ayrıca bürokrasinin hükümetinin, sağcıların her girişimini halkı daha da fazla baskı altında tutma ve her türlü protestoyu sindirme fırsatı olarak değerlendirdiği uyarısında da bulunmamız gerekir.

Halkın kendi ajandası ve işçi sınıfı

Bu durum karşısında Marea Socialista halkın ve işçi sınıfının sağcı parlamento üyeleriyle ya da PSUV bürokrasisiyle birlikte davranmasının mümkün olmadığını, hele de dışarıdan yapılan dayatmaları kesinlikle kabul etmemesi gerektiğini, kendi ajandasıyla baskıcı hükümete karşı sokağa çıkarak protestolara devam etmesini söylüyor.

Marea Socialista, işçi sınıfının ve halkın acı çeken kesimlerinin çıkarlarını ve haklarını savunacak yeni bir politik zeminin ve mücadele edecek bir örgütün inşasının önemini kavrayan herkese harekete geçmesi çağrısında bulunuyor.

– Halk Maduro’yu istemiyor ve Guaidó’yu kimse seçmedi

– Halka, bütün yetkilere yeniden meşruluk kazandırmak için danışılacak bir referandum

– Bağımsızlığını yeniden kazanabilmesi ve genel seçim çağrısında bulunabilmesi için Ulusal Seçim Konseyi’nin (CNE) yenilenmesi

– Krizi kontrol altında tutabilmek, ücretleri tekrar ödeyebilmek ve insanların gıdaya ulaşabilmelerini sağlamak için, işçilerin ve halkın lehine bir acil durum planının oluşturulması

– Egemenliğin son bulmasına hayır

– ABD ile Lima Grubu’nun müdahalesine hayır

– Yaşam koşullarımız için mücadeleye devam edelim: Ücretler, iş yasaları, kamu hizmetleri, demokratik haklar

– Ne darbe, ne de halkın arkasından sürdürülen pazarlıklar

– İşçilerin ve kamu kurumlarının politik özerkliği

– Artık egemen bürokrasinin politikacılarının ya da kapitalistlerin politikacılarının peşinden gitmeyelim

– Ne bürokrasi, ne sermaye!

– Hepsi gitsin

– Baskılara hayır: Tutsaklar serbest bırakılsın, insan haklarına saygı gösterilsin

– Geleneksel burjuvazinin ya da “kıpkırmızıların” değil, işçilerin ve halkın hükümeti

Marea Socialista

24 Ocak 2019

(Marx21.de‘den Atilla Dirim çevirdi)


[1] Mision Vivenda, hükümetin insanları ev sahibi yapmak için yürürlüğe koyduğu bir konut inşa projesidir.

Yazan Hidayet Marsilya

Dünyayı gezmek istediğim zamanlarda Google Earth imdadıma yetişir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

41 Kanalda Gösterilen Peak Reklamı Çalıntı Çıktı!

Damga: Örselenmiş Kimliğin İdare Edilişi Üzerine Notlar İncelemesi