Mastürbasyon kelimesi Latince’de “elle rahatsız etmek” anlamına gelmektedir. Kadın veya erkeğin kendi kendine cinsel doyuma ulaşmak için yaptığı eylem olarak tanımlayabileceğimiz mastürbasyonda kişiler hayal güçleriyle fantezi kurabilirler veya uyarıcı olacak çeşitli cisimler ya da görüntüler kullanabilirler.
Tarih öncesi devirlerde, Antik Mısır ve Antik Yunan’da mastürbasyon kutsal sayılırken, tek tanrılı dinlerle birlikte mastürbasyon, yapılmaması gereken kötü bir cinsel edim olarak görülmeye başlandı. Bir zamanlar delilikten görme ve duyma sorunlarına, cilt rahatsızlıklarından epilepsiye kadar birçok rahatsızlığın temel nedeni olarak görülmekte ve dolayısıyla da lanetlenmekteydi.
Aydınlanma döneminde de cinsel baskının en açık seçik biçimde bastırıldığı alan mastürbasyon günahıydı. Günah çıkartan Katolik papazları bu konuda yasaklamalar getirmeye çalışmışlar ama başarılı olamamışlardı. Sivil otoriteler bunu küçük bir suç gibi görüyorlardı ve çok kolay gizlenen mastürbasyonun cezalandırılmasının zorluğu karşısında yapacak bir şey olmadığını nihayet kabul etmişlerdi. 1630’larda Artoisli bir hukukçunun söylediği gibi “cinsel organını okşayarak, kendini tahrik edip, tatmin eden ve boşalan” birinin “zaaf” ya da “iğrençliğini” tespit etmek çok sıkıntı verici ve zahmetli bir şeydi.
O döneme kadar sıradan bir şey kabul edilen, hatta kimi zaman gitgide geciken evlilik bekleyişi içindeki köylü gençliğin cinsel sıkıntılarından bir kurtuluş yolu gibi görülen mastürbasyon, 18. yüzyıl başında İngiltere’de gerçek bir tabuya dönüştü. Tutucuların uzun süre ayıpladıkları ve kınadıkları bir zevk haline geldi. Londra’da 1710 yılına doğru “Onania (mastürbasyon) ya da korkunç kendi kendine boşalma günahı, uhrevi ve cismani düşüncelerle birlikte her iki cins için bütün iğrenç sonuçları’’ adında yazarı belli olmayan bir kitapçık yayınlandı. 2000 adet basılan ve ilaç satışlarını artırmaya yönelik bu kitapçık oldukça ilgi görmüş, yaklaşık yirmi baskı yapmış ve Almancaya çevrilmişti.
Mastürbasyona karşı saldırı Londra’da bir gey grubunun tanımlanmasıyla aynı döneme denk düşer. Pek düzenli olmayan ve beşinci sayfası tablolara ayrılmış kırk sayfalık bu kitapçıkta bazı anatomi bilgileri, dulluk ve fahişelikle ilgili uzun açıklamalar, uykuda boşalmalar ve mastürbasyonla ilgili bilgiler yer alır. Bu elle “kendini kirletme olayı” öncelikle ergenleri ama aynı zamanda yetişkinleri ve yaşlıları da kapsayan bir olgudur. Kitapçığın 1723 yılında yapılan muhtemelen sekizinci baskısında sözde erkek mektupları yer alır ve bu mektupları gönderenler bu erotik oyuna 11-17 yaşları arasında ve genellikle de 14, 15 yaşlarına doğru başladıklarını anlatırlar. Kimileri tek başlarına başladıklarını, kimileri ise bir arkadaş çevresiyle birlikte başladıklarını söylerler. Yüzyıl sonunda sözde mektuplardan oluşan bir dizi benzer sonuç çıkar: Bu kötü işler aşağı yukarı aynı yaşlarda, yani 8-15 yaşları arasında yapılmaktadır ve bir başkası tarafından öğretilmektedir. 1777’de Bienville’in çıkardığı Nymphomania’da ise aynı olay kızlar açısından anlatılır. Kadın mastürbasyonu, lezbiyenliğin erkek eşcinselliği kadar tepki görmemesi gibi daha az tepki görür.
