Radyasyona dayanıklı, sıcaklık umurunda bile değil, soyunu sürdürmek içinse güçlü dişilerinin hiç kimseye ihtiyacı yok. İşte karşınızda küçük yenilmezler, tardigradalar! Bu canlı, bizim gözle göremeyeceğimiz boyutlarda olmasına rağmen yaşam konusundaki ısrarcılığıyla, yeryüzündeki bütün türleri cebinden çıkaracak bir tür. Peki kimdir necidir ve nerelerde yaşar bu mikroskobik istilacı?
Tardigradalar su içinde yaşayan mikroskobik canlılardır. Suda yaşamasına rağmen bacakları da olmasından ötürü “su ayısı” lakabını almış. Yetişkinlerin boyu 1.5 mm’yi bulurken, en küçükleri 0.1 mm’nin altında olabiliyor. Larvalarının boyutu ise sadece 0.05 milimetre. Üremeleri eşeyli olabileceği gibi, partenogenez ile de gerçekleşebiliyor. Yani dişi yumurtası, döllenmeden bir birey oluşturabiliyor.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; tardigradaları yok edebilecek hiçbir şey yok. Sıcak su kaynaklarında, Himalaya’ların tepe noktalarında, katı buz katmanlarının altında, okyanus çökeltilerinde ve Uzay boşluğunda bile yaşam bulabildikleri gözlemlenmiş. Yapılan uzay deneylerinde, uzay vakumuna doğrudan 10 gün boyunca maruz kalan tardigradaların Dünya’ya geri getirildiklerinde canlı kaldığı görülmüş.
Kuru ortamlarda büzülerek dokularında bulunan suyu buharlaştırıp oksijen tüketimini neredeyse durduruyorlar ve bu şekilde 10 yıl kadar hayatta kalabiliyorlar. Bu kendini koruma evresinde, insanoğluna zarar veren birçok şeyden kılına dahi zarar gelmeden kurtulmayı başarıyor, uygun şartları bulunca normal yaşantısına geri dönüyor. Tardigradalar, karşılaştıkları tüm ekstrem durumlarda aktif olarak hayatta kalmıyorlar tabii ki. Bunun yerine Cryptobiosis adı verilen, kış uykusuna benzer yarı-ölü bir evreye geçiyorlar.
Kimbilir, belki de Cryptobiosis üzerinde gerçekleştirilecek çalışmalar, Tardigradaların bu “hayatta kalma becerilerinin” diğer organizmalara da uygulanmasını sağlayabilecek, olası insan uygulamalarında, gezegenler arası yolculuklarda, soğutucuya gerek olmaksızın “dondurarak uyutma” işlemi yapılabilecek. Şeytan kulağına kurşun, bilim kurgu filmlerindeki gibi kötü kalpli genetikçilerin eline düşerse kökümüze kibrit suyu dökme ihtimali de oldukça yüksek görünüyor.
Not: ‘Acı yok Rocky’ hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler Açıkbilim’deki şu makaleye göz atabilirler. Biz de öyle yaptık.
Bonus: Küçük canlılarla ilgilenenler için Amsterdam’da bir müze.