Gabriel García Márquez’in 1967 yılında yayınlanan başyapıtı Yüzyıllık Yalnızlık Netflix tarafından ekranlara uyarlanıyor.
Netflix uyarlamanın İspanyolca olacağını ve hikayenin yazarın ülkesi Kolombiya’da çekileceğini açıkladı. Dizinin yapımcılığını Marquez’in oğulları Rodrigo Garcia ve Gonzalo Garcio üstlenecek.
Babasının kitabını filme uyarlamak için yıllar boyunca birçok teklif aldığını söyleyen Rodrigo Garcia, kitabın bir film süresi içine sığdırılamayacağını ve İspanyolcadan başka bir dilde anlamını yitireceğini düşündüğü için yıllarca gelen tekliflere sıcak bakmadığını belirtti.
Ancak artık dizilerin sinema kalitesine ulaştığını ve romanı hakkıyla ekranlara taşımak uygun şartların oluştuğunu savunan Garcia, Netflix’i tercih etmelerini ise şöyle açıkladı:
“Yabancı dildeki dizi ve filmleri dünya çapındaki izleyicilerle buluşturma konusundaki başarısı düşünüldüğünde zamanlama daha iyi olamazdı. Bu macerada Netlix’i ve film yapımcılarını heyecanla destekliyoruz, son halini görmek için de sabırsızlanıyoruz.”
Netflix İspanyolca Orijinal Eserlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Francisco Ramos ise, “Yüzyıllık Yalnızlık gibi, Latin Amerika’dan çıkmış, zaman sınırlarını aşan ikonik bir hikayenin ilk ekran uyarlamasını dünyayla paylaşma konusunda bize güvenildiği için çok gurur duyduk. Üyelerimizin İspanyolca film ve dizileri izlemeyi sevdiğini biliyoruz. Bu eser bizim platformumuz için mükemmel bir uyuma sahip olacak.” dedi.
Şilili büyük ozan Pablo Neruda’nın, Don Kişot’tan bu yana İspanyolca yazılmış en iyi eser olarak tanımladığı Yüzyıllık Yalnızlık, taşrada izole bir kasaba olan Macondo’da Buendia ailesinin 7 kuşağa yayılan hikayesini fantastik ve alegorik öğelerle anlatan eser, büyülü gerçekçilik akımının en etkileyici romanlarından biri. 47 milyona yakın kopyası satılan roman, 46 dile çevrildi.
2014’te hayatını kaybeden Nobel ödüllü yazar “Yüzyıllık Yalnızlık”ı, “çocukluk yıllarını edebi bir dille geride bırakmak” amacıyla yazdığını söylüyor ve kitabını şöyle anlatıyordu:
“‘Yüzyıllık Yalnızlık’ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım.
‘Yüzyıllık Yalnızlık’ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım, ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü olağan şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım, kitabımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız.”
20. yüzyılın en değerli romanlarından biri olan Yüzyıllık Yalnızlık’ın hakkını verebilecek bir uyarlama yapılıp yapılamayacağı şimdiden merak konusu.