in

Sosyal Medya İnancı

İnternet bağlantısı ile inanıyoruz. Yüklediğimiz fotoğraflarımızın beğeni sayılarıyla arınıyor, en güzel fotoğrafımızı sosyal medyaya yüklemek için en müsait vakti hakikati arar gibi arıyoruz. Bir ritüel sıcaklığı ile sarıldığımız imgeler, telefonlarımızın yahut kişisel bilgisayarlarımızın ekranlarından muhayyilemizi coşkun bir vecde çağırıyor. Birilerinin yaşamından kendimize belirlediğimiz doğrular kati bir kaideye dönüşüp, yazısız birer öğreti halini alıyor. Sosyal olma hürriyetinin en cezbedici halini sosyallikten uzak bir şekilde, kendi ördüğümüz inzivanın içinde yaşıyoruz. Sosyal medyaya inanıyoruz!

Biri bizi beğendiğinde, takdir edildiğimizde iyi birer sosyal medya mensubu oluyor, ruhumuzdan uzak manevi bir yanılsama aldatmacası içinde mutluluklar pekiştiriyoruz. Artık karşımızdaki insanın yüzü bizim için birer “imago dei” (tanrının sureti) olmaktan çıkmıştır. Bizim için esas olan, afilli bir profil fotoğrafının taşıdığı, nice manaya gebe o itina gösterilmiş pozlamadır. Biz artık sosyal medyada yazılmış bir cümlenin şerhini düşmeye memuruzdur. Bir araya geldiğimizde bile, sosyal medyayı açıp son gönderilerin, huşusunu duyumsamak ve sosyaliteyi yanımızda hissetmek isteriz. Sembolizm hususunda mahir olmanın doruğunu yaşarız üstelik. Ne gizli anlamlar saklıdır bir beğenide. Ne ödünler verilmiştir bir gönderi yazılırken. Ah, sosyal medyanın ilim kokan yenilenmelerinde, kaç filozofun sözü bizzat kaynağını sosyal medyanın teşkil ettiği bir metanetten alan gurur ile topluluklara haykırılmıştır. Kaç ayrılık sosyal medyada onaylanmıştır, yüz yüze gelinse karşısında hıçkıra hıçkıra ağlanacak kişiler nasıl da asil bir tavır ile tereddüte mahal vermeyecek şekilde engellenivermiştir. Gözünü açtığında telefonuna sarılan ve iyi bir sosyal medyaperest (perest ilavesi hakikati ifade etmek kullanılmıştır.) kişi nasıl da övünür uykusuzluklarıyla. Sosyal medyaya harcanan bir gecenin mükafatı meçhul olsa da onurlu bir duruşu vardır artık onun. “Stalk”  denen ve başlı başına ayrı bir ritüel olan, eylem gerçekleşmiştir.

“Vox populi, vox de !” (Halkın sözü, Tanrı’nın sözüdür.) Artık sosyal medya halkının sözleri, kaidelerini sıralamış, kesinleştirmiş ve ona inananları uhrevi bir çağrıya yöneltmiştir.

Mahremiyetten yine mahremiyete sığınan, öznel dünyasının ahengini yararlı yalnızlıklarla imar eden insanlıktan,  göz önünde bulunmaya ve kendisinin mütemadiyen anılmasına susamış bir halde başını gökyüzüne kaldırmaktan vazgeçen insanlığa evrilişimizi kutluyorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Başka Sinema’da Aralık Filmleri

Şeker, İşlenmiş Et ve Unlu Mamüller Kansere Yol Açıyor