Bir zamanlar tıpkı milyarlarca insan gibi, var oluşta zıtlıkların önemini kavradığım vakit henüz tek başınalığı keşfetmemişken yalnızlığın zıttı olup olmadığını merak etmiştim. Bu yazı yalnızlığın zıttına dairdir; eğlence amaçlı değildir, çok ciddidir.
Masumiyet dehadır.
“Yalnızlık, alın yazısının insanı kendi kendisine ulaştırmak için başvurduğu bir yoldur.” -Hesse
“Yalnızlık, sizin size yokuşunuzdur.” -Toptaş
“Eğer bir kişi yalnız olmayı beceremiyorsa, başkalarıyla bir arada olmayı da beceremez.” -Foucault
“Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.” -Asaf
“Yalnız olun, icadın sırrı budur. Yalnız olun, fikirlerin bulunduğu zaman budur. Yalnız olun, olgunlaşacağınız an budur.” -Tesla
“Kim ki bu yalnızlık karşında büyülenmemiştir, resmin güzelliğini anlayamaz. Anlıyorum derse, yalandır.” -Genet
”Evden çıkıp gitmen gereksiz. Masa başında otur. Kulak kabart, kulak kabartmasan da olur, bekle yalnız. Hatta onu da yapmayıp hiç ses etme, yalnızlık içinde kal. Maskesini düşüresin diye dünya kendini sunacaktır sana; çünkü başka türlüsü elinden gelmeyecek, cezbeye kapılmış bir halde önünde kıvranıp duracaktır.” Kafka
Yaşıyor Muyuz?
Nasıl yaşayacağımız, yaşamanın ne olduğu bize asla öğretilmedi, hep ama hep söylendi. Amerikaya gitmeden amerika’yı ne kadar bilebiliriz, bilmiyorum. Ya da bildiğimiz tam olarak Amerika olur mu? Elbet kafka görmeden kitabını yazmış…
Boş levha olarak tayin edilen insana, bir kullanım kılavuzu verilmemiş maalesef. Ve her yaşayan, kendini gerçek, inancını, zihniyetini en gerçek en doğru kabul ederek, eline diline beline gelen her fikri, her bilgiyi daha kendisinde soğumadan bir başkasına fırlatmaktan geri kalmıyor.
Mesela, hiç değilse Sokrat hiçbirşey bilmediğini biliyordu. Bizler herşeyi bildiğimizi düşünüyor ve daha sonu gelmemiş (eğer bir son varsa tabi) evrende sabitfikir takılmayı nasıl başarıyoruz? Ama öyle işte insan. Bunun cevabını biliyorum fakat şimdi gereksiz olur söylemem.
”İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır. ”
Yukarıda yedi ayrı insandan çıkan yalnızlıkla ilgili fikirleri -bazılarınız atlayarak- okudunuz.
Gelelim yalnızlık ve tek başınalıkla Hintli bir mistik;Çok girift, karmaşık bir şeyin anlaşılması gerekiyor: Eğer âşık değilsen yalnızsındır. Eğer âşıksan, gerçekten âşıksan tek başına olursun,
der.
Şimdi yukarıda okuduğunuz ve aşağıda Schopenhauer dahil, yalnız kelimesinin yerine tek başına’yı koyun herşey daha anlamlı daha açık olacaktır.
İç dünyası zengin olan bir insan, her şeyden önce acı çekmemeye, kendini ihmal etmemeye, dinginliğe ve kendi başına kalmaya yönelecektir; yani sakin, alçak gönüllü ama olabildiğince engellenmemiş bir yaşam arayacaktır ve buna göre, sözüm ona insanlarla kimi tanışıklıklardan sonra kendi köşesine çekilmişliği ve hatta büyük bir kafaysa eğer yalnızlığı seçecektir.
Ohh.
Bazan
dememek için;
demek gerekebiliyor.
Yazım “hataları” tarafımca bilinçli olarak yapılmış ve editör tarafından yazımın bazı yerlerine müdahale edilmiştir.