in

Arktik Peri Elin Kaven

Yazın güneşin hiç batmadığı, kışın ise hiç açmadığı ülkedendir sanatçımız. Sami şarkıcı Elin Kaven, birçok hayranı ve eleştirmen tarafından Arktische Fee yani Arktik Peri olarak tanımlanır, dinleyicilerini sesiyle ve danslarıyla büyüler…

O Lapland’lı Sami bir ailenin çocuğudur. Biz onlara Lapon desek de onlar kendilerini Sami olarak adlandırırlar. Ailesinden miras olarak aldığı soyadı ‘Kaven‘ öyle basit bir tanımlama değildir. Kaven aynı zamanda Samilerce Şaman anlamına gelmektedir. Soyadı ile birlikte aile köklerinden şamanın büyüleyiciliğini miras almıştır.

Rimeborn adlı albümünde Vanished adlı bir şarkısı vardır. Rimeborn Norveç dilinde yapraklarda donan buz kristali anlamına gelmekte. Yani bildiğimiz ’Kırağı‘ demek. Esasında bu tanımlama Sami kültürünün yıllar boyunca başına gelenleri adeta simgeliyor gibi. Günümüzde genç Samiler eski kültürlerini hatırlamakta zorlanmaktalar. Artık birçok şey yeniden öğrenilmeli ve eskileri bilen yaşlılardan alınan ağır cevaplardan sonra zihinlerde bütünleştirilmeli. Tıpkı yapraklarda donan buz kristali gibi güneşle birlikte yeniden çözülmeli, işte Samiler böylesi bir dönemden geçmekte. Tabi tüm bunları Elin Kaven çok farklı yaşamadı.

Her başlangıç zordur. Tundra doğasında hayatta kalabilmek için eski değer ve yetenekleri yeniden hatırlamak önemli ama çok zordur. İşte Elin Kaven kültürüne yeniden dönmeyi kolay olmasa da başarmıştır. O uzaklarda yaşadığı hayatını bırakarak kendi memleketine döndü ve sanki Tundralardan hiç ayrılmamış gibi daldı Sami dünyasındaki o özgün tınıların içine. Uygun bir anda dinleyeceğiniz Algu adlı bestesiyle eski gırtlak tarzını yeniden keşfetmiştir ve köklerine sorunsuz dönmüştür.

O neşeli ve aynı zamanda düşünceli bir genç kadın. Büyüleyiciliğini özel hayatına ekleyen biri. Dinlediğimiz bir parçasının adı onun yaşamını tanımlar gibi. Lihkku Niehku Türkçede mutluluğun rüyası anlamına geliyor.

Elin Kaven’de büyüleyen bir şey var. Sadece Norveç ormanlarında dolaşırken ürettiği melodileriyle ve daha sonra odasında yazdığı yazılarla değil. Yanı sıra birçok ülkeden oluşan hayranları onun sahne performanslarından etkilenmekte. Kızıl saçları, saçlarına iliştirdiği minik geyik boynuzu, yüzünde belirgin olarak duran noktalar ve çizgilerden oluşan dövmeleri, deri kıyafetleri, makosenleri ve üzerinde pelerini ile sahnede adeta rüzgârdan salınırcasına duruşu ile muhteşem bir görüntü yaratıyor. Bir anda Norveç’in kuzeyinde Tayga ormanlarında, Samilerin yaşadığı sert tundra iklimine alır götürür sizi. Bunların dışında yanında her zaman ağaçtan yapılmış bir kulplu bardağı ve beline taktığı deri kılıfında duran süslemeli bir Sami hançeri bulunur. Bu Tayga’nın geniş, derin ormanlarında hayatınızı kurtaracak bir hançerdir. Kemerinde asılı duran belki de özel hazineleri içinde saklayan beutel denilen deri küçük çanta tamamlar onun ihtişamını.

O Samilerin kutsal dağının taşları gibidir ve birden tekerlemesini söylemeye başlar: “Buz erir, orman uyanır ve Ulda başlar yaramazlıklarına.” Ulda Sami mitolojisinin önemli bir figürüdür. Toprağın altında kendi zengin krallığında yaşar ve mitoloji; “Hançerinizi Ulda’nın Ren geyiği sürülerine fırlatır ve yakalayabilirseniz zengin olursunuz”

Ulda uzun dalgalı saçları ile oldukça güzel ve çekici bir kadın olarak betimlenir. Samilere özgü gewand adı verilen tipik bir kıyafet giyer ve insanları bir kez kendi krallığına çektiğinde ebediyete kadar orada tutar. Mitolojiye göre yılda bir kez ortaya çıkar. Yılın en uzun gününde sabah sisleri arasında düzenlediği şenliklere katılanlar bir daha yeryüzüne dönemezler. Dikkat etmelisiniz, bir gün kendinizi Ulda’nın krallığında bulursanız kesinlikle bir şey yememeli ve içmemelisiniz. Aksi takdirde kaderinizi ömürlük olarak imzalamış ve dünyanıza dönüş yolunuzu kapatmışsınızdır.

Ulda’nın insan bebeklerini kendi bebekleriyle değiştirdiği inancı vardır. Samiler bu nedenle beşiklerine gümüş nazarlık takarlar. O oldukça tehlikelidir, büyüsüne sakın kapılmayın. Elin Kaven’in Ulda adlı şarkısıyla çağırdığı hayaletleri, belki de kolayca peşini bırakmayacaklar.

Elin Kaven’in Sami folkloru ve elektronik tınıların karışımından oluşan müziğine Sadece İskandinavya’da kulak verilmiyor. 2008 yılında Amerika’da düzenlenen Enternasyonal Songwriting beste yarışmasında Aibbas jaska adlı şarkısıyla finale kadar ilerlemişti. O yıldan tam 3 yıl sonra, yani 2011’de Yılın Sami sanatçısı seçildi. Bu Mari Boin’e ve Nils Aslağı göz önüne aldığımızda genç bir sanatçı için, oldukça hızlı bir yükseliş demek.

Aibbas jaska adlı şarkı Tundranın uzaklarından o sonsuz gibi görünen derinliklerden bize müziğiyle ulaşan Samilerin yaşamını anlatır. Bu geçmişteki ve şimdiki zamandaki yaşamları ve hatta daha fazlası diyebiliriz. Dinleyenleri adeta şamanların mistik serüvenine götürmekte.  Sadece kendisini ilgilendiren soruları işlemiyor şarkılarında eskilerden, modern zamanlara geçmekte olan bir toplumun korkularını ve zorluklarını anlatıyor. Geçmişten bugünlere kadar gelen baskı, zulüm ve İskandinavyalı HIristiyan’lar tarafından dışlanma gibi şeylerle birlikte kutuplardaki sonsuzlukla çevrili Sami yaşamının meşakkatini anlatıyor.

Bir zamanlar Samiler Avrupa’nın uzak kuzeyini temsil ederlerdi. Onlar ‘seelenwanderung’ olarak adlandırdıkları reenkarnasyon ile başka dünyalarının değişik inançlarıyla kar ve soğuğa karşı nasıl direneceklerini, soğuk ve hiç bitmeyecekmiş gibi duran karanlık kış ile nasıl inatlaşacaklarını bilirlerdi.İşte tüm bu yaşama alışkanlıkları Elin Kaven ‘in şarkılarına Troller, periler ve hiç bilmediğimiz kuzeyli ilginç mistik figürler olarak girmekte. Onlar tüm bu inanışları Hristiyanların etkin oldukları zamanlardan çok daha önce bilirlerdi. Çünkü onlar hep oradaydı. Neredeyse dünya onları unutmaktaydı.

Şimdilerde ise bu şarkıları ile yeniden hatırlanmaktalar. Norveç’te, İsveç’te ve Finlandiya’da dağılarak yaşadıkları kuzey tundralarında yeniden dirilmekteler. İşte tüm bunları Elin Kaven ‘in müziğinde hissedebilirsiniz.

O soğuğun mücevheridir, şarkılarıyla ortamı ısıtan, ışıldayan değerli bir mücevher.

Elin Kaven‘in Veahkkin adlı şarkısı yardım çağrısı anlamına gelmekte yani imdat demek. Şarkıya tam kulak verdiğinizde ren geyiklerini o sonsuz tundrada özgürce dolaşırken görür gibi olursunuz. Sanki ıssız ve henüz el atılmamış yerlerde koşuşturmaktalar. Ve işte bu şarkı ıssızlığın yardım çağrısını anlatır.

2009 yılında Jiknon musihkka adlı albümünü çıkarttı. 2013 yılında ise Maizan albümünü ve 2015’te Rimeborn ‚‘yani Türkçeye çevirdiğimizde yapraklarda donan buz kristali‘‘ demek olan albümü ortaya çıktı. Her 3 albümde Nordik Notes prodüksiyon imzası taşımakta. O sadece iyi bir şarkıcı ve besteci değildir. O aynı zamanda kendi ülkesi olan Norveç’in kültür elçisidir. Berlin, Bakü gibi Dünyanın birçok kentinde konserler vermektedir.

Ve biliyorum ki artık Türkiye’de, ona ve kaybolmuş Sami dünyasına kulak verme zamanı gelmiştir. Oldukça etkileyici olacağından eminim.

Ama o sadece Tundra ve ağaçlara yakın hissetmiyor kendini. Sami’lerin en önemli odak noktası ailedir. Bu nedenle albümünde iki şarkıyı aile’ye adamıştır. Bestelerin bir tanesini uzak kuzeydeki ailesinin köklerini temsil eden ve dağlarda ‘’ Hütte’’ denilen tahtadan bir evde yaşayan büyükannesi İnga’ya adamıştır.

’Orada her şey vardır. Göl, nehir, büyük bir dağ ve orman. Odun bulmak için uzaklara gitmenize gerek yok’’ der. Şarkısında söylediği gibi, dünyanın en güzel yeriydi orası. Bu sözlerle bezeli parçanın adı Cabbaseamos baiki, Türkçe’de güzel yer anlamına geliyor. Şarkının sözleri şöyle;

‘’Huzurla oturuyorum ben burada. Sobada ateş, Odunun çıtırtıları. Ateşin buğusu dans ediyorSakin bir göl aynamdır benim. Kızılcık ve funda dalları yatağımdır. Çiçekler takılarımBak kusurlu olan şeylerin, suda nasıl çözüldüğünü, havada nasıl uçuştuğunu. Gökte bulutlar, bana öyküler anlatır. Dünya’nın en güzel yerinde’’ 

Elin Kaven şarkıda büyük annesinin yaşadığı Kutup dairesinin efsanevi dağlarını anlatmakta. Nihayet Sami davullarının sesi Norveç, Finlandiya, Rusya ve İsveç sınırlarını aşarak yeniden duyuluyor.

Sadece ninesine değil aynı zamanda yeğeni Enya’ya bir joik adamış. Onun nasıl bir çocuk olduğunu anlatmak istemekte. Geleneksel Sami gırtlak yapısı ile söylenilen joik söyleme türü, dinleyiciye söylenilenin duygusunu aktarmak için kullanılır. Doğayı, ağaçları, büyük kayaları veya nehirleri, gölleri anlatan joikler vardır. İnsanlara ve tabi hayvanlara saygı göstermek için özel bir tarzdır. Belki de bir insana verebileceğin en büyük hediyedir. Bir insanın birçok joiki olabilir. Hiç ummadığın bir anda, bir insan sana başka bir tarzda joik hediye edebilir. Ne kadar çok joikin varsa o kadar çok sevenin olduğunu gösterir. Tabi bu kişiye özgüven kazandırır.

Norveç’te bulunan Samiler, Norveçlilerden farklı yaşamıyorlar aslında. Aynı dükkânlara gidip aynı radyoları dinliyorlar. Ama yine de yaşam hissi başka bir şeydir. Norveç’in Kuzey ve güneyini karşılaştırdığımızda, Kuzeyde büyük kentlerin olmadığını görürüz. Her yer köy ’dür. İşte doğaya bağlılıkta bu nedenle ortaya çıkar. Örneğin Kar fırtınası çıkınca hiçbir yere gidemezsiniz her yer kapalıdır. Doğaya bağlanırsınız.

Bu onların yaşam tarzı ve kolay kolay güney kentlerinde yaşamak istemezler. Norveç’in kuzeyinde akan yaşam bir yandan bambaşka özellikler taşır diğer yandan ise aynı bildiğimiz hayattır.

Dostluk ve doğa vazgeçilmez olandır. Birde burada müzikle yaşanır…

 

Bir Yorum

Cevap Yazın

One Ping

  1. Pingback:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sanat Tarihi Bilginizi Ölçün! Hangi Resim Hangi Ressamın?

Flört Şiddeti Nedir?