Yüzyılın ilk yarısının, öteki tıp metinlerine göre artık kabul edilmiş olan tabirle, ‘’kendi kendini tatmin’’ önemli bir problem olmuştur. Yazarların dikkati sonuçlar üstünde yoğunlaşır. Onlara göre bu alışkanlık özellikle gençlerin güçlerini tüketir, gelişmelerini engeller, hastalıklara (özellikle epilepsi, titreme) hatta ölüme bile yol açabilir. 1746-1748’de Fransa da bu konuyla ilgilenmeye başlar. Bu ülkede mastürbasyon karşıtı kampanya farklı bir görünüm alır, çünkü Rousseau ya da Tissot’ya göre “hasta”, insanı gerçek doğasından saptıran, sapık toplumsal düzenin bir kurbanıdır. Paradoksal bir biçimde bu söylemin son derece özgürleştirici olduğu düşünülebilmiş, “ılımlılık ve ölçülülüğün gerçek zevkleriyle” sefahati, kendine hakim olmayı karşıtlaştırdığı ve zorlayıcılığın yerine özgürce kabul edilen bir disiplini getirdiği iddia edilmiştir. 1762’de Tissot,Rousseau’ya, iki yıl önce Lausanne’da basılan mastürbasyonla ilgili kitabının yasaklandığını bildirir. Mastürbasyona karşı açılan savaş yöneticilerin hoşuna gitmese de onların gözünde kabul edilmesi mümkün olmayan erotik bir zevktir.
Mastürbasyon “musibeti”ni mahkum eden yapıtların sayısı Avrupa ve ABD’de artar. 1760’dan önce on yılda ancak birkaç kitap çıkarken, 1760-1770 arasında on kadar kitap çıkmıştır ve aynı yüzyılın son on yılında bu sayı 25’i bulmuştur. 1800-1860 arasında genel olarak 10’un üstünde ama 20’nin altında, 1870-1890 arasında ise 25 kitap yayınlanmıştır. Bu türün en önemli kitabı doktor Samuel-Auguste Tissot’nun 1758’de Latince, daha sonra 1760’da Lausanne’da Fransızca basılan yapıtı Onanisme(Mastürbasyon)’dir. Fransa’da sansür edilen kitabın üçüncü basımı, 1764’de Paris’te gizlice yapılmıştır. 1761’de Londra’da İngilizcesi çıkmıştır. Çeşitli araştırma ve incelemelerden anlaşıldığına göre, yazarın yaptığı sadece daha önce teolojik olarak tanımlanmış bilgileri ve yasakları tıbbi ve felsefi terimlerle yeniden ifade etmektir.Kendisinden çok daha önce günah çıkartan papazların yaptıkları gibi, spermin ziyan edilmesine yol açtığı için bu alışkanlığa karşı çıkar. Değişen sadece ahlaktır ve bu iş artık bütün Hıristiyan toplumunun kurtuluşuyla ilgili bir mesele değildir ve bu alışkanlık içindeki bireyi ilgilendirir.
Tissot büyük bir başarı kazanır, büyük ilgi görür ve bunun nedeni muhtemelen mastürbasyon yapan kişinin acı ve sıkıntıları konusunda çizdiği trajik resmin eski cehennem azabı betimlemelerinin yerini almasıdır. Getirdiği yenilik kesinlikle bedeni, sıvı kuramının bir mirası olan hidrostatik kavramıyla birleştirerek, bir makine gibi tanımlamamasıdır. Ona göre bu mekanizmanın iyi işlemesi, akışkanlarının dengesine bağlıdır. Oysa “bedenlerimiz sürekli yitirirler ve yitirdiklerimizi beslenme süreciyle telafi edemezsek kısa sürede ölümcül biçimde zayıflarız. Dolayısıyla çok fazla boşalmaktan kaçınmamız, özellikle de çok fazla ‘’çaba gerektiren’’ sıvıyı oluşturan meniyi fazla boşaltmamamız gerekir. Yüzyıllardır “bu sıvının küçücük bir damlasının yitirilmesinin kırk damla kanın yitirilmesine bedel olduğu” inancı hakimdir.
