Velilerin Kâbusu: Ev Ödevi
Okullar açıldı ve kâbus geri döndü: Ödevler. Masa başında saatlerce süren savaşlar, gözyaşları, stres ve gerginlik. Ödev çatışması, okul dönemlerinin sıkıntılarının başında geliyor. Özellikle ilkokul ve ortaokul düzeyinde işkenceye dönüşen ödev süreçleri ile ilgili bir yazı paylaşıyoruz sizlerle. Alanında uzman rehber öğretmenler ve ilkokul öğretmenleri tarafından sitemiz okurları için hazırlanan yazının, bu büyük soruna çözüm olmasını ümit ediyoruz. Yazının sonunda da maddeler halinde, ödevi sevdirmenin yolları için önerileri bulabilirsiniz.
Ödev Nedir? Niçin Verilir?
Her yaş düzeyinde ödevin mantığı aynıdır: Pekiştirmek! Öğrencinin kurallara, saatlere ve belli bir fiziksel mekâna bağlı olarak okulda aldığı eğitimin, okul dışında tekrar edilerek pekişmesini sağlamak olarak tanımlayabiliriz.
Ödev Önemli midir?
Özellikle ilk okuma yazma ve temel matematik becerilerinin kazanıldığı ilkokul sürecinde ödevin gelişime olan katkısı inkâr edilemez. Bir sorumluluk bilinci kazandırırken daha ileri akademik eğitime tam hazırlığın sağlanmasında ödevin önemli bir yeri vardır. Ancak fayda sağlayayım derken tam tersi bir etki yaratmak çok sık görülen bir durumdur. Burada iki önemli noktaya değinmek gerekir.
- Ödevin niteliği yani öğrencinin gelişim sürecine uygunluğu.
- Ödev için geçirilecek tahmini zamanın öğrencinin yaşına uygunluğu.
Bu iki madde yazımızın temel dayanak noktasını oluşturacak. Bu iki maddeye dayanarak ilk sorumluluğu velilerin alması gerekiyor. Öğretmenle ve çocukla etkili bir iletişim kurarak ödev sürecini yönetmek. Peki bunu nasıl yapabiliriz?
Ödev Sürecini Baştan Yönetmek
Örneği, okula yeni başlamış birinci sınıf öğrencisi için oluşturalım:
Ülkemiz için ortalama 72 aylık bir çocuğu temel alacağız. Hayatının geride bıraktığı 72 ayında çevresini tanımak ve anlamlandırmakla uğraşmış, büyüklerinin yardımıyla ve hayal gücüyle zihninde somut bir dünya yaratmış bireyden bahsediyoruz.
Ülkemiz okullarında küçük el kaslarının geliştirilmesi ve seslerin tanıtılmasıyla başlayan okuma yazma sürecinde çok pratik ve tekrar, öğrenmenin temelini oluşturur. Çocuğun çizgi çalışmalarıyla hem küçük el kasları geliştirilir hem de defter kullanımı konusunda tecrübe kazanması hedeflenir. Bu süreçte eve sürekli çizgi çalışmaları ödevi verilir. İşte veli olarak ödev sürecini yönetme sorumluluğu burada başlıyor. Çizgileri düzgün olarak çekebilen, kalemi doğru tutuşla kavrayabilen bir öğrenci için tekrar, önemini kaybetmiş demektir. Bu durumda ısrarcı olmak daha en baştan çocuğun ödeve karşı tepki geliştirmesine yol açar. Öğretmen ödevi belirlerken sınıf ortalamasını baz alır. O yüzden verilen ödevlerin çocuğun bireysel gelişimine göre uyarlamak velinin en önemli sorumluluğu olmalıdır. Kendi düzeyinin çok altında bir ödevi hiç yapmaması çocuğa birçok şey kazandırabilir. Burada öğretmenle iletişimi etkili olarak sağlamak çok önemlidir. Şimdi de olaya tersinden bakalım. Çocuğun hazır olmadığı, kalemi kavrayamadığı ya da çizgileri satıra sığdıramadığı ve yamuk çizdiğini varsayalım. Burada da en önemli husus mükemmeliyetçilikten mümkün olduğunca uzak durarak 20 dakikayı aşmayacak biçimde iki ya da üçe bölünmüş bir ödev süreci yaratmaktır. Yapılan ödevde sürekli olumlu yanları görmeye çalışarak olumlu dönütler vermek çok büyük önem taşır. Ayrıca çocuğun fiziksel olarak yanında bulunmak da kendini güçlü hissetmesini sağlayacaktır. Her yirmi dakikadan sonra sevdiği bir şeyi ( tablet, telefon ve televizyon izlemek de dahil) birlikte yapmayı vaat etmek çocuğun motivasyonunu artıracaktır. En fazla üç bölümden oluşacak bu süreç sonunda ödev hala bitirilememişse zorlayıcı olmamak çocuk için daha iyi olacaktır. Uyguladığınız yöntemi ve süreci öğretmeniyle paylaşarak çocuğunuzun sınıf içinde yaşama ihtimali olan gerginliği de azaltmak tabii ki sizin sorumluluğunuzda olacaktır. Sabırla izlenecek bu yöntem, çok kısa sürede meyvesini verecek, çocuğunuz ortalamaya yetişecektir.
