Türler kaçınılmaz olarak karışacak ya da siz onları karıştıracaksınız. Bu iyi bir şeydir.
Bu yazıda ‘African’ müzik ile ilgilenmek istiyoruz. Afropean; Avrupa’da doğan ama Afrika kültürünü miras olarak edinmiş insanlar için söylenen yeni bir terimdir. Önceleri bu tip terimler bir yergi ifade etse de artık kültürel bir zenginlik göstergesi olarak kabul ediliyor. Ve Sona Jobarteh bir Afropean’dir. İngilizce ve Mandinka dili karışımı, creole (hem avrupalı hem de siyahi kökenden gelen kimse veya bu kimselerin konuştuğu dil) bir dil kullanır.
Onlar yani anavatanları Afrika’dan dünyaya yayılanlar, vardıkları diaspora topraklarında özellikle Brezilya ve Karayipler aracılığıyla köklü Afrika miraslarıyla güçlü bir şekilde özdeşleştiler. Her ne kadar belli bir müzik türüne sahip olsalar da ürettikleri eserler kendi Afrika özünü çoktan bir kenara savuşturan yeni etkileri yansıtmakta artık. İşte bu yazıda size sesini duyurmak istediğim Sona Jobarteh, bu gelişimin neredeyse temel örneğini oluşturuyor. Ama önce onun sesini duymalısınız, ardından devam edelim.
Sona Jobarteh, Mali’den Gambiya’ya göç eden Amadu Bansang Jobarteh’in torunudur. Gambiya’da büyük bir Griot ve kora müzisyeni olarak büyük saygı görür. Ünlü kora ustası Toumani Diabate’nin kuzeni ve aynı zamanda Sona’nın Turnelere katıldığı Afrika Klasik Müzik topluluğunu yöneten Tunde Jegede’nin kız kardeşidir. O hem İngiltere’de hem de Gambiya’da önemli işler yaptı ve ilk kadın kora müzisyeni olarak nitelendirildi.
Yine de o ‘’çok daha fazlasıdır.’’ Geleneklere ters olsa da, onun yaptıkları bir kadının kora çalmasından çok daha fazlasıdır. Onu sadece yenilikçiliğiyle değerlendiremeyiz. Bu yazıda esas üzerinde durmak istediğim şey ise; karıştırdığı türlerin her birinin estetik kökenine ayrı ayrı hâkim olması. İşte bu az rastladığımız örneklerden. Bundan yazımızın derinliklerinde söz etmeliyiz. Şimdi hemen Sona’nın sesine geçelim. Ve Mamamuso adlı şarkıyı dinleyelim.
Sona, İngiltere ve Gambiya’nın resmi müzik okullarında eğitim aldı. 1983 yılında Londra’da dünyaya geldi. Henüz dört yaşındayken Londra’daki Caz Cafe’de performans gösterdi. Londra Prestijli Royal müzik kolejine katıldı ve burada çello, piyano ve Harpsikord okudu ve Purcell müzik okulunda kompozisyon eğitimi aldı. Kora çalmasına ek olarak, o aynı zamanda yetkin bir gitaristtir
Filmler için de müzik yapan ve besteleyen Sona’nın, genç kariyerinin ve şimdiye kadarki başarılarının üzerine bu kadar çok söz etmemin tabi ki bir nedeni var. Avrupa müzik eğitimi ile daha geleneksel olan Afrika