Tissot mastürbasyonu çok tehlikeli bulur, çünkü ona göre bu alışkanlık, cinsel ilişki sırasında terleme aracılığıyla bir tür enerji alışverişi üretmez. Ayrıca kadınlarda “meşru zevklere” karşı ilgisizlik doğurur. Hatta kimileri “klitorisleriyle başka yasak ilişkiler” yaşarlar, çünkü genellikle küçük olan kadın cinsel organı bunlarda ‘’doğal ölçüleri çok aşar’’ ve başka kızlarla ilişkilerinde bu organı penis gibi kullanırlar. Lezbiyenliğin ilke olarak ölümle cezalandırıldığı daha önceki yüzyıllarda da bu alışkanlık vardır. Erkek mastürbasyonu ise ölümcüldür; şiddetli titremelere, epilepsiye neden olur. Hasta sararır ve efemine bir görünüm alır, “çünkü sürekli yitirir ve yitirdiklerini telafi edemez.”
20.yüzyılda mastürbasyon karşıtlığı akımı kendisine ABD’den de destek bulur. Bu kampanın en önemli isimlerinden biri döneminin ünlü bir cerrahı olan John Harvey Kellogg aynı zamanda günümüzde de yaygın olarak kullanılan mısır gevreği markasına adını veren kişidir. Kendisinin mısır gevreğini ete eşdeğer sunmasının altında yatan anlayış da etin şehvet duygularını arttırıcı olduğuna inanılmasıdır. Kısacası Kellogg mısır gevreğinin tüketilminin faydalarını gerekçelendirirken, şehvet duygularını azaltmak mastürbasyonu engellemek bahanesine sığınmıştır. Kellogg ve yandaşları mastürbasyonu önlemek için oğlan çocuklarının cinsel organlarının uçlarını gümüş bir telle kapama ya da anestezi yapmadan sünnet etme, kızlarda ise klitorisin karbolik asitle yakılması gibi korkunç yöntemler öne sürmüşlerdir.Bu mastürbasyon karşıtı kampanyaların etkisiyle 1856 ve 1932 yılları arasında ABD Patent Ofisi verilerine göre 33 adet antimastürbasyon aleti icat edilmiştir.
1950’lerde Alfred Kinsey’in insan cinsel davranışları hakkında yayınlanan ve “Kinsey Raporu” olarak ünlenen araştırmaları mastürbasyona bakış açısını değiştirmeyi başarmıştır. Araştırmalardaki en önemli bulgulardan biri geçmişte değişik kötülüklere, sağlık sorunlarına neden olduğu düşünülerek yasaklanan, karşı çıkılan mastürbasyonun normal olarak adlandırılmasıdır.
Günümüzde ise mastürbasyonun kişinin sosyal yaşantısını ve seksüel yaşantısını bozmayacak şekilde ölçülü yapılmasının oldukça faydalı olduğu düşünülmektedir. Rahatlama ve gevşeme sağlayan mastürbasyon cinsel eğitimin bir parçası olarak cinsel hayatın gelişmesine de yardımcı olmaktadır. Cinsel deneyimler için güvence ve özsaygıyı arttırır. Sevişme esnasında yapılan mastürbasyon kişilere değişik zevkler vererek cinsel hayatı zenginleştirir veya renklendirir. Birlikte yapılan mastürbasyon seks hayatına değişik bir alternatif sağlar. Birlikte uygulanan mastürbasyon kadının hamilelik durumlarında veya erkekte ereksiyon sorunları gibi seksin yapılamayacağı bazı tıbbi durumlarda da iyi bir seçenektir. Kasıklarda olan ağrıyı hafiflettiği ve uykusuzluğa iyi geldiği bilinen mastürbasyon erken boşalma tedavisinde de kullanılan bir cinsel edimdir.