in

Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı Verilmesinden Önce TBMM Yapılan Tartışmalar

Giriş

Günümüzden 91 yıl önce, 5 Aralık 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme haklarının teslim edilmesi ile Türk kadınına siyaset sahnesinin kapılarını açmıştır. Milli Mücadele döneminde gerek cephede savaşarak, gerek cephe arkasında mücadele vererek Türk erkeği ile omuz omuza vatan savunması yapan Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilmesi birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir.

İlk Tartışmalar

      Cumhuriyet ilan edildikten sonra, 3 Nisan 1923 Salı günü toplanan mecliste, Milletvekili seçim kanununun düzenlenmesi tartışılırken kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi konusu ilk defa gündeme gelmiştir. Kanunun birinci maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisinin aza sayısı Türkiye Devleti halkından her 20 bin erkek nüfustan bir kişi olmak üzere seçilir,” İkinci maddesi ise  “18 yaşını geçmiş her erkek seçilme hakkına sahiptir” şeklindedir. Bu maddelere istinaden Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey, bir milletinin kendini ispat edebilmesinin en önemli ölçütünün seçimler olduğunu ifade etmiş, millet konulan kanunları idrak edemez ve uygulamazsa bu kanunların hükümlerinin kalmayacağını belirtmiştir. İhtiyaç olunan kanunların belirlenebilmesi için bir mebusun milletini çok iyi tanıması gerektiğini konuşmasında ifade etmiştir ve şu örnekle açıklamıştır. “Eskiden 50 bin erkek nüfus üzerinden düzenlenen bir kanun vardı. Şimdi bu kanun teklifini yapan arkadaşlarımız kadınların mevkiini de dikkate alarak hareket etmişlerdir. Her şeyin bir tekâmül aşaması vardır. Kadınlar tekâmül edip oy kullanma derecesine gelinceye kadar, onlar aile içinde, aile reislerine oy vermiş gibi düşünülerek 20 bin erkek nüfusta bir mebus seçimini esas almışlardır” şeklinde düşüncelerini ifade etmiştir.

Hüseyin Avni Bey’in bu konuşmasına Bolu Milletvekili Hilmi Tunalı Bey  “Seçilme hakkı vermiyorsunuz fakat kadınları saymıyorsunuz da” sözleriyle tepki göstermiştir. Tekrardan söz alan Hüseyin Avni Bey kadınları saymamanın büyük hürmetsizlik olduğunu, bu hakkın verilecek bir haktan ziyade alınacak bir hak olduğunu ve kadınların bu hakkı kendilerine layık gördükleri zaman alacaklarını, bu konunun da zamana bırakılmasının uygun olacağını söyler. Tartışmalar ikinci celsede de devam eder. Tekrardan söz alan Hilmi Tunalı Bey “Mübarek cihadımızın bu millete bıraktığı analar bugün erkeklerden fazladır. Analar cennetten bile yüksektir. Kadınlara seçilme hakkı verin demiyorum fakat beni bir dinleyin, ne olduğunu anlamayan arkadaşlar, analara, bacılara, hakikate tahammül edemeyen kulaklar…”

Tunalı Hilmi Bey’in konuşması maalesef yarım kalmıştır. Meclis sıralarından yükselen, ayakları yere vurmak suretiyle çıkarılan sesler, Eskişehir Mebusu Emin Bey’in “milletin hassasiyetiyle oynuyorsunuz” ithamları ve “şeriata uyunuz” bağrışmaları Tunalı Hilmi Bey’in konuşmasına olanak vermemiştir. Mecliste çıkan bu karışıklık sebebiyle meclis başkanı celseye beş dakika ara vermiştir.  Mecliste çıkan ilk tartışma bu yöndedir. Bazı vekiller kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine şiddetle karşıdır ve bunun şeraite aykırı olduğunu düşünmektedirler. Hüseyin Avni Bey kadınların seçilmesine karşı değildir fakat daha zamanı olduğunu düşünmektedir. Tunalı Hilmi Bey ise kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine sıcak bakmaktadır. Bu konu ile ilgili meclisteki ikinci tartışma ise neredeyse bir yıl sonra 16 Mart 1924 günü yaşanacaktır.

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi konusunun mecliste ikinci kez gündeme gelmesi

Yıl 1924’e gelince aynı tartışmalar yine mecliste gündeme gelir. 10. Madde 18 yaşını dolduran her Türk mebus seçimine katılabilme hakkına sahiptir ve 11. Madde 30 yaşını doldurmuş her Türk mebus seçilebilir ibareleri yeniden tartışmaya açılır. Bayezid mebusu Şefik Bey “Türk söylemine kadınlar da mevcuttur” diyerek itiraz eder. Konya mebusu Refik Bey de “ Onlar da olacaktır” der. Tekrar söz alan Şefik Bey “Bu yasa için istisnai bir şey koymazsanız kadınlar da seçime katılacaktır” der. Bu tartışma üzerine Dersim Mebusu Feridun Fikri Bey “Zaten maksadımız odur. Kadınlar da oy kullanacak” diyerek görüşünü bildirir. Söz alan Karesi Mebusu Ahmed Süreyya Bey “Otuz yaşını dolduran her Türk kelimesinden, Türk kadınının mebus seçilmesi anlamı çıkar. Bu da memleketimize ve milletimize yakışır bir durumdur.  Fakat bu maddeden kadınların seçimlere katılabileceği de çıkarılamaz” sözleriyle düşüncelerini ifade erer. Ahmed Süreyya Bey onuncu ve on birinci maddeler onaylanırken el kaldırdığını fakat bunun ancak ileride olabileceğini ve şu anda bunu kabul etmediğinin tutanaklara geçmesini ister. Kütahya Mebusu Recep Bey ise kanunu kabul ederken “kadınların seçimlere katılmaları hakkına sahiptirler” kanaati üzerine el kaldırdığını belirtir. Recep Bey’in bu konuşması üzerine meclis sıralarından gürültüler yükselir. Recep Bey konuşmasına devam eder. “Türkiye bir halk devletidir, halk Cumhuriyetidir. Efendiler, Türk kadını Türk halkının yarısı değil midir? Ben burada Süreyya Bey’e muhalif olarak, 30 Yaşını doldurmuş her Türk kelimesine kadınları da dâhil ederek el kaldırdım” der. Bunun üzerine Afyon mebusu İzzet Ulvi Bey, maddenin kadın, erkek her Türk şeklinde düzeltilmesini teklif eder. Urfa Mebusu Yahya Kemal Bey’de 30 yaşını doldurmuş her kadın ve erkek mebus seçilebilir şeklinde 11. Maddenin düzeltilmesini ister. Bu istekler meclis başkanı tarafından oylamaya sunulur. Oylamada maddelerde istenilen değişiklik kabul edilmez. Meclis sıralarından alkışlar yükselir. Kütahya mebusu Recep Bey de “kadınlara hak vermediniz bari alkışlamayın” diyerek tepkisini oraya koyar. Böylece ikinci demene de başarısızlıkla sonuçlanır.

Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi

     Takvim yaprakları 5 Aralık 1934 yılını gösterirken, Meclis başkanı saat 16.30 da ikinci celseyi açar. Oylamaya sunulacak iki kanun değişikliği vardır. Birincisi Teşkilatı Esasiye kanununun bazı maddelerinin, ikincisi ise Mebus seçimi kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesiyle ilgilidir. İki kanun değişikliği de oylamaya sunulmuş ve kabul edilmiştir. Yapılmak istenen değişiklikler için müzakerelere başlanır. Kürsüye ilk çıkan Başbakan İsmet İnönü olur. “Sayın milletvekilleri, kadınların milletvekili seçme ve seçilmesi hakkına sahip olmaları için yüce katınıza teklif sunuyoruz” diyerek konuşmasına başlar. “Türk kadınının Türk tarihindeki haklı yeri, erkeklerle beraber, daima memleketin ve milletin mukadderatı üzerine söz sahibi olmalarıdır. Türk kadının hakkı olduğu yerden ayrılıp, bir süs gibi memleket işine karışmaması, bir köşeye konması Türk anlayışına karşıdır ve bu karşıt anlayış bizim asırlarca mücadele ettiğimiz, geçirdiğimiz felaketlerin de başı sayılacak anlayışlardan biridir.” Sözleriyle konuşmasına devam eder. 5 Aralıkta gerçekleştirilen bu girişimin, Türk İnkılâbının yıllardan beri güttüğü siyaset olduğunu söyler ve yapılmak istenen bu inkılâbın Atatürk’ü en anlatıcı şekilde temsil ettiğini de belirtir. Meclis salonu alkış seslerinden inlemektedir. İnönü’nün sözlerinden sonra Konya mebusu Refik Bey söz alır. Refik Bey, Türk kadınının Milli Mücadele’deki başarına da değinerek, dün evlerde değeri küçültülen Türk kadınının bugün dünyaya açıldığını söyler. Refik Bey’in ‘’Büyük ulusun yüksek kurultayı, bugün Yüksek Kurtarıcının önderliğinde vereceği kararla, büyük inkılâbın değerli kıldığı işlerden birini daha gerçekleştirmiş olacaktır’’  sözleri alkışlarla karşılanır.

Refik Bey’in konuşmasından sonra sırasıyla; Şebinkarahisar mebusu Sadri Maksudi Bey, Sivas mebusu İsmail Memet Bey, Manisa mebusu Refik Şevket İnce Bey tek tek söz alıp, bu konu ile ilgili olumlu düşüncelerini ifade etmişlerdir. Milletvekillerinin konuşmalarının ardından oylamaya geçilmiştir. Teşkilatı Esasinin 10. maddesi Yirmi iki yaşını dolduran, kadın, erkek, her Türk mebus seçme hakkına sahiptir ve 11. Maddesi otuz yaşını dolduran kadın, erkek,  her Türk mebus seçilebilir şeklinde oy birliği ile değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisine Türk Kadınlarından Gelen Teşekkür Mektubu

      6 Aralık 1934 günü Türk Kadınları adına, Ankara halk evinde toplanan Afet İnan, Mevhibe İnönü, Meveddet Özalp ve daha birçok kadının imzası bulunan bir teşekkür mektubu gönderilir. Gönderilen mektupta bir gün önce TBMM tarafından kadınlara verilen seçme ve seçilme hakkından dolayı, Türk kadının gönenç ve minnet duyduğu ifade edilerek, Türk kadınının bundan sonra daha iyi anlaşılacağını belirtilir.

Türk kadınının meclise gönderdiği mektubun okunmasından sonra Denizli mebusu Necip Ali Bey söz alır. Necip Ali Bey, kadınların meclise karşı gösterdikleri derin ve candan bağlılığa teşekkür ederek, Cumhuriyet Hükümetinin uzun zamandan beri kadın haklarını tanımaya başladığını, kadınların sosyal hayatta erkeklerden geri kalmayarak başarılı olduklarını ve kadınlara bundan sonrası için de siyasal hayatta başarılar dilediğini belirtir. Necip Ali Bey’in bu konuşması mecliste alkışlarla karşılanmıştır.

Sonuç

1923 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi konusunun kısmen gündeme gelmesi, mecliste büyük tartışmalara neden olmuştur. Yapılan tartışmalara bakıldığında bazı vekiller kadınların seçme ve seçilme haklarına şiddetle karşı çıkarken, vekillerin birçoğu bu fikre tamamen karşı değildir. Sadece bu konunun biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu düşünmektedirler. 1924 yılındaki tartışmalar 1923 yılındaki kadar şiddetli geçmemiştir. Sene 1934’e gelince bu fikir iyice olgunlaşmış olmalı ki, hiçbir itiraz gösterilmeden yasa kabul edilmiştir.

Seçme ve seçilme hakkına Aralık 1934 yılında kavuşan Türk kadını, hiçbir zaman toplumun gerisinde kalmamıştır. Milli Mücadele döneminde kimi Şerife bacı gibi cepheye silah taşırken canını vermiş, kimi Kara Fatma gibi çapraz fişekliğini boynuna takıp, at üstünde düşmanın peşinden gitmiş, kimi de Saime hanım gibi, Halide Edip gibi mitingler düzenleyip halkı Milli Mücadeleye davet etmiştir. 1934 yılından sonra siyaset sahnesinde de varlık gösteren Türk kadınları, burada da Türk milletini başarı ile temsil etmişlerdir.

                                                                                                  

 

Kaynakça

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Zabıt Ceridesi (TBMM ZC), 3 Nisan 1923(1339)  1. Dönem, 4. Yasama Yılı, 17. Birleşim, S: 326

TBMM ZC 3 Nisan 1923(1339)  1. Dönem, 4. Yasama Yılı, 17. Birleşim, S: 329

TBMM ZC 3 Nisan 1923(1339)  1. Dönem, 4. Yasama Yılı, 17. Birleşim, S: 341

TBMM ZC, 16 Mart 1924 (1340), 2. Dönem, 2. Yasama Yılı, 13. Birleşim S: 540

TBMM ZC, 16 Mart 1924 (1340), 2. Dönem, 2. Yasama Yılı, 13. Birleşim S: 541

TBMM ZC, 5 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 12. Birleşim S: 82

TBMM ZC, 5 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 12. Birleşim S: 83

TBMM ZC, 5 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 12. Birleşim S: 84

TBMM ZC, 5 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 12. Birleşim S: 85

TBMM ZC, 6 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 13. Birleşim S: 90

TBMM ZC, 6 Aralık 1934, 4. Dönem, 5. Yasama Yılı, 13. Birleşim S: 90-91

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni Anne’ye Mektup