Lev Troçki’nin torunu Esteban Volkov ve Meksika ve Arjantin’deki CEIP-LT Leon Trotsky İnceleme Araştırma ve Yayın Merkezi “Trotsky” dizisindeki iftiraları reddeden bir dilekçeyi imzaya açtılar. Bu Televizyon dizisi, ilk olarak Rusya’da çekilmiş ve 2017’de Rossiya 1 kanalında yayınlanmış, ardından 2018’de satın alınarak Netflix’de yayınlanmaya başlamıştır.
Tüm dünyadan Slavoj Žižek, Robert Brenner, Fredric Jameson, Michael Löwy ve Susan Weissman gibi akademisyenler, yazarlar, gazeteciler, sanatçılar ve politik aktivistler, bu küçük düşürücü diziyi kınama konusunda katılımcı oldular. % 99 için Feminizm : Bir Manifesto kitabının sosyalist feminist yazarları Cinzia Arruza, Tithi Bhattacharya ve Nancy Fraser da metni imzaladı; Arjantin Ulusal Kongresi üyesi ve eski Cumhurbaşkanlığı adayı, PTS’den Nicolas del Caño’nın yanı sıra Brezilya’daki PSOL’ün belediye başkanı adayı Marcelo Freixo da dahil olmak üzere diğer önde gelen siyasetçiler da imza kampanyasında yerlerini aldılar.
ABD şirketi Netflix kısa süre önce Alexander Kott ve Konstantin Statsky’nin yönettiği mini dizi Trotsky’yi yayınladı. İlk kez Kasım 2017’de Rusya’nın devlet kontrolündeki popüler kanallarından biri olan Rossiya 1’de yayınlanan, Rus devrimci Lev Troçki’nin biyografik portresi olduğunu öne süren dizi, aslında tarihsel drama kılığına girmiş siyasi bir saldırıdan çok daha fazlası. Dizinin tarihi yanlışları en amatör tarihçi için bile açık olsa da, varlığı çok önemli bir soruyu gündeme getiriyor. Neden Rus Devrimi’nden yüz yıl sonra Vladimir Putin’in devlet kanalı bu büyük bütçeli TV prodüksiyonunun konusu olarak Lev Troçki’yi seçti?
KGB’nin üst düzey yöneticiliğini yapmış olan Putin’in Stalinist geçmişi ve Büyük Çarlık Rusya’sına olan açık nostaljisini bildiğimiz için, Rus devlet televizyonunda, Lenin ile birlikte Ekim Devrimi’nin en önemli lideri olan insanın hayatını ve çalışmalarını dürüst ve tarafsızca canlandıran bir dizi hazırlamasını tabii ki beklemiyorduk. Putin’in bu dizide Troçki’ye yönelik bilumum iftirayı tekrar gündeme getirmesindeki amaç nedir? Rusya halihazırda kapitalizmi restore etmiş ve hiçbir şey, ülkeyi son 18 yıldır yöneten yeni Rus burjuvazisine veya Putin’e ciddi bir şekilde meydan okumadığına göre geçmişi ve devrimcileri neden daha fazla tahrif etmektedir? Ve neden dünyadaki milyonlarca insana ulaşan bir medya kuruluşu olan Netflix böyle bir diziyi yayınlamayı seçer?
Dizide sunulan başlıca tarihsel tahrifat şöyle;
1- Dizi kesinlikle bir belgesel olmasa da yaratıcıları gerçeklere dayandığını iddia ediyorlar. Bununla birlikte, dizi 20. Yüzyılda SSCB’nin bürokratikleşmesi sürecinde emperyalistlerin, Çarlık Rusyası taraftarlarının ve Stalinistlerin benzer yalanlarını devam ettirerek Troçki ve taraftarlarına iftira atmayı amaçlamıştır. Bu iddialar, bağımsız şahsiyetlerden oluşan ve bu amaca mahsus Meksika’da toplanan Dewey Komisyonu tarafından çürütülmüştür.
2- Tüm tarihsel delillere rağmen ve taraftarı olan ve olmayan çağdaşlarının görüşlerinin aksine dizide Troçki benmerkezci, kendini mesih yerine koyan, otoriter, insanlık-dışı, caniyane ve rekabetçi bir karakter olarak tasvir edilir. Tüm bu özellikleri de, dizide sürekli hatırlatılan Yahudi kökenleriyle bağlantılı olarak tarif edilir. Yaşlılığında, devrim sırasında işlemiş olduğu suçlar için vicdan azabıyla kıvranmaktan halüsinasyon görür.
3- Dizide Frank Jackson (Stalinist ajan Ramón Mercader’in takma adı), biyografisini yazmak için Troçki ile gerçek bir ilişki kuran dürüst, eleştirel ve hassas bir Stalinist gazeteci olarak sunulur. Dizide Troçki bu biyografi meselesini kabul ediyor gibi gösterilir. Gerçekte, Troçki’nin, Mercader’in Stalinizmle ilişkisine dair herhangi bir bilgisi yoktu ve ilişkileri kısa karşılaşmalar ile sınırlıydı; Bu görüşmeler her zaman NKVD’nin bir üyesi olarak Troçki’ye suikast yapma görevi verilen Mercader’in isteği üzerine gerçekleşirdi.
4- İki Rus devrimi sırasında işçiler, köylüler, askerler ve Rus halkı, onlar adına karar alan Lenin ve Troçki gibi hırslı liderler tarafından manipüle edilmiş gibi gösteriliyor. 1905 yılının sovyetleri sırf bu kişilerin kendi konuşmalarını dinlettirdiği kürsüler gibi tasvir ediliyor. Sınıf mücadelesi söz konusu değil, her şey bireyler arasındaki çatışmalar ve intikam arayışlarından ibaret gibi. Gerçekte, 1917 devrimi, yalnızca Çarlığa karşı değil, aynı zamanda geçici burjuva hükümeti ve Kornilov’un karşı devrimine karşı da tarihteki en büyük ve en radikal kitle hareketlerinden biridir. Devrim, Bolşevik Parti önderliğinde sömürülen ve ezilenlerin aktif katılımıyla Sovyetlerin iktidarını tesis etmiştir. Ancak dizi, devrimi iktidar için verilen ucuz bir mücadele, devrimcileri de manipülatif psikopatlar olarak tasvir etmektedir.
5- Troçki’nin kadınlarla olan tüm ilişkileri de karalanmaktadır. Troçki’nin ilk eşi başlı başına büyük bir Bolşevik olan Aleksandra Sokolovskaya, Troçki’nin iki kızıyla birlikte terk ettiği bir ev kadını olarak resmedilmiştir. Gerçekte, Aleksandra, 16 yaşında Troçki’nin katıldığı ilk Marksist çemberin lideriydi. İkili, kızları ile birlikte Sibirya’ya sürülür ve Aleksandra Rusya’da kalmayı tercih ederken, kaçması için Troçki’ye yardım eder.
Dizi, ikinci karısı Natalya Sedova’yı Troçki’yi güzelliği ile büyüleyen, kişisel sekreteri olan ve kendini çocuklarının eğitimine adamış ev kadını rolü ile göstermektedir. Ancak Natalya, devrimden sonra Sovyet Eğitim Komiserliği’nde görevli olur ve savaş sırasında müzelerin ve antik anıtların korunmasında görev almıştır.
Daha da problemli olanı, dizinin Troçki’nin çocuklarıyla olan ilişkisini tasvir ediş şeklidir. Dizi, Troçki’yi, devrim sırasında sözde bir suikast girişimi sırasında canlı kalkan olarak kendi oğullarını kullandığını iddia edecek kadar ileri giderek, kendi siyasi hırslarıyla beslenen ihmalkâr ve uzak bir ebeveyn gibi göstermektedir. Dizi, çocuklarının ölümüyle ilgili ölünceye kadar Troçki’yi rahatsız eden vicdan azabına defalarca vurgu yapar. Ancak şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bu çocukların öldürülmesinde Stalinistlerin oynadığı rolden hiç söz etmez. Gerçekte, dört çocuğun hepsi ebeveynlerinin politik faaliyetlerini destekler, özellikle de Lev Sedov. Sedov yeraltı Rus Sol Muhalefetinin ana örgütleyicisi olarak Troçki’nin en yakın işbirlikçisi ve destekçisidir. Dahası, Larissa Reissner, zırhlı trende Troçki’yi baştan çıkaran (esasen cinsel) yoldaşı ve sekreteri olmaya indirgenmiştir. Gerçekte, Reissner iç savaş hakkında yazılar yazmış ve Beşinci Ordu içinde, tıpkı devrim sırasında olduğu gibi önemli bir yere sahiptir. Volga filosunda bulunmuş, mücadelede yer almış ve Alman devrimine katılmıştır. 1926 yılındaki ölümüne kadar en önde gelen Bolşevik kadın kadrolardan biri olmuştur.
6- Troçki’nin devrim öncesi ve devrim sırasında Lenin’le olan ilişkisi, geçici uzlaşmalarla örülü, bir ego mücadelesi olarak sunuluyor. Öyle ki bir ara Lenin Troçki’yi balkondan atmaya yelteniyor. Ekim ayaklanması sırasında, saklanmış olan Lenin, ancak Troçki onun nerede olduğunu sorduktan sonra yeniden ortaya çıkıyor ve bu da devrimin zafere ulaşmasından sonra meydana geliyor. Dizi Lenin’in Eylül 1917’den itibaren, Bolşevik Parti Merkez Komitesi bünyesinde ayaklanmanın acilen başlatılması gerektiği konusunda bir mücadele yürüttüğünü ve bunun proletarya diktatörlüğünün başlangıcı olacağı konusunda Troçki’yle mutabık olduğunu gizliyor. İktidarın ele geçirilmesinden sonra, Sovyetler Kongresi’nin başlamasını beklerken, ikisi birlikte yerdeki battaniyelerin üzerinde dinlenmiş ve Kongre için son ayrıntılar hakkında konuşmuşlardır. Üstelik Stalin, yalnızca Lenin’in sekreteri olarak sunuluyor, ancak Lenin’in Stalin hakkındaki gerçek değerlendirmesi için onun vasiyetnamesini ve Gürcü meselesi bağlamında “Büyük-Rus şovenisti” yöntemlerine ilişkin eleştirilerini okumak yeterlidir.
7- Alman imparatorluğu ile yaptığı Brest-Litovsk görüşmeleri sırasında Troçki, dizide Kayzer’e karşı bir isyanı tetiklemek için bildiri dağıtma emrini verir ve bu da başarısızlığa uğrayıp Alman saldırısına mazeret verir. Yine dizide anlaşmanın imzalanmasına muhalefet eden başlıca kesim, gerçekte olduğu gibi Sosyalist Devrimciler (SR’ler) değil de eski Çarcı generallerdir. Jackson’a gelince Rusya’yı Kazaklarla birlikte savunmadığı için Troçki’yi suçlar. Dizi Rusya’nın savaşı sona erdiren Brest-Litovsk barış antlaşmasını, yani kitlelerin en temel taleplerinden birini onaylayanın Sovyet Kongresi olduğunu görmezden geliyor. Ve Rusya’nın Müttefiklerden bir cevap gelmemesi üzerine, -sosyal demokratların kendi emperyalizmlerinin savaşçılığını destekliği- Almanya ile müzakerelere başlamak durumunda kaldığı gerçeğini göz ardı etmektedir. Hem Lenin hem de Troçki, Brest-Litovsk müzakerelerini dünya devrimini, özellikle de Alman devrimini ilerletmek için bir platform olarak görmekteydi.
8- Troçki, Kızıl Ordu’yu oluşturmakla görevlendirildiğinde, dizi onu zırhlı trenin başında bir rock yıldızı, seks sembolü ve bir cenazeye katılmış köylülerin katliamını bile onaylayan bir katilin bileşimi olarak sunuyor. Diziye göre 1918’de Kronstadt’ta bir ayaklanma hazırlığı vardır (ki gerçekte 1921’de gerçekleşir). Troçki ayaklanmanın liderini idama mahkûm etmek için sahte suçlamalar uydurur ve sahte tanıklar sunar. İç savaş konusunda ise yalnızca Çek taarruzu anılıyor ve Kızıl Ordunun devasa Sovyet topraklarında on dört emperyalist ordu ve Çarlık yanlısı beyaz ordularla savaşmak durumunda olduğundan söz edilmiyor. Ayrıca ne emperyalist ekonomik abluka yıllarından ne de düşman filosunun Petrograd’a sadece 30 km uzaklıkta olduğundan da bahsediyor, dizi. 1921’deki fiili Kronstadt isyanıyla ilgili olarak, garnizonunun bileşiminin, 1917 devriminin öncüsü olan garnizondan tamamen farklı olduğu dikkate alınmalıdır. İsyanın karşı-devrimci karakteri, olayların gerçekleşmesinden iki hafta önce, hem uluslararası basında hem de Rus sürgünlerinin gazetelerinde ayaklanmanın duyurulmasıyla tasdik edilmiştir. Troçki, Kronstadt isyanının ilan edilmesiyle borsaların nasıl yükseldiğine de dikkat çekmiştir.
9- Dizide Üçüncü Enternasyonal’in kuruluşuna herhangi bir atıf yok. Bununla birlikte Troçki amacının dünyayı fethetmek olduğunu ilan ediyor. Yine diziye göre Devrimin tarihi Lenin’in ölümüyle sona eriyor; yani Troçki’nin kurduğu Sol Muhalefet’i görmezden geliyor; Stalinist karşı-devrim ve Moskova Duruşmalarının yanı sıra, devrimin neredeyse tüm Bolşevik liderlerinin ve bürokratik rejimin gücüne karşı çıktıklarından şüphelenilen kişilerin maruz kaldığı tutuklamaları, işkenceleri, toplama kamplarındaki hapsi ve idamları siliyor. Tarihi baş aşağı çeviren dizi, bütün bu suçları Romanov cinayeti de dahil olmak üzere Troçki’ye bağlıyor. Sayısız yalanlardan biri de bu çünkü söz konusu emri ne Lenin ne de Troçki vermiştir.
10- Yalnızca son bölümde, NKVD’den biri Troçki’ye suikast yapmak için görevini yerine getirmesini istediğinde, Jackson’ın gerçek adı görünür. Hasta olan Troçki, Jackson’dan evine gelmesini ister. Bu arada, Kanada büyükelçiliğinden Troçki’ye Jackson’ın aslında Mercader olduğunu belirten bir telgraf gelir. Troçki Mercader’e saldırır, o da duvarda asılı duran bir buz kıracağı ile Troçki’ye vurarak yanıt verir. Böylece dizi, Troçki’nin Mercader’i kışkırttığı ve Mercader’in Troçki’yi kendini savunmak için öldürdüğü izlenimini verir. Dolayısıyla burada da bir tahrifat vardır. Stalin’in bir savaş halinin SSCB’de bir politik devrimi tetikleyebileceğinin bilincinde olarak Troçki’yi İkinci Dünya Savaşından önce öldürtmek istediğini biliyoruz. Tam da bu nedenle ve kapitalist ülkelerde sosyalist bir devrimi hayata geçirme perspektifiyle Troçki ve takipçileri Dördüncü Enternasyonal’i kurdular. Ağustos 1939’da Hitler ve Fransız büyükelçisi Robert Coulondre arasındaki bir görüşmede Führer, “Stalin ikili oyunu kötüye kullandı” der ve bir savaş durumunda “asıl kazanan Troçki olacak” diye ekler. Emperyalist burjuvaziler, devrimin hayaletine bu ismi vermişlerdi: Troçki.
Sonuç olarak, dizi Troçki adı verilen bu “canavarın” katlini meşrulaştırmaktadır.
Biz aşağıda imzası bulunanlar, emekçi sınıfların kapitalist sömürü ve baskıdan kurtuluşu bakımından tarihin en önemli olayını gömmeye ve onun başlıca önderlerinin mirasını karartmaya çalışan bu tahrifatı reddediyoruz.
Esteban Volkov, Troçki’nin torunu
İlk İmzacılar
Fredric Jameson, Duke University (ABD)
Slavoj Žižek, filozof
Mike Davis, yazar, UCLA, (ABD)
Nancy Fraser, sosyolog, New School for Social Research, New York (ABD)
Edwy Plenel, Gazeteci, Mediapart yöneticisi (Fransa)
Isabelle Garo, filozof (Fransa)
Sebastian Budgen, editör, Verso (Londra-New York)
Michel Husson, iktisatçı (Fransa)
Catherine Samary, iktisatçı, Université Paris Dauphine
Stathis Kouvélakis, filozof, King’s College (Angleterre)
Tithi Bhattacharya, Tarih profesörü, Purdue University (ABD)
Michael Löwy, kıdemli araştırma yönetici CNRS (Fransa)
Cinzia Arruzza, New School for Social Research, New York (ABD)
Jean-Jacques Marie, tarihçi (Fransa)
Andrea D’Atri, feminist militan, Pan y Rosas kurucusu (Arjantin)
Bhaskar Sunkara, Jacobin genel yayın yönetmeni (ABD)
Suzy Weissman, siyaset bilimci, Saint Mary’s College, Kaliforniya (ABD)
Ricardo Antunes, sosyolog, Universidad Estadual de Campinas, Unicamp (Brezilya)
Robert Brenner, Tarihçi, Toplumsal Tarih ve Karşılaştırmalı Tarih Merkezi yöneticisi, UCLA (ABD)
Alex Callinicos, Avrupa Araştırmaları Öğretim Üyesi, King’s College (Angleterre)
Christian Castillo, sosyolog, Université de Buenos Aires et Université Nationale de La Plata (Arjantin)
M. Tamás, filozof, Central European University (Macaristan)
Eric Toussaint, Tarihçi, Université de Liège (Belçika)
Charles-André Udry, A l’encontre (İsviçre)
Mihai Varga, sosyolog, Frei Universität Berlin (Almanya/Romanya)
Tüm imzacılar listesine ulaşmak için tıklayınız.
Bu yazının orjinali Left Voice sitesinde yayınlanmış, Yeniyol dergisi tarafından Türkçeye çevrilmiştir