in

Mor Poetika: Ece Ayhan

“Abiler”

İkinci yeni akımının öncüsü, kurallı yaşamı ve sivil şairliği ile bilinen bir garip külhani.

Türk şair Ece Ayhan Çağlar, 10 Eylül 1931‘de Datça’da dünyaya geldi. Babası Behzat Çağlar, annesi Ayşe Hanım. Yoksul bir ailede büyüyen ve hastalığının nüksettiği yıllarda ciddi sıkıntılar çeken şair elbirliği ile sürdürdü kalan ömrünü.

“Nereye gitsem
uzun bacaklarımdan buluyorlar hep
çizerken başka bir sesi
Oy ve bayraklar dolusu bir bayramı kente ibraniceden.”

Eğitim hayatını babasının iş değişikliği dolayısıyla farklı şehirlerde tamamlayan Ece Ayhan yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tamamladı ve 1959 yılında mezun oldu. Hemen ardından ise sivil şairliğini gözler önüne seren ve ilk kitabı olan “Kınar Hanım Denizleri” yayımlandı. Üniversite yıllarından itibaren Varlık, Pazar Postası, Yeditepe, Gergedan ve Türk Dili gibi dergilerde şiirleri yayınlanan şair kısa sürede tanındı ve okuyucunun ilgisini çekerek İkinci Yeni akımının şüphesiz en etkileyici şairlerinden biri oldu.

1962’de Gürün’e kaymakam olarak atandı, aynı yıl Hafize Hanım ile evlendi ve tek çocuğu olan Ege dünyaya geldi. Sonrasında Çorum ve Denizli’de kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevini üstlenerek 1966 yılında emekliye sevk edilmesi üzerine İstanbul’a giderek çeşitli işlerde çalıştı ve bazı dergilerde müdürlük yaptı.

Ayhan’ın şiir kitapları dışında denemeleri, günceleri ve anlatıları mevcuttur. Şiirlerini ele aldığımızda dünyaya karşı yoğun bir karamsarlık duygusu ve hayal gücünün ötesinde imgelerle karşılaşıyoruz. Şair, kullandığı sürrealizme dayalı kurguyu ve içinde bulunduğu durumu içerik bakımından koruyarak özgünlüğünü bozmadan eleştirel ve kimi zaman alaycı bir dil ile okuyucuya sunmaktadır. Onun şiirinin öne çıkan bir başka yönü ise, okuyucuyu kurgunun içine katmaya çalışır gibi görünürken, şiddetli imgeler ve belirsiz göndermeler ile aynı zamanda buna mani de olmasıdır. Kuralsız, kalıcılığı esas alan fakat bunun tasasına düşmeden yazan enfes bir kalem…

“enlemlerin boylamların denizleri geçişi  iki deli çocuğun uyuduğu saatlere rastladığı için onları hiç göremicekler işte”

1974-76 yılları arasında hastalığı nedeniyle İsviçre’ye giden şair burada geçirdiği beyin ameliyatı sonrasında ne yazık ki ömrünün son günlerini İzmir’de bir huzurevinde geçirdi. 12 Temmuz’da hayata gözlerini yumdu ve çocukluğunu geçirdiği Eceabat’ta toprağa verildi.

Ut

Rakı içilir mi hiç çiçeksiz
çiçeksiz ölürüm dükkanları
hem kim olsa ölür ispatinin ebesi
zulmü ilan edilmiş sokağa çıkar
yalnızlığının ut sesi bir fonograf
tanzimat fermanında unutulmuş hacivat
gelip kahkahalar tarafından iğne ister

Yalnız belki çocuklar için atlı
gülen tramvayı ölümün cumhuriyete
enflasyonu sekiz memeli bir zenne
o çirkinim tasviri efkâr bir zindan
vakitlere açıktır kepengi aşkı memnu
ölü teyzesine yazlığa giden kim çocuk
pire kasketini deve kimler giyer acaba
zehir dükkanları çiçek çiçekçi pera’da

Benim ut teyzem de öldü galiba hacivat
şimdi şu rakıdan ne diye vergi alırlar sanki.

Ece Ayhan

3 Yorum

Cevap Yazın

3 Pings & Trackbacks

  1. Pingback:

  2. Pingback:

  3. Pingback:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Derdimize Çare Bir Buzlu Çay!

Günlük Hayatınızda Kullanabileceğiniz 5 Eski Kelime