in

Şiire Deplase Olmak: Ahmet Erhan

Biz onu yanık yanık kokan portakal bahçelerinden tanıyoruz biraz, biraz da içkisinden, futbolundan, sadeliğinden.. Ama o yine de pek tanınmaz, bilinmez.

Yaşamından Kesitler

Ahmet Erhan, 1958 yılında Ankara’da doğdu. Çocukluğu ve gençliğine kadar ki dönemi ise Mersin-Adana arasında geçmiştir. Babasının emekliliğiyle yeniden Ankara’ya dönmüşlerdir. Bir süre lise eğitimine ara vermek zorunda kalan Ahmet Erhan öğrenimini akşam lisesinde tamamlar; Gazi Üniversitesi – Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirir ve Ankara’daki okullarda bir süre Türkçe – Edebiyat öğretmenliği yapar.

Ahmet Erhan gerçek bir Ankara ruhlu olmasına rağmen 2001’den sonra İstanbul’a yerleşmiş, daha 23 yaşında  Alacakaranlıktaki Ülke isimli ilk şiir kitabıyla Behçet Necatigil Şiir Ödülü‘nü almıştır.

Oğul

anne ben geldim, üstüm başım
uzak yolların tozlarıyla perişan
çoktan paralandı ördüğün kazak
üzerinde yeşil nakışlar olan

anne ben geldim, yoruldum artık
her yolağzında kendime rastlamaktan
hep acılı, sarhoş ve sarsak
şiirler çırpıştıran bi adam

kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
ayrık otları, dikenler bürümüş

kapıdaki çıngırak kararmış nemden
atnalı ve sarmısak duruyor ama
oğlum, mektup yaz diyen
sesin hala kulaklarımda

anne ben geldim, ağdaki balık
bardaktaki su kadar umarsızım
dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..

Bazı Detaylar

Bir dönem Adana Demirspor‘da Fatih Terim ile takım arkadaşlığı da yapar. Şiir yazmaya da bu sakatlık döneminde başlamıştır.

Adana Demirspor’da oynardım futbol. Adıyaman’ın sağ beki kaval kemiğime bir girişti, kırıldı kemiğim. Benim de küsme huylarım vardır, sonuçta futbola küstüm ben. Hatta şu anda sanki şiirle de ona benzer bir mecra üzerinde gibiyim, hatta her kitapta şiiri bırakıyorum.”

Ahmet Erhan deyimi yerindeyse ölümü uzun bir gülümsemeye dönüşmüş şairlerden. Bir haziran ayında 51 yaşındaki babasını kaybeden Ahmet Erhan bayrağı devralmak için soluğu doğruca meyhanede almıştı. Babasının ölümünü geçmeye çalışıyordu ve aramızdan 4 Ağustos 2013 yılında (55) ayrıldı. (Turgut Uyar’ın doğum gününde.)

Radikal Gazetesi’nde Teoman’la şöyle bir röportajı mevcut: Röportaj

Ödülleri

Alacakaranlıktaki Ülke (1981) – Behçet Necatigil Şiir Ödülü
Deniz, Unutma Adını! (1992) – Yunus Nadi Armağanı
Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi (1997) – Cemal Süreya Şiir Ödülü, Halil Kocagöz Şiir Ödülü
Şehirde Bir Yılkı Atı (2005) – Behçet Aysan Şiir Ödülü
Sahibinden Satılık (2008) – Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü

Bazı şairler şiirin olanaklarını zorlamıştır, Ahmet Erhan da böylesine bir zorlamayla alelâdeliğin zirvesine erişmişti. Alelâdelik insanlar tarafından genelde yadırganmıştır, buradaki alelâdelik şiirde hakiki saflığa erişmek manasında. Ahmet Erhan kendi yolunu seçmiş bir şairdi; tedirgin, acı dolu, umudu ve ölümü algılamaya çalışan, sarhoş… İyi ki vardın Ahmet Erhan.

Ahmet Erhan’ın facebook profili

Kenar Mahallede Bir Pazar Günü

kenar mahallede bir pazar günü
buğulanır toprak yol ve damlar
sabah güneşinin ilk akıntılarında
göğü turuncu bir ağ kaplar

konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları
öper yüzünü yeni bir sabahın
çamaşırlar hışırdar avlularda
bayrakları gibi fukaralığın

kahveye çıkar birer ikişer erkekler
yayılarak otururlar iskemlelerde
çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır
bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde

ötelerde, portakal bahçelerinde
gün ışığı danseder sabah yeliyle
arklardaki sular el çırpar
toprağı ürpertiden titretircesine

bir çocuk çitleri usulca aşar
geçer uyuklayan bekçinin önünden
bir damla kalır gömleğinin içinde
uzayıp giden portakal denizinden

tulumbada yüzünü yıkar bir işçi
daha uyanmayan karısına seslenerek
kalkar kadın, elinde bir havlu
geceki yorgunluğunu anlatır ezilerek

bir kumru tüner dallarına o zaman
avludaki yaşlı dut ağacının
ona sevgiyle gülümser işçi
sonra sarar belini kadınının

 

Yazan Adnan Schwarzenegger

bira içer, bazen de miyavlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Eşcinsel Hakları Mücadelesinin İlk Öncüsü: Karl Heinrich Ulrichs

10

“Büyük Buhran” Sırasında Çekilmiş Fotoğraflar