Yaptıkları Müziği Yaşayan Macar Çingene Topluluğu: Ando Drom (1)
”Ando Drom müziği bir özgürlük olarak uygular. Bu onlar için dünyayı keşfetmenin, ulaşmanın ve paylaşmanın bir yolu”
15. Yüzyıl Avrupa’sında Çingene müzisyenler kurulan mahkemeleri eğlendirmek için onlarca yıl boyunca hayli uğraş verdiler ve bunu takip eden yüzyıllar boyunca da, savaşlara sürülmek için askerliğe çağrıldılar. Avrupa’da çingene kıyımlarını katliamlarını hepimiz biliyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ‘faşist ruhlar’ hep dolaştı Avrupa’da. Büyük Yahudi Soykırımınından çok daha önce yaşandı tüm bunlar.
İşte ‘daha yoğun baskı ‘yıllarında, ilk müzik dizilişi keman, santura benzer Macar çingene çalgısı olan cimbalom ve çift bastan oluşuyordu. Sonra Gaige, Bratsche ve Piyano etrafında birleştirildi. En başından beri bu malzemelerle donatılan ‘Macar Çingene müzisyen gruplar’ o dönemin muazzam popülaritesine sahip repertuarlarını, egzotik stilleri duygusal yoğunluğu yaratacak şekilde yorumladılar.
Bu ruhun hala yaşadığını görebilmek için bir Çingene grubuna kulak vermeniz yeterli olacaktır.
Yüzyıllar içerisinde yaşanan dönüşüm sonrası, başta restoranlarda ve kafelerde olmak üzere daha çok eğlendirme amaçlı müziğe döndü geleneksel Macar Çingene müziği.
Vokaller ise sözünü ettiğimiz bu bileşene sahip orkestralara nadiren dahil edildiler, çünkü Roman dili esas öz müziklerini gösterecekti ”eğlendiremeyecekti” ya da Patrick Williams’ın anlattığına göre onlar Macar müziğini çalıp, söylerken dillerini kaybederler. İşte bu da acının bir türü ve bunu sadece yaşayanlar bilebilir.
Bu sözünü ettiğimiz acımasız yıllara inattır belki Ando Drom’un sözlü sese yüklenmesi. Şarkılarını dinlediğinizde bunu kolayca fark edeceksiniz.
Öte yandan Çingenelerin müziği tamamen çok sesli. İşportacılık ve müzik yapmak, her şeyden enstrüman olarak yararlanabilen Çingenelerin geleneksel iki mesleği olmuş.
Bu durum Ando Drom için de geçerli. Ses, süt kutuları, şişeler, türlü kaplar veya kaşıklar gibi günlük nesneler, eşliğinde müzik üretebilirler. Bu yabancılar için sadece bir performans anlamına gelse bile, onlar için sosyalleşmenin ve kültürlerini yaşatmanın bir yoludur.
Bir ait olma durumu söz konusu burada. Bu nedenle kişisel deneyimler ve yaşadıkları olaylar hep şarkılarının merkezinde durur.
Bununla birlikte uzak yerler ya da yaşamlarıyla bağlantılı olmayan diğer kişilere ve bulundukları yakın çevreye yapılan müzik referansları alakasızdır.
Ve böylece Ando Drom topluluğu kendi içini dışarıya gösteren ilk Çingene müzik topluluklarından biri olur. Salt bu yönüyle düşündüğümüzde bile, ‘onlar çok özeldir’ diyebiliriz.
Bu müzik 1970’lerde Avrupalı entelektüeller tarafından keşfedildi. Onlar Çingene kültürünü sosyal olarak daha kabul edilebilir kılmak için araştırma yaparken işin detayına girdiler.
Ama keşiflerinde bir hata yaptıklarını bu yazı içerisinde söylememize, günümüzden baktığımız için alınmayacaklardır. Etno-müzikologların o zamanlar aldıkları ilk kayıtlar, bireysel sesler üzerine yoğunlaşmıştı. Bugün farkındayız ki, bu bir araştırma eksikliğidir. Bir kasıt yoktur burada ancak eksik kalmış bir çalışma diyebileceğimiz fazlasıyla ‘müzikal veri’ bulabiliriz. Macar Çingene tarzında var olan ‘çağırma ve yanıtlama’ vokalizasyonları pek kaydedilemedi bu süreçte örneğin. Tabi bunun üzerine ‘çingene müziğindeki sesler polifonik yoksunudur’ diye eleştiriler gelmeye başladı.
Lafı çok uzatmadan ’Çingeneler kendi müziklerini yaşar, diğerleri ise sadece yazar ‘diye söylenen bir sözü vurgulamalıyım burada. Zira ‘Çingene müziği tarihi’ henüz kendileri tarafından yazılmadı, bu nedenle sadece ağızdan ağza aktarılarak bugüne kadar geldi, anlatıldı. Onların hikayelerini hep başkaları yazdı, tıpkı ülkemizde de olduğu gibi.
Bu konuda Avrupa’da bir çingene müzisyeninin anlatımlarından söz etmeliyim. ‘’Müziğin çalgı ve vokal olarak bölünmesi doğru aslında, neredeyse hiç birbirlerine dokunmayan çeşitli alt kültürler var ve ancak bir bölümünün övüldüğü ve diğerinin değerinin zamanla düşmesiyle belirlenmeye çalışılıyor her şey’’ diyerek Macar müziği ile Çingene müziğinin mukayesesine, umarsız Çingene bakış açısını vurur.
İşte tüm bu anlatımlardan sonra Ando Drom’un esas yapmak istediğini görebileceğimiz bir düzlüğe sanırım gelebildik.
Ortalama bir Macar çingene müzik topluluğu, Macar halk müziğinin klasik ve artık olası tüm varyasyonları ve de dışarıdan gelen popüler şarkılara kadar her şeyi canlandırabilir.
Virtüözlüğe, benzersiz sunum biçimlerine, çaldıkları parçaların en ince detay süslemelerine kadar çalabilirler onlar. Çünkü Çingene olmayan dinleyicilerin müzikal isteklerini yerine getirebilmek için şaşırtıcı derecede geniş ve zengin bir repertuara sahip olmak gerekir.
Buna rağmen kendi kültürüne sahip ‘bir Çingene müzisyen’ olarak kimliklerini korumuşlardır yüzlerce yıldan beri. Yani kendi içlerinde ”sese ve söze yüklenirken” dışarıda ”isteğe göre” seçilen popüler şarkılar, enstrümantal üretiler ile geçiştirilmiştir. Belki de bu nedenle yüzlerce yıldır tarzları ile eksilmeden yaşamışlar, müziklerini yaşatmışlar. ‘’Herkesin gözü önünde fısıldanan bir sır’’ gibi değil mi?
Fakat Ando Drom topluluğu farklı bir şey yaptı. En çeşitli müzik yönlerini uyarlayan enstrümantal tarzı, bir kenara bıraktı. Yüzyıllardır ürküntü, tepki artık ne dersek diyelim. İşte bu nedenle şimdiye dek yapılamayan bir şey bu.
Onlar müziği bir özgürlük biçimi olarak duyar ve üretirler. Bu onlar için dünyayı keşfetmenin, ulaşmanın ve paylaşmanın bir yoludur da.
Bilmeliyiz ki; Ando Drom, Çingenelerin ‘saf’ vokal müzik geleneklerini izlemek ve bugünün hisleri ile birleştirmek gerekliliğini keşfetti. İşte bunu ‘’Phari Drom’’ adlı albümlerinde duyabilirsiniz.
Derim ki; şimdi paylaştığım parçada sadece vokale odaklanın ve dinleyin binlerce yıllık Macar çingenelerinin seslerini. Yalın kendi halinde ve tıpkı kendileri gibi girin Çingene müziğinin dünyasına. Ve bu sırrı sizde saklayın kendi içinizde.
Her adım kendi karşıtlığının oluşmasına neden olur. Ando Drom’da öyle. Şarkı da vokallerin öne alınması ve Çingene olmayan geniş yığınların beğenisine sunulması, söyleyenin kendi sesi ile bütünleşmesi, önce geleneksel çingene müzik çevrelerinde tepkiye yol açabilir endişesini duymalarına neden olur.
Kendi insanlarının birçoğu tarafından reddedilmeyi göğüslemen için, güçlü bir kimliğe ve inanca sahip olmalısın. Bu zorluğu aşmayı başarıp kendisi olabilen bir gruptur Ando Drom.
İnsanların, yemek yemek, içmek ve hikayeler anlatmak için bir araya geldiği bir restoran ya da cafede, bir akşam vakti, bir neşeli buluşma anıdır.
Birden bir çingene şarkısı söylenmeye başlar; konuşmalar yatışır ve seslere kulak verilir usulca. Vokal Bas’ın önemli bir rol oynadığı saf vokal ritimleridir ilk duyduğunuz. Sonra şarkılar, yumuşak ve sıklıkla trajik baladlar arasında sürer. Öyle bir orkestra çalmaktadır ki, aynı eseri çok hızlı bir tempoda çalmış olan bir başkasına, bazen şaşırtıcı gelebilecek derecede ağır ve sakin duruşlar ile çalarlar. Sonra inanılmaz bir canlılık çıkar ortaya ve öfkeye döner ilerledikçe. İşte sıklıkla derin heyecana, derin bir saygıya götürür bu durum sizi.
Çünkü bu müzisyenler her zaman hakimdir her değişime.
Öyle ki; şarkının ortasında kontrolü kaybeden bir müzisyen için ‘yere bağlanan faili, karga tulumba bir pencerenin ya da bir çitin üzerinden atıp kurtulmak gibi bir şeye dönüşebilir durum. Onlar bunu bilir ve hatasız çalarlar.
Ando Drom topluluğunun üyeleri, Macar toplumunda çeşitli toplumsal tabakalardan gelmekte ve ülkedeki farklı Roman geleneklerini yansıtmakta. Topluluk, çeşitli Roman gruplarının, müzisyen ailelerin ve büyük çingene klanlarının yüzlerce yıldan beri birikerek beraberlerinde taşıdıkları, geleneksel kültür hazinelerinin üzerine ekledikleri çağdaş kompozisyonları kapsayan şarkıları ile vermiş oldukları her konserde büyük beğeni topladı.
Müzik dışında dans, sahne şovlarının ayrılmaz bir parçasıdır. Dans şarkılarında, karakteristik vuruş vokal eşliğinde ağız-basları sıklıkla kullanılır.
Ando Drom yetenek havuzunun etkileri o kadar çok oldu ki; Macar Romni ve şarkıcı Monika Juhasz Miczura örneğin. Grubunu 2003 yılında terk etti ve diğer eski Ando Drom üyeleriyle birlikte deneysel Electronica. Worldmusic grubu Mitsoura’yı kurdu. Uluslararası alana çingene sesiyle seslenmekte.
Doğrusu yüzlerce yıldır farkına varılamayan çingene müziğinin var olduğu ülkelerde gizemli baskınlığı artık yeni yeni hissedilmekte ve çokça tartışılacağı ortada.
Salt Macar değil, İspanyol, Polonya, Avusturya hatta İtalyan, Fransa ve tabi ki kocaman Balkan bölge müzikleri bu sözünü ettiğimiz.
Her birinin kökeninde bir Çingene çalgıcısına rastlayabiliriz. Her birini yüzyıllar önce olsa dahi Mitsou’ya benzer sevimli bir Çingene kadını söylemiştir muhakkak.
Bir şekilde, bir yerde, bir anda bir zamanda. Sadece sesini duyalım. Onca ses arasından kolayca ayrılacak, sıyrılacak ve size ulaşacaktır. Bunu biliyorum.
Onlar geleneksel olarak at tüccarları ve 19. yüzyılın ortalarında Valahia bölgesinden Macaristan’a gelen seyyar satıcılardan oluşan Olah Çingenelerinin müzik geleneğini dünyaya sunmakta.
Olah Çingenelerinin geleneksel müziklerinin gücü, sesleri ve sesli şarkılarında yer bulur ve işte bu güç bugün Budapeşte’de yaşıyor.
Gitar, çift bas ve davullar ile birlikte daha modern bir kentsel ses yaratmak için eşyaları, bir süt güğümü ve tahta kaşık gibi eşsiz vokal stilleri ile birlikte kullanıyorlar.
Bazen de kendilerini bir çingene folklor grubuyla sınırlamanın yanı sıra, başka yerlerde yaygın olan fakat Macar Olahlar geleneğinde alışılmadık olan yeni ses ve yeni enstrümanları ile müzik yapmaktalar. Kimliklerini daha iyi anlamak için Romancayı kullanıyorlar.
Geleneksel ve bir o kadar modern.
Müzikleri gururla öncekilerin geleneklerini sürdürürken çağdaş bir bilinçaltı içine giriyorlar. Bu modern köprü sayesinde, daha önce bu kültüre dokunmamış olanlara bile antik enerjiyi kolayca bulaştırabilirler. Geleneksel müziğin gücü çingene seslerinde yatmaktadır onlar için.
Ve tek bir amaç için atar kalpleri ‘‘Kökleri yenilemek için korumak”