in

“Müslüm” Filminden İlk İzlenimler

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında çalışmalarına başlanan “Müslüm” filmi gösterimi sonunda geldi çattı. 26 Ekim itibarıyla boş oturmadım ve koşa koşa ikindi seansına yetiştim. Senaryosunda yeraltı edebiyatının fiyakalı çocuğu Hakan Günday’ın eli olan “Müslüm” filminden, işte benim görebildiklerim:

Filmin oyuncu kadrosuyla başlayacak olursak, usta sanatçı Müslüm Baba’yı başarılı oyuncu Timuçin Esen canlandırıyor. ( Timuçin Esen’in Muhterem Nur’u nözellikle seçtiği bir isim olduğunu da ekleyelim.) Eşi Muhterem Nur Hanım’ı ise diğer bir ünlü oyuncu ve aynı zamanda ressam Zerrin Tekindor, çocukluğunu Alper Parlak, gençliğini ise Şahin Kendirci oynuyor. Babası Mehmet rolünde Turgut Tunçalp, annesi Emine rolünde Ayça Bingöl, kardeşi Ahmet rolünde de Taner Ölmez, hocası rolünde de Erkan Can’ı  görüyoruz. 

Film, Müslüm Gürses’in meşhur olduktan sonra bir gazinoda türkü söylediği sahneyle açılışı yapıyor. Burada bir hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim çünkü Müslüm Baba’nın  şarkı söylediği bölümleri kendi sesinden dinleyeceğimizi düşünüyordum ve ilk etapta ses kulağıma çok yabancı geldi. Neyse; bu fazlasıyla kişisel bir mevzu, hem duydukça da aşina oluyor insan. Bir kıyaslamaya gitmem gerekirse, Müslüm Baba’nın gençliğini canlandıran Şahin Kendirci kardeşimiz gırtlak oyunlarıyla, usta sanatçının  kendine has o akışkan üslubunu Timuçin Esen‘den daha iyi yakalamış görünüyor. Ayrıca bu kadar genç bir çocuğun yüz çizgilerine, yaşam yükünün bu denli yansımış olmasını oldukça düşündürücü buluyorum. Oyunculuk diyeceğim, müthiş oyunculuk diyeceğim ama Şahin Kendirci’nin Yetenek Sizsiniz’deki dikkat çeken performansına bakıyorum, aha, orada da aynı yüz ifadesi. Oyun çağını atlamak zorunda kalmış bir adamın gençliğini en iyi oyun çağını atlamak durumunda kalmış bir genç  canlandırabilirdi belki de, nitekim öyle de olmuş. Şahin Kendirci gelecek vaad eden oldukça yetenekli bir genç.

Önce babasının aşağıladığı küçük bir çocuk olarak görüyoruz Müslüm’ü, ardından bir bakmışız  dağ gibi bir adam oluvermiş;  babası, gözlerinin önünde annesi ve çok sevdiği kızkardeşini öldürmüş, bir kedi bütün güvercinlerini boğmuş, kardeşiyle oynarken ‘panayır’a dönüşüveren beyaz çarşaflar kana bulanmış artık büsbütün. Bugünün dehşeti, ömrü boyunca dipdiri duracaktır Müslüm Baba’nın içerisinde. Yasını zararı sadece kendisine dokunacak şekilde tutmaktadır sessiz ve usulca. Kadere bak ki, nefret ettiği babasının içki bardağı artık onun eline geçmiştir. Bu travmatik ölümlerin ardından yukarıdan izlediğimiz (aerial shot) bir tren görüyoruz; Adana’yı terkeden Müslüm ve kardeşini taşıyan trenin dumanı acı acı yakıyor gözlerimizi…

Aile çay bahçeleri, altın mikrofon ses yarışmaları, plaklar, kasetler, gazinolar sunuyor ona “uzun ince  yolu” Damla damla acı, damla damla alkol sunuyor. Ona bir melek sunuyor uzun ince  yolu: Muhterem Nur. Muhterem Nur ile tanışmaları ve sabaha dek süren otel muhabbetleri filmde çok güzel işlenmiş.

“Muhterem hanım, herkes cennette doğar, bazıları cehennemde büyür. Benim gibi.”

Timuçin Esen’i yayınlanan fragmanda hiç yüzü dönük görmemiştik ama insanın gözü öyle alışıyor ki, bir süre sonra gerçekten Müslüm Baba’yı izliyor hissine kapılabiliyorsunuz. Usta sanatçının kendine has gülüşünü, mimiklerini, şarkılarını seslendirirken büründüğü tavrı, başarıyla aktarabilmiş ünlü oyuncu. Bunda sıkı çalışmasının da payı büyük tabi. Aylarca arabesk okuma dersleri alan, plastik makyaj provası yapan Timuçin Esen, ‘Müslüm Baba’ olmak için New York‘a gidip oyuncu koçu Greta Seacat ile derslere katılmış.

Filmde ayrıca 1989 İstanbul konseri ve 2006 Harbiye Açık Hava Konseri olmak üzere iki konsere yer verilmiş. 1989 konserini görene kadar “acaba bu film ‘bilek kesenler’i görmezden mi gelecek” demiştim lakin öyle olmadı hatta onlardan birinin konser esnasında sahneye fırlayıp Müslüm Baba’ yı bıçakladığına ve daha sonra ağlayarak gelip özür dilediğine şahit olduk. Film kapanışı ise 2006 Harbiye konseriyle oldu. Sevenlerinin kalbinde sonsuza dek yaşayacak ustanın ölümüne yer verilmiyor filmde. Bunun yerine ölüm tarihi geçiyor ekrandan, hayranlarının ” Beyaz sana çok yakışıyor derken kefeni kastetmemiştik” sözü akıyor gözlerimizin önünden ve bir çok gülen fotoğrafını ardarda görme bahtiyarlığına erişiyoruz.” Hayat çok zor ve güzeldi, hakkınızı helal edin” derken bize, ondan çalınmış koca bir hayatın yasını tutuyoruz. 

Filme gitme konusunda tereddüt yaşayanlara bir çift son sözüm olacak; yanınıza bir miktar gözyaşı ve becerebiliyorsanız sıkı sarılmış bir bardak vodka alın ve gidin kardeşim bu filme.

Sevgili Müslüm Baba, umarım senin katında da kabul olunmuştur bu görkemli iş.

Yazan Gülsüm Güller

Müteharrik ve tıraşsız.

Bir Yorum

Cevap Yazın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Film Tutar Çünkü… “Canım Kardeşim”

“Futbolun Filozofu”: Sokrates