in

Yeni Bakış Açıları Kazandıracak Kitaplar Listesi 1

Ufkunuzu açacak, size yeni bakış açıları kazandıracak yüzlerce kitap arasından merakla ve zevkle okuyabileceğiniz bir kitap listesi. Listenin ikinci bölümü de burada.

#1 Aptallık Ansiklopedisi / Matthijs Van Boxsel

Ahmakça hatalar, saçmalıklar, sakarlıklar, aptallıklar... Bunlar uygarlığın temeli ya da insan davranışının belirleyici unsuru olabilir mi? Tarih boyunca akla atfettiğimiz önem bir yanılsamadan mı ibaret?Öyleyse aptallığın anlamı nedir?Elinizdeki kitap Diderot’nun anladığı anlamda bir ansiklopedi değil.Kaynağını masallar, karikatürler, fıkralar, trafik kazaları, bahçe tasarımı, bilimkurgu gibi örneklerin oluşturduğu gözlemlerden derlenmiş eklektik bir kitap. XVIII. Yüzyıl akılcılığının ürünü olan ansiklopedi geleneği, Van Boxsel’in girişimiyle tersine çevriliyor: Yazar, Nasreddin Hoca fıkralarının yanı sıra, sanat ve edebiyattan örneklerle, aptallığın zekânın can alıcı bir koşulu olduğunu, ahmakça hataların gelişmeyi tetiklediğini savunuyor. Edebi ve anekdota dayalı bir aptallık kültürüyle ilgilenirken, kurbanla celladın, aldatanla aldatılanın aynı kişi olduğu, iyilerin kötü olma olanağına sahip olmadıkları için iyiliği seçtikleri insanlık durumlarından söz ediyor bize.Bu eğlenceli kitapta Robert Musil, John Milton, Slavoj Zizek, Pascal gibi isimler; Prometheus, Kikloplar ve Sisyphos gibi mitolojik karakterler bir araya geliyor. Saat farkı yüzünden amacına ulaşamayan terör eylemleri, bilgisayar kullanımının kağıt tüketimini artırması, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için kullandığımız kremlerin kanserojen maddeler içermesi, aptallığın yaygınlığını ve evrenselliğini kanıtlayan örneklerden yalnızca birkaçı. Ancak örnekler sonsuz. Zira aptallık insanlığın olduğu her yerde.Van Boxsel çareyi aptallığın kendi diyalektiği içinde arıyor ve şu reçeteyi öneriyor: “Aptalca bir harekete karşı en iyi çare, onu derhal tekrarlamaktır. Tekrar, aptallığın zehrini akıtır ve onu şakaya dönüştürür. Böylece aptallık bilinçli hale gelmiştir; herkes bizi komik bulur. Kültürümüzde akıllılık böyle biçimlenir.

#2 Özgürlüğün Evrimi / Daniel Dennett

Belirlenimci bir dünyada özgürlük ve özgür irade var olabilir mi? Ünlü felsefeci Daniel Dennett, bize özgür iradeyi ve ahlakı sağlayan evrimleşmiş zihnimizle hayvanlar arasında ne kadar yalnız olduğumuzu göstererek bu soruya güçlü bir evet yanıtı veriyor. Evrimsel biyoloji, bilişsel sinirbilim, ekonomi ve felsefeden yararlanan zengin bir biçimde ayrıntılandırılmış hikâyeyi dokuyarak standart neo-Darwinci akıl yürütmeyi kullanan Dennett ahlak, anlam ve özgürlük konuları üzerine en iyi ve en derin insani düşünceleri, en basit yaşam biçimlerinden hareket ederek inşa edebileceğimizi açıklıyor. Etik ile ilgili geleneksel çalışmalara Darwinci bir katkı koyarak Dennett etiği, hak ettiği temeller üzerine kurmaya çalışıyor: gerçekçi, doğacı, doğadaki yerimize bütünlüklü bir bakış.