1.sınıf sürecini özetlersek, amacınız mutlaka ödevi bitirmek olmamalı, çocuğunuzun gelişimine maksimum katkıyı sağlayacak makul bir süreyi (ortalama 1 saat) en etkili biçimde kullanmak olmalıdır. Masa başında saatlerce didişerek bitirttireceğiniz bir ödevin, çocuğa hiçbir katkısı olmayacaktır. Bu kural ilkokulun ilk üç senesi için geçerlidir. Kuralı oyun çağında 72 aylık bir çocuğu düşünerek formüle edecek olursak şöyle diyebiliriz:
“Minimum zaman, maksimum fayda”
Şimdi gelelim daha büyük sınıflar için uygulanacak yöntemlere. Burada şunu da belirtmek gerekir her düzey için yapılan öneriler birbiriyle harmanlanarak da kullanılabilir. Nihayetinde her çocuk farklıdır. Bu farkları en iyi bilen de doğduğu günden beri yanında olan ailesi olacaktır.
Ortaokul öğrencisi bir çocuğu ele alalım ama sınav senesinde yani 8. sınıfta olmasın. Çünkü sınav dönemleri özel dönemlerdir ve ayrıca ele alınması gerekir.
Ortaokulda iş farklılaşmış, dersler branş bazında verilmeye başlanmış olacak. Bu da eğer okulun merkezi bir ödev yönetim birimi yoksa- ki bu hemen hemen hiçbir devlet okulunda yoktur- öğretmenlerin birbirlerinden bağımsız ve habersiz olarak ödev verecekleri anlamına gelir. Böylece ödevler bazen birikecek bazen de hiç olmayacaktır. Bu dengesiz durumu yönetmek için anahtar sözcük “planlama” olmalıdır. Okuldan dönen bir 5.sınıf öğrencisi, okul sonrasını sizinle birlikte mutlaka planlamalıdır. Ona, otur plan yap! Planlı olmalısın! gibi itici cümlelerle yaklaşmaktan uzak durmak çok önemlidir. Sence hangi saatler en uygun zaman olabilir? Plan yapmana yardım etmemi ister misin? Fiziksel koşulların düzenlenmesi için bir talebin var mı? gibi size ve çocuğunuza göre şekillenecek sorularla kader birliği yaptığınızı göstermeniz faydalı olacaktır.
Faydalanabileceğiniz örnek bir taslak plan şöyle olabilir:
16.00 Eve dönüş( Tam gün eğitim yapan okullar için. Eğer çocuğunuz ikili eğitim yapan bir okuldaysa planı ona göre revize edebilirsiniz.)
16.00-20.00 arasında ev ortamına en uygun zamanlarda en az 45 dakikalık iki bölümde ödev ve sorumlulukların yapılması. ( Eğer ödev yoksa gün içinde yapılanların tekrarı şeklinde bir bölüm yeterli olabilecekken ödevlerin biriktiği bir döneme denk gelmişse bölüm süreleri biraz uzatılabilir. Böylece çocuğun zihninde bir adalet duygusu yerleşmiş olur ve motivasyonunu kaybetmez.)
20.00-21.30 Özel ilgiler ve kitap okumayla harmanlanacak bir “kendine ait zaman” yaratılmalıdır. Bu zamanın içerisinde tv de olabilir telefon da. Küçük hobiler ve koleksiyonların teşvik edilmesi de önem taşımaktadır. Ancak kısa da olsa kitap okuma(en az 20 dk gibi) planın içerisinde mutlaka yer almalıdır.
Hafta sonu için de benzer bir plan yapılması çocuğun hem kendine zaman ayırmasını hem de sorumluluklarını bunalmadan yapmasını sağlayacaktır. Ödevlerin Pazar günü akşamına bırakılmaması ihmal edilmemesi gerek bir detaydır. Pazar akşamı bunalımlarını hepimiz biliriz değil mi?
Genel olarak ödevi amacına uygun kullanmak, zamanla çocuğunuzun sorumluluklarını yönetebilen başarılı bir bireye dönüşmesini sağlar. Zorlama ve sıkıcı telkinlerle yönetilmeye çalışılan ödev süreci ise kısa vadede ödevlerin yapılamasını sağlasa da uzun vadede çözümü zor eğitim sorunlarına yol açacaktır. Öğretmenle iş birliği, sürecin yönetilmesinde çok önem taşımaktadır.
Maddeler halinde özetleyecek olursak,
Çocuklara Ödev Yapmayı Sevdirmek İçin 10 İpucu
- Okuldan döner dönmez ödevi gündem yapmayın.
- Dinlenmesine ve sevdiği şeylerle uğraşmasına izin verin.
- Ödevi ödül-ceza kıskacına sokmayın. Cezadan uzak durun, ödülü de ödevin sonucu olarak değil motive etmek amacıyla kullanın.
- Ödev yapmasına yardım edin. Kağıdı kalemi onun elinden asla almayın. Gerektiği zaman kısa aralıklarla onun yanında oturabilirsiniz. Ama sürekli onunla birlikte oturmayın.
- Ödevinde olumlu yanlara odaklanın. Takdir edin. Yanlış yapsa da tüm ödevi sildirip yeniden yapmaya zorlamayın.
- Yapmama hakkına saygı duyun. Sonuçlarına kendi katlanması koşuluyla arada sırada ödevini yapamama özgürlüğünü kullansın. Bu, kararlarını alma ve sonuçlarına katlanma bilincini geliştirir. (Örneğin ertesi gün öğretmenine durumu kendi izah etsin)
- Düzeyinin altında veya üstünde olduğunu düşündüğünüz ödevler için zorlamayın. Hemen öğretmeniyle iletişime geçin.
- Haddinden fazla ödev verildiğini düşünüyorsanız, ortalama ödev süresini ölçün ve öğretmenine bu durumu anlatın. Öğretmeniyle/öğretmenleriyle iletişimi güçlü tutun.
- Özellikle ilkokul öğrencileri için ödev sürecini oyunlaştırın. Örneğin siz de öğrenci olun ve bilerek yazım hataları yapın. Onun düzeltmesini sağlayın. Hoşuna gidecektir.
- En önemlisi önce onun annesi, babası, velisi olun. Sizi bir bekçi ya da sürekli onu kontrol eden ve ödeve zorlayan bir güç olarak görmesine fırsat vermeyin. Empati kurun ve zorlandığını hissettiğinizde ödevden değil ondan yana saf tutun.
Yazıda yazılanların hepsi tavsiye niteliği taşımaktadır. Her çocuğun ayrı bir dünya olduğunu hesaba katarak size özel koşullara göre değerlendirmeniz gerekmektedir. Asli amacımız ödev yaptırmak değildir. Ödev, etkili öğrenmenin bir aracıdır. Bizler bu aracı etkili kullanma yollarını geliştirmeye çalışıyoruz. Çatışmasız ve verimli ödev süreçleri dileğiyle veli çocuk ilişkisinde en büyük anahtarın da sevgi olduğunu hatırlatmak isteriz.