Kötülüğün bilgisizlikte yaşam alanı bulduğunu bir ön kabul olarak alırsak şayet, bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olduğu bir zamanda çocuklara, kadınlara ve hayvanlara yani savunmasız olanlara yönelik farkındalıkla azalması gerekirken artan bu öfkeli saldırganlık da nereden çıktı?
Haneke’nin filme adını veren beyaz kurdelesinin ucundan tutup bu sorunun anlamının peşine düşünce filmde köyün pederinin ailesiyle ve okulda iken iki defa olmak üzere tekrarladığı gibi beyazın, masumiyeti simgelediği ve beyaz kurdelenin çocuklara masumiyeti hatırlatmak için takıldığı konusundaki konuşması, beyaz kurdelenin film içindeki işlevini üstü örtük biçimde anlatır. Fakat anlatıcının olayı anlattığı zaman diliminin ikinci dünya savaşı öncesi olması kullanılan imgelerin anlamlandırılmasında önümüze başka olanaklar çıkarıyor. Peder karakterinin tam da savaş öncesinde çocuklara beyaz kurdelenin anlamını otoritenin kurumları olan ailede ve okulda anlatması, buna ek olarak çocukların kollarına takılan beyaz bantlar ve sürekli yapılan masumiyet vurgusu aryan Alman ırkı söylemini hatırlatır.
Film boyunca geri planda kalan sessiz kadınlara karşı sürekli disipline etme ihtiyacındaki erkekler öne çıkıyor. Peder, Baron, Doktor, Kahya, gibi isimsiz yalnızca ünvan sahibi karakterlerin çocuklar üzerindeki baskısı göze çarparken aynı zamanda bu karakterlerin ünvanlarının rollerine bürünen sentetik insanlar olduğu izlenimine kapılırız. Peder bir sahnede gerçek dışı bir olay anlatarak oğlunun mastrübasyon yapmasını engellemek adına korkutmakta beis görmez ki, korku bir kurumun kontrol mekanizmasının bel kemiğidir. Baron karakteri kendisinden uzaklaşan eşinin neden uzaklaştığından habersizdir çünkü ünvanının rolünü oynamaktadır. Kahya kendisine karşı gelen oğlunu bir flüt için döverken doğru olanı yaptığını düşünür. Doktor karakteri ise mesleğinin rolünün büründürdüğü akılcılık kisvesiyle beraber olduğu ebeye acımasızca bir konuşma yapar ve hiçbir değeri umursamadan kendi kızıyla beraber olur.
Yetişkin erkek karakterlerin isim yerine unvan sahibi olmaları hepsinin bir kurumu temsil edişinin anlatımı gibidir. Filmde çocukların isimleri vardır çünkü onlar sürekli içi boşaltılmış kavram ve ritüellerle disipline edilen halktırlar ve bir rolün temsili değil sadece ailelerinin verdikleri isimlere sahip gerçek kişilerdir… Köyde günlük olaylar akıp giderken gittikçe dozu artan şiddet olaylarının sebebi bir türlü bulunamaz. Aslında anlatıcı olan öğretmen karakteri her elim olaydan önce karakteristik olan çocuklarının hareketlerinin o gün farklı olduğunu söyleyerek sorumluyu incelikle bize işaret eder. Çocuklar, baronun oğluna, engelli bir çocuğa işkencenin sorumlularıdır. Kurumlar aracılığıyla maruz kaldıkları baskının intikamını, kurumları temsil eden unvan sahibi babalarından alamadıkları için kendileri gibi çocuklara yaptıkları sebepsiz işkencelerle intikam almak isterler.
Baskı ve anlamı olmayan şiddet yine ortaya anlamsız bir şiddeti çıkarır. Bu çocuklar İkinci Dünya Savaşı’nın sonrasının katı disiplinle hınçla doldurulmuş genç neslidir. Bu mesaj her ne kadar açıkça ortaya konmuş olsa da filmde de asıl suçlu bu yüzden doğrudan işaret edilmez çünkü çocuklar, aslında otorite kurumlarının kollarına takarak arındırmak istediği beyaz kurdeleden önce masum/ aryandırlar.
Belki de sahiden de dünyaya günahkarca ve kötücül olarak fırlatılan ruhlarız.