#3 Teknoloji Benim Neyim Oluyor? / Ahmet İnam

Bu kitap da, benzerleri gibi özür ve eksiklerle doludur. Üstelik, değişik zamanlarda farklı amaçlarla yayımlanan yazıları içerdiği için, yer yer anlatım bozuklukları, tutarsızlıklar, gereksiz yinelemeler taşıyor. Bu tür özürler için ölçüyü kaçırmış özür dilemelerle okurun başını ağrıtmak, ona saygısızlıktır. Eksiğini saklayıp, havalara girmek de. Elbette, hocam Teo Grünberg'in sık sık yinelediği gibi, dünyanın en güzel kızı bile, ancak kendisinde olanı verebilir. (La plus belle fille ne donne que ce qu'elle a...)Kitaptaki yazılar kültürün bir öğesi olarak düşündüğüm teknoloji üstüne aşağı yukarı dört yıldan beri yürütmekte olduğum çalışmalarımın bir bölüğünü içeriyor. Yıllardır bilim, sanat, kültür üstünde odaklaşan uğraşlarımın teknolojiyi ilgi alanı olarak seçmesi yenidir. 1989 yılının Martında, bir akşam vakti, Dubrovnik'te bir kahvede dostum Wolfgang Schirmacher'la yaptığımız bir tartışma sonrası başladı. Oraya "Schopenhaur und Der Diskurs über Liebe und Tod" adlı bir toplantı için gitmiş, küçük bir grup felsefeciyle on gün "aşk ve ölüm"ü tartışmıştık. Aşk ve ölümün başıma teknoloji derdini saracağını bilmiyordum. Yurda döndükten sonra, hemen yüksek lisans ve doktora düzeyinde "teknoloji felsefesi" dersleri vermeye başladım. (Mühendislik ahlakı üstüne düşünmeye başlamam bir yıl daha geriye gider.)

#4 Tanrı Beyni, ‘Beyin Neden İnanç Üretir? / Lionel Tiger ve Michae

"Tıpkı bedenin hamağa uzandığı zaman, barfikse asıldığı zamandan daha rahat olması gibi, beyin de kuşku duyduğu zamanlara kıyasla inanç duyduğu zaman daha rahattır...' İki ünlü bilim adamı Tiger ve McGuire, Tanrının varlığı ve dinin doğası hakkındaki ateşli tartışmalara bambaşka bir yön veriyorlar. Evrimsel biyolojiyi temel alan bir bakış açısıyla beyin bilimine odaklanarak din hakkında yıllardır sorulan sorulara yanıt arıyorlar: Dinin amacı nedir? Dinler nasıl ortaya çıktı? Dinin kaynağı nedir? Neden bilinen bütün kültürlerin belli bir din anlayışı vardır? Beyin bilimi, insanların ve diğer benzer primatların kaçınılmaz stres kaynaklarından rahatsız olduğunu ortaya koyar. Bu rahatsızlıkla başa çıkabilmek için insanlar 'beyin yatıştırıcısı' arayışı içindedirler. Biz insanlar, beyinlerimizi yatıştırmak için dinlerden ve dinlerin etrafında yaratılan toplumsal yapılardan yararlanarak doğuştan gelen endişelerimizden kurtulmaya çalışırız. Kitapta bunu nasıl yaptığımız anlatılmaktadır. Tiger ve McGuire, kolay anlaşılır ve eğlenceli bir üslupla kısa hikayelerden de yararlanarak pratik hayattaki örneklere yakından bakarken dinin beyin üzerindeki nörolojik etkileri ile ilgili yapılan son araştırmalara da yer veriyorlar.

#5 Etin Cinsel Politikası / Carol J. Adams

Her on yedi saniyede bir kadın tecavüze uğruyor. Her bir saniyede yüzlerce hayvan öldürülüyor. “Dayak yiyen kadınlar” gerçekliği her gün yüzümüze çarpılıyor ekranlardan ve gazete sayfalarından. Çiftliklerin esir ettiği, mezbahaların katlettiği hayvanlar “marketteki et”e indirgeniyor günümüzde. Etin hem protein için zorunlu olduğuna hem de gücün kaynağı olduğuna inanmamız için örülen mit, aslında erkeğin potansiyel şiddet eğilimiyle üstünlük kurmasına neden oluyor. Etçilleri yiyen etçiller, kafamızdaki iktidar piramidinde en üste yerleştiriliyor ve bu haliyle gündelik hayatımızın her köşesine sızıyor. Reklamların neredeyse tamamında eti yenen hayvanların kadınsı temsil edilmesi ve erkek zihninde seks yapılacak kadının et veya piliç görüntüsünde olması yapbozu kendiliğinden tamamlıyor.İşte Carol J. Adams bu kitapta, yukarıda sayılan olguları ve genel olarak ataerki ile et tüketimi arasındaki diyalektiği çözümlüyor. Ona göre, erkeklik inşasının önemli bir parçası başka bedenleri denetim altında tutmaktır; et yemek de bunun önemli bir aşamasını oluşturur. “Et yemek, erkek iktidarının her öğünde yeniden ilan edilmesidir.” Onun kuramıyla, pornoda veya sofrada (aslında erkeğin yazdığı tüm “metinlerde”) parça parça tüketilen tüm adsızlar, “kayıp gönderge” olarak yeniden bedene kavuşuyor. Bu kitap, kadın ve hayvanın tüm yönleriyle eş olduğunu savunmuyor; yalnızca şiddet ve tahakkümden beslenen erkek egemen kültürün yeri yurdu olmadığının, zayıf bulduğu her şeyi ve herkesi “erkek” tanımının dışına atarak alt edilecek bir öteki ilan ettiğinin, özneden nesneye indirgediğinin altını çiziyor. Yiyecek/giyecek başka bir şey yokmuşçasına, birtakım canlılara yaşarken kafesi, ölürken ise kan gölünü reva gördüğümüz sürece savaşları ve ayrımcılığı olumlayan eril şiddet kültürünün ve hiyerarşinin aramızdan ayrılmayacağını hatırlatıyor.

#6 Hayvan Özgürleşmesi / Peter Singer

XIX. yüzyıldan bu yana tekrarlanan çok sayıda deneyde sayısız hayvanın ısıya tabi tutulduğunu ve bu deneyler sonucunda hayvanların sıcaktan fenalaşıp öldüğü dışında bir bilgiye ulaşılamadığını biliyor muydunuz? Dünyada her yıl milyonlarca hayvan, hiçbir somut fayda beklentisi olmadan, buna benzer deneylerde ısıtılıyor, donduruluyor, zehirleniyor, aç bırakılıyor, parçalanıyor, depresyona sokuluyor, ruh hastası yapılıyor. Her yıl yaklaşık 50 milyar hayvan, eti için öldürülüyor. Bunların büyük bir kısmı “sınai hayvancılık” teknikleriyle yetiştiriliyor, hayatlarının her saniyesinde acı çekip bazen hiç güneş ışığı görmeden ya da toprağa ayak basmadan öldürülüyorlar. Dünyanın her yerinde milyonlarca vejetaryen, bunun bir zorunluluk olduğu iddiasını giderek daha çok geçersiz kılıyor. “Spor” amaçlı avcılıkta, kürk sanayinde, eğlence sektöründe ise hayvanlara acı çektirmek için herhangi bir gerekçe göstermeye bile gerek duyulmuyor. Sürekli ahlâk, adalet ve eşitlik gibi kavramlardan söz ediyor, ama sıra hayvanlara gelince birdenbire apayrı bir ahlâk anlayışına geçiyoruz. Bu anlayışın özeti şu: Güçlü olan haklıdır ve kendisini savunacak gücü olmayan bir varlığa canımızın istediği gibi davranabiliriz.1970’lerde bu anlayış ilk kez güçlü bir protestoyla karşılaşmaya başladı. İlk baskısı 1975’te yayımlanan Hayvan Özgürleşmesi bu sürecin en önemli kilometre taşlarından biriydi. Singer bu kitapta hem hayvanların ahlâksal statülerine ilişkin bir kuram geliştiriyor, hem onlara yaklaşımımızın gerisindeki ideolojiyi irdeliyor, hem de hayvan deneyleri ve hayvancılık sanayilerini inceleyerek bu ideolojinin uygulamada yol açtığı zulmü ortaya koyuyor. Yayımlandığı günden bu yana çok büyük bir ilgi gören, dünyanın her yerinde çok sayıda hayvan hakları derneğinin kurulmasını sağlayan, milyonlarca insanın vejetaryenliği seçmesine yol açan, birçok kişi tarafından “modern hayvan hakları hareketinin kutsal kitabı” olarak nitelendirilen Hayvan Özgürleşmesi bugün hâlâ bütün dünyada bu konudaki tartışmaların merkezinde yer alıyor.

#7 Yalanlar Bilimi Psikiyatri / Thomas Szasz

Yarım asırdan uzun zaman boyunca psikiyatrist Thomas Szasz kariyerinin büyük bölümünü psikiyatrinin kökten eleştirisine adadı. Neredeyse tüm yaşamını kaplayan bu uğraşın doruk noktasını teşkil eden son yapıtı Psikiyatri: Yalanlar Bilimi'nde Szasz, psikiyatri tarihi ve pratiğinin ayrılmaz parçası olan aldatmacanın rolünü betimliyor.
"Psikiyatri: Yalanlar Bilimi, psikiyatri kurumunda çürümüş bir şey olduğu iddiasını çok kuvvetli biçimde ortaya koyuyor. Psikiyatrik kölelik karşıtlığının asi adamı Thomas Szasz, psikiyatrinin aldatmacalarını çok yerinde örneklerle, güçlü ve etkili argümanlarla gözler önüne seriyor. Szasz, ahlaksal sorumluluk ile sahte bilim arasında yeni bir iç savaş başlatabilir." David Ramsay Steele

Yazan fionamimi

Afrikalı “Orospu”lara Karşı Vatanseverlerin Büyük Direnişi

Şeyhim Beni 70’lere Işınla *