in , ,

Ölü Ozanlar Derneği Üzerine

Ölü Ozanlar Derneği sıra dışı bir öğretmenin hikayesidir aslında. Onun hikayesi bireysel bir karşı çıkışın hikayesidir. Yıllar önce katı kuralları olan, gelenekselciliği temel ilke edinmiş bir lisede okurken aynı liseye edebiyat öğretmeni  olmuştur. Nancy Kleinbaum‘un eserinden uyarlanan bu filmde,  Robin Williams edebiyat öğretmeni karakterini o kadar iyi oynamıştır ki; filmde canlandırdığı edebiyat öğretmeninin sizin öğretmeniniz olmasını istersiniz, isterdiniz…

Robin Williams’ın başarıyla canlandırdığı idealist öğretmen John Keating, mezun olduktan yıllar sonra döndüğü okulunda hiçbir şeyin değişmediğini görür. Yıllar önce bir öğrenciyken kalıplarını kıramadığı okulun eğitim sistemini, şimdi bir öğretmen olarak değiştirmek istemektedir.. Öğrencilerin hayatını kökten değiştirmek istemekte, öğrencileri eğitim sisteminin tekdüzeliğinden kurtarmak ve onlara kendilerine dayatılan dünyanın dışında da farklı dünyaların var olduğunu göstermek istemektedir.

Hepsi orta-üst sınıf ailelerden gelen bu öğrenciler, sıkıştırıldıkları bu cendereden kurtulmak istemekte; ancak bunu nasıl yapacaklarını bir türlü bilememekte ve bulamamaktadırlar. Yeni gelen edebiyat öğretmeni farklı bir kişiliktir. İdealisttir, o zaman kadar gördükleri tüm öğretmenlerden farklıdır. Çocuksu bir tarafı vardır ve oldukça eğlencelidir. Kısa sürede okula gelen bu yeni öğretmen, öğrencileri yeni bir dünyanın için çeker ve içlerinde bulundukları o sıkıcı dünyadan onları çekip alır.

Hikayedeki çatışma öğesi tam da buradan kurulur: Öğrencileri bu korkunç tekdüzelikten kurtarmanın bazı bedelleri vardır. Cesur, edebiyat tutkusu ve ateşiyle yanıp tutuşan öğretmenimiz bu bedeli ödemekten kaçınmayacaktır.  Hikayenin geçtiği Welton Akademisi yeni edebiyat öğretmenini çokça disiplinsiz bulmuştur. Bu yeni edebiyat öğretmeni, akademiye göre öğrencileri kötü olan ne varsa ona yönlendirmiş ve akademinin kurallarını ayaklar altına almıştır. Oysa edebiyat öğretmeninin yaptığı tek şey; öğrencilere yaşamayı ve yaşamaktan zevk almayı öğretmesi olmuştur. İzledikçe daha çok sevdiğimiz bu idealist ve çılgın öğretmen, öğrencileri şiirin, edebiyatın, hikayelerin ve en önemlisi bilgeliğin dünyasıyla tanıştırmıştır. Akademinin öğrencileri, süreç içinde öğretmenlerini daha yakından tanıyınca, ona neredeyse farklı bir gezegenden onları kurtarmak için gönderilen bir kahraman gözüyle bakmaya başlarlar. O, farklı bir dünyadan gelmiştir ve onlara kendi dünyasının zenginliklerini vermiştir. Ölü Ozanlar Derneği yaşamın, eğitim sisteminin, düzenin, otoritenin, katı bürokratik kuralları sorgulayan, devrimci perspektiften bakan bir filmdir.

Filmi bitirdiğinizde ruhunuzu orada bırakır, gidersiniz. Bir anda Neil için ağlarken bulursunuz kendinizi ve yaşama devam etmek için nedenler yaratırsınız. Tüm bunları yapar ve eğer Türkiye’nin berbat eğitim sistemine maruz kalıyorsanız, bu sistemden şikayet etmeye devam eder ve okula koyulursunuz. Aklınızda hâlâ “Ölü Ozanlar Derneği” vardır ve sizin ülkeniz küçük bir Welton Akademisine dönüşmüştür. Farkındasınızdır bunun ve hiçbir şey yapamazsınız. Çoğunlukla hiçbir şey…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni Yıl Dilekleri

Dünyanın İlk Kadın Sinemacısı: Alice Guy Blaché