in ,

Memleketimden İnsan Manzaraları: Bize Bizi Anlatan Belgeseller

“bir dönemeci geçiyor tiren.
arkadaki vagonlar görünüyor
…..birer birer
………bağlı birbirine
……………..ve çok uzak.
şaşırıyor birdenbire insan
bu çok uzak ve çok arkadaki şeylere bağlı oluştan.”
Nazım Hikmet

Ana akım tv kanallarının her gün yeniden ürettiği tek tip yurdum insanı modeli, asgari ücretle çalışan milyonların oturma odalarında sabahtan akşama kadar baş köşeye kuruluyor. En ucuz eğlence aracı olarak televizyon, hem milyonluk kitleleri istediği şekle sokuyor hem de şekle girmeyi kabul etmeyenleri çoğunluktan nefret ettirerek olası örgütlenme refleksini gevşetiyor; hal böyle olunca ancak alternatif mecralara ulaşabilenler, memleketin ”fakat iyi delirdik” manzarasındaki zevahiri kazıyıp altından ışıldayan ebemkuşağının renklerini görebiliyor. Ümitvar kalabilmek için hatırlamalı, hatırlatmalı ve yaymalı… Ne de olsa, mahir şairin metaforundaki trenin vagonlarıyız, birbirinden uzak fakat birbirine  bağlı .

Kanal AFM, bize bizi anlatan belgeselleri derledi 🙂

1- Çöpte Dostoyevski Buldum.

“Film, sokakta yaşayan çocukların “insan halleri”ni, hem bize hem de onlara umut verecek bir sokak çocuğunun, Oktay Çetinkaya’nın hayat öyküsünü anlatıyor. Oktay, dilencisinden hurdacısına, çöpçüsünden tinercisine kadar sokakta yaşayan herkesin bir karışımı. Çünkü o da dilencilik yapmış, çöp toplamış, kâğıt satmış, sokakta köpeklerle koyun koyuna uyumuş. Sokakta yaşanan her olayın hayatında bir yeri, hafızasında bir hikâyesi var. Oktay, bu kara saçlı, kara gözlü genç adam, her şeye rağmen hayattan vazgeçmemiş. İstanbul’a uzanan hayatı Adana, Tarsus, Ortaca, Kuşadası sokaklarının ve çöplüklerinin pek çok anısına tanıklık etmiş. Yaşamı, İstanbul’da tanıştığı öğrencilerle ve kâğıt toplarken çöpten bulduğu kitaplarla değişmiş.” (Film hakkındaki bir bültenden.)

2- Hala 

İhsan Hala Manisa’da Kayışlar köyünde yaşayan bir trans kadın. Köy yerinde kendini kabul ettirmek için elinden geleni yapmış bir direnişçi. Bunu herkesin işine giderek, yardımına koşarak  yapmış olmasına içiniz burkuluyor ama nihayetinde kendine ve hayata karşı dürüst kalarak da savaşmaya devam ediyor.

3-Resim Aşkı 

İzmir-Karabağlar Belediyesi’ne bağlı Kavacık köyünde yaşayan engelli Meryem Düzgünkaya’nın resim sevgisi ve azmine tanık oluyoruz bu belgeselde. Kavacık’da yaşayan bir ailenin çocuğu olan Meryem Düzgünkaya, eşini erken yaşta kaybedince köyde terzilik yapmaya başlar. Küçük yaşta geçirdiği rahatsızlık sonucu engelli olan Meryem’in dünyasını değiştiren olay ise köye bir resim öğretmeninin gelmesiyle başlar. Köyde yaşamaya başlayan naif ressam Şebnem Çamdalı’ndan resim dersleri alan Meryem’in fırçaya olan hakimiyeti ve hayallerini tuvale dökmesi herkesin dikkatini çeker. Pek çok sergi açan Meryem’in en son yaptığı yağlı boya resimlerden oluşan sergi belediyenin de katkılarıyla İstanbul’da açılır. Hatta Meryem’in resimlerine İngiltere’den bile alıcı çıkar. “EngelSİZ Sanat Ödülü” alan  Meryem Düzgünkaya’nın en büyük hayali, köyde yaşayan çocukları sanat konusunda yetiştirebileceği bir atölye açmaktır.

4- İnsanlığın Protezcisi- Hasan Kızıl

Hasan Kızıl, Mardin Derik’te yaşıyor ve iki buçuk yıldır çevresindeki sakat, yürüyemeyen hayvanlara hayat veriyor. Kızıl’ın yolculuğu 2 buçuk yıl önce soğuk bir kış gecesi, misafirlerinin aracının motoruna sıkışan bir kediyle başlamış. Kızıl o gece acil müdahale yapılamaması nedeniyle hayatını kaybeden kediden çok etkilenince, ihtiyacı olan hayvanlara yardım etmeyi kafasına koymuş. Daha önce de askerler için ısıtmalı ayakkabı, görme engelliler için de sensörlü baston icat etmiş olan Kızıl, bu yeteneğini hayvanlar için yürüteç tasarlamakta kullanıyor. Kızıl çevresinde bulduğu basit malzemelerle yaptığı yürüteçler için para talep etmiyor.

Yazan Juno

juno.afm@gmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Feminist Sanat ve Kadın Kimliği

İzmarit Toplamak İçin Eğitilen Kargalar Fransa’da “Görev”e Başladı