in

Cinsiyetçiliğin En Centilmen Hali

Oscar ödüllü film yapımcısı Michael Moore, kadınların erkeklerden ahlaken daha ‘’iyi’’ olduğunu iddia eden tvitinde şöyle yazdı: “Hiçbir kadın atom bombası icat etmedi, baca kurmadı, soykırım başlatmadı, kutup buzullarını eritmedi veya okula silahlı saldırıda bulunmadı.”

Paylaşımının hemen arkasından, pek çok twitter kullanıcısı tarafından ifadesi oldukça cinsiyetçi bulundu. Peki, yüzyıllardır aşağı bir cins olarak görülen kadına açıkça methiyeler düzen bu tvitte öfkeli feministler yine kızacak ne bulmuşlardı acaba? Bir eril atasözünde de denildiği gibi: Şimdi bunun neresi cinsiyetçi yahu??!!??

O zaman şöyle açıklayalım:

Cinsiyetçilik her zaman düşmanca gelmez.

Genç Saddam Hüseyin müstakbel eşiyle flörtleşirken

Peter Glick ve Susan Fiske isimli iki sosyal psikolog 1996 yılında ‘’Çelişik Duygulu Cinsiyetçilik’’ başlıklı bir makale yayınladı. Araştırmalarında bugün hala tartıştığımız cinsiyetçilik kavramını iki alt dala ayırdılar: düşmanca cinsiyetçilik ve korumacı cinsiyetçilik.

Düşmanca cinsiyetçiliği yüz metreden tanıyoruz, kadını toplumsal cinsiyet rollerine hapseden, daha zayıf olduğu için hor görülmesi gerektiğini düşünenlerin negatif bakışı. Diğer taraftan korumacı cinsiyetçilik oldukça örtük ve sıklıkla pozitif bir şey olarak algılanıyor. ‘Kadınlar zariftir/çiçektir.’, ‘Kadınlar daha ahlaklıdır.’, ‘Yuvayı dişi kuş yapar.’ cümlelerinin iltifat olarak alınması gibi.

Her yerinden centilmenlik akan korumacı cinsiyetçilik, göründüğü kadar zararsız değil, üstelik aynı eril zihniyeti düşmanca cinsiyetçiliğe göre daha sinsice beslediği için oldukça tehlikeli.

Aktivist ve film yapımcısı Michael Moore’un kadınların suç işleme ve hata yapma konusunda sicilinin temiz olduğunu iddia eden twitine kendisinin hayranı olan senaryo yazarı Jessica Ellis şöyle yanıt verdi: ‘‘Belki inanmayacaksınız ama bu tamamen yanlış.’’ Ve ardından Michael Moore’un iddiasını tek tek çürütmeye başladı.

“Elizabeth Graves. Los Alamos’taki Manhattan Projesi kapsamında yaptığı çalışmalar nükleer silahların geliştirilmesinde önemli rol oynadı.”

“Mary Walton. İki farklı bacanın patentini aldı.”

“Ilse Koch, Buchenwald’da kumandandı.” (Ellis’in açıklamasına bir minik düzeltme getirelim. Kumandan olan eşi, kendisi amir pozisyonundaydı.)

“Buzulları eritmeye gelirsek, Ceri Powell ile tanışmak isteyebilirsin. Shell’in küresel keşif başkanı.”

“İlk modern silahlı okul saldırısını ergenlik çağında bir kız olan Brenda Spencer gerçekleştirdi.”

“Ataerkilliğin ellerinde kadınlar dehşet derecede zulümle karşılaştı, ancak bizi silemezsin. Biz fildişinden yapılmış heykeller değiliz.”

“Ve kadınlara; onların hiç karanlık yüzü olmadığını, sütten çıkmış ak kaşık olduklarını söylemek akıl sağlıklarına zarar verir. Biz daha iyi değiliz.”

“Bunu ileri sürerek, yalnızca yaptıklarımızı ortadan kaldırmakla ve bizi tarihten silmekle kalmıyor; üstüne seçim yapma yetimizi de yok sayıyorsun.”

“Etik olarak iyiyi tercih etmek kadınlar için daha kolay değil. İyilik vajinamızdan çıkıyormuş gibi davranmayı bırakmanın vakti geldi artık. Biz de seçim yaparız.”

Burada Ellis’in zekice altını çizdiği anahtar kelime ‘seçim yapmak’. Kadınlar erkeklerden daha iyi olmadığı gibi, daha ince bir algılayışa, daha hassas bir manevi teraziye sahip değildir. Tüm bu ‘’olumlu’’ görünen yakıştırmalara kadınların doğuştan sahip olduğunu söylemek, erkeklerin kendi hatalarını ‘’Ama napalım, biz de bunlardan muaf yaratılmış, zavallı, güçsüz varlıklarız işte!’’paravanının arkasına saklanmasına yarıyor. Görelim.

Ellis’in tvitlerine gelen desteğin de ortaya koyduğu gibi kadınların yaptığı şeytani şeylerin övgüsü değil bu, kadınların da erkekler kadar pek çok şeyi batırabilme potansiyeli olduğunu anlatmak. Margaret Thatcher bir kadındı. Condoleeza Rice bir kadındı. Tansu Çiller bir kadındı.

Mesele cinsiyet eşitliğine geldiğinde ise kadınlar, siyasette temsil edilmeyi, yaşamda eşit şansa sahip olmayı sadece insan olduklar için istiyorlar. Yoksa, Hillary Clinton’ın eşinin sansasyonlarını göğüsleyen vakur bir eş ve şefkatli bir anne olduğu için başkanlığa adaylığının desteklenmesinin kadın temsili açısından ne önemi olabilir? ‘Vakur eş ya da şefkatli anne’ iltifatları, ancak toplumsal sistemin bekasını garantilemek için payanda görevi gören gizli cinsiyetçilik olarak adlandırılabilir.

Korumacı cinsiyetçiliğin temelini oluşturan da bu basmakalıp düşüncelerdir. Sosyal ilişkilerde insanların birbirlerine jest yapmasında, incelik göstermesinde ya da iltifat etmesinde elbette bir kötülük yok ancak kadınların erkeklerden daha zarif bir vücuda sahip olduğunun kabulü (Antik Roma erkek heykelleri bize bakarken üstelik) kadın bedeninin metalaştırılmasına, iletişim becerilerinin köpürtülmesi sekreterlik, kişisel asistanlık ya da öğretmenlik gibi mesleklerle sınırlandırılmasına kadar gidiyor. Yani, düşmanca ya da korumacı, alenen ya da sinsice olsun, cinsiyetçilik hep aynı bildik yere çıkıyor. Kadının aşağı çekilmesine.

Üstelik bu sevecen ve övgü dolu normlar o kadar uzun zamandır dolaşımda ki kadınlar tarafından içselleştirilmiş olan ve olumlu karşılanan korumacı cinsiyetçilik, cinsiyet eşitsizliğini normalize ediyor. Düşmanca cinsiyetçiliğe maruz kalan kadınlar daha akut reaksiyonlar gösterirken, korumacı cinsiyetçilikte aldıkları iltifatlarla gönülleri okşanıyor, içinde bulundukları durumdan şikayet etmiyor ve sosyal değişimler için cinsiyetçilik karşıtlığı gibi kolektif eylemlerden büyük oranda geri duruyorlar.

Son sözü Fiske ve Glick’e bırakalım. “Cinsiyetçilik, aslında bir çeşit önyargıdır…ve muhtemelen uzun zamandır da kadınlara yönelik tekdüze bir nefret değil, daha derin bir duygu karmaşası ile kendini gösteren özel bir önyargı durumu.”

 

 

Yazan Juno

juno.afm@gmail.com

2 Yorum

Cevap Yazın
  1. Harika bir nokta. Eğlenceli yanlışlar erkeklere, sıkıcı doğrular kadınlara bırakılmamalı. Dünyanın yükünü sırtlamaktan yoruldu kadınlar. Yanlış yaptıklarında bunu bir kadın olarak senden beklemezdim laflarından da. Erkekler yapınca laf söz yok. Beklenti içine bile girilmiyor onlarda. Nazan Öncel’in şarkısını yolluyorum size. Sevgiler… https://youtu.be/hC-kBr8YGx4

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Orgazm Taklidi Yapmaya Son!

Orta Parmağın Hikayesi