Müziğiyle eşine az rastlanır bir farklılık yaratan bir müzisyenle, 1962 yılında Oberwallis’de doğmuş bir şarkıcı ile tanıştırmak istiyorum sizleri: Erika Stucky
Öylece kaybolmaya bırakıp gitmelisiniz kendinizi. Büyük bir şaşkınlık yaşamaya hazır mısınız? Hazır değilseniz hazırlanın! Erika Stucky’in türler ötesi müziği sizi oldukça şaşırtaca.. Amerikalı ve İsveçli köklere sahip olan Stucky, çocukluğunda ailesi ile San Francisco’dandağlık Wallis’e bölgesine taşınır. Belki de bu iki şehrin etkisindendir Stucky’nin çılgınca performansı.
Bazen Labirentlere girilmeli, bazen kaybolmalı dehlizlerde öylece bırakılmalı her şey, bir ses almalı bizi, bir ses kapsamalı her yerimizi. Erika Stucky’nin sesler labirentinde kaybolmaya ne dersiniz? Bırakın kendinizi ve sadece Michael Jackson’ın Stucky Bad’ini nasıl yorumladığını dinleyin.
Stucky nin sesini etkili bir meditasyon deneyimi için de dinleyebilirsiniz. Yine de dikkat etmek gerekir; çünkü kendinizi sakin tutmanız imkânsızlaşabilir birden bulutların üzerinde gözünüzü açabilirsiniz.
Erica Stucky, aynı zamanda bilinmeyendir de. Geleneksel Alman Yodel tarzını dinlerken Gwen Stefani‘nin hemen akla geldiği gibi değildir henüz ama Erika Stucky oralarda bir yerlerde vardır. Henüz tanınmamıştır ama her an yüzü kazınabilir hafızalarımıza ve bir daha çıkmamak üzere yerleşebilir içimize.
Erika Stucky nin başarısı ise geleneksel seslerden yola çıkarak pop ve cazı birleştirip crossover müziğine yeni bir canlılık getirmesi denilebilinir.
Erika Stucky’nin “suicidal Yodels” adlı albümü uzmanlıkla hazırlanan ve müziklerin sınırlarını aşmaktan çekinmeyen bir çalışmadır. Stucky bilinen yodelcilerden farklıdır. Blues ile başlayıp caza dönüşen ve en hareketli polskayı söyleyendir. Albümü çok renklilik ve profesyonellik ile hazırlanmıştır.
Dünya müziği, caz ve vokal, her birine uygundur Stucky. Albümleri özgün tarzını yansıtır. Blues ve Alp Dağları geleneğinin arasında bir lezzete sahiptir. Sesiyle insanları etkiler, kurnazca melankolisi eşsizdir.
Erika Stucky bir minimalisttir. Öyle ki; vokaline iki üfleme “bass Tuba ve posaune” eklenir. Her ikisini de, ne caz ne de pop müziğinde buluruz ama kendisi caz sever. Henüz ilk anda çelişkili gibi görünenler belki de çelişkili değildir ve işte Erika bunu bize ispatlıyor.
Radikal ama sade bir metot ile çalışan Erika, ayrıca ünlü sanatçıların bestelerini yeniden derlemesi ile biliniyor. Bunların arasında Prince, Michael Jackson, Kurt Cobain, Freddy Mercury ve Elvis Presley’i sayabiliriz.
San Francisco da büyüyen Erika, genç kız olarak İsveç’e dönmüş ve ses eğitimini ise Paris’te almış. Her ülkeden kendine başka başka tatlar katmış özel bir sanatçıdır.
O sadece yeniden derlemez, müzikleri kendi özüne indirir. Bilinen şarkılar onun elinde adeta bir pırlanta gibi yeniden parlamaya başlar. Böylece Michael jackson‘ın dünyaca tanınan Bad adlı bestesine yeni bir ruh vermiş olur.
Presley’in Jailhouse Rock adlı şarkısının temposunu yoğunlaştırıp onu çocukça haykıran rock müziğine dönüştürür. Dahası var; Prince’in ‘Some times it snows in April’ adlı bestesini balada çevirir ve işte bu böyle sürüp gider. En sonunda değerli olan yenilenmis ve daha da değer kazanmıştır Erika’nın elinde.
