Şu sıralar Nişantaşı Bude Art & Psikoterapi Merkezi’nde 22 Şubat 2019’a kadar görülebilecek muhteşem bir sergi var. Seramik ustası ve aynı zamanda sanat terapisti Sedef Kermen’in ilk kişisel sergisi: Mahrem. Ev’de yaşananlar, yaratılanlar ve eve gömülenler inanılmaz bir çarpıcılıkla ve sadelikle dile gelmiş. Serginin son günü yarın ve ben bir iki kişi de olsa gider ve görür umuduyla, biraz da aceleyle sizinle tanıştırmak istedim Sedef’in Evleri’ni. Gidemeyecekler üzülmesin nihayetinde seramiği konuşturan bir kadın sanatçı ile tanışacaksınız ve eminim onun elleri bu sergiden sonra da uslu durmayacak. Buyurun efendim, buradan sonraki fotoğraflar bana, yazı ise Aslımay Altay Göney’e ait.Ev, sosyal varlığımızın ilk kabuğu; düşlerimize, korkularımıza, unutmamak için sarılacağımız mutluluk imgelerimiz kadar arınmaya çalışacağımız huzursuzluklarımızın da ilk imalathanesi… Aile evi, bizden önce, bizim için kurgulanan; kisi, mekan ve nesnelerle onun içinde kurduğumuz ilişkilerin orada öğrendiğimiz biçimiyle toplumsal olarak yeniden üretileceği ilk sahne…
Kimlik, benlik, aidiyet; güven, korunma, barınma, çoğalma gibi kök salmaya dair ne varsa; kaygı, korku, ezilme; tekinsizlik, tedirginlik, kaybetme, eksilme gibi kopmaya dair ne varsa katlanır, çarpışır, devinir durur evlerde. Zamanı bölüp aralarına sığdıran duvarlar bizi de birleştirip birleştirip dağıtır. Kişilerle, nesnelerle temaslarımızın zaman dilimleriyle harmani anılarımızı üretir. Evin içindeki olaylar bütününün iç defterimize yazıldığı nispette algılarız dışarıdaki olguları. Sevmek, kızmak, bilmek, olmak, ölmek… Uyum ve çelişki içeren her şeyi ilk orada deneyimleriz. Ev içimize siner. Ona varmak istediğimiz kadar ondan kaçmak da isteriz.
Sedef´in evleri, aile evinin imgeleri içinden ona en çok batanlarla kurguladığı sembolik sahnelerdir. Malzemesi pişmiş toprak kalıcılıkla, sağlamlıkla, ‘yapı’nın kültürel geçmişiyle ilişkilenir. Öte yandan biçimlerin tekinsizliği, tabuta benzerliği, eksik duvarların hırpalanmış kutular misali muhafaza etmeleri gerekeni (‘mahrem’i ) açık etmeleri derin bir huzursuzluğa işaret eder. Pek çok insan için güvenin, huzurun temsili sayılan çatı Sedef`in elinde bu huzursuzluğu tarif eden oklara dönüşmüştür. Evden verilen kayıplarla yüzleşememenin; çocuklukta anlamlandırılıp sindirilemeyen var olma – yok olma çatışmasının yarattığı kaygıdır bunun temeli.
Çatıları, selvileri, uzayan saçları sivriltir; duvarların, mezar taşlarının sert köşeleriyle pekiştirir biçim dilini. İçine batanları bize bu dille betimledikleriyle aktarmayı seçer. Bize içlerini açtığı sahne gibi kurulmuş evler bütünü Sedef’in kendi içindekilere düzenlediği geç kalmış bir uğurlamadır aslında.
Sanatçı Hakkında
Sedef Kermen
Sedef Kermen, İstanbul Anadolu Güzel Sanatlar Lisesini bitirdikten sonra lisans öğrenimini Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Dekor ve Kostüm Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisansını ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü’nde yaptı.
Çeşitli çocuk oyunlarına dekor, kostüm, kukla, aksesuar tasarım ve uygulamaları yapan Sedef Kermen, kendi resim ve heykel sergilerini düzenliyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Sanat Terapileri Eğitimi de alan Kermen, sanatın iyileştirici gücünü yaptığı her işe yansıtıyor. Deneysel sanat terapisi programları yürütmesinin yanı sıra, kendi atölyesinde yetişkinlere ve çocuklara yönelik kukla, kolaj, baskı teknikleri, geri dönüşümlü sanat gibi etkinlikler düzenliyor. Sedef Kermen, halen kendi atölyesinde yetişkinlerle ve çocuklarla çalışmalarına devam etmektedir.
İletişim:
Mimar Özlem Eres & İç Mimar Bedia Kayatürk
0212 251 70 00 – 0533 261 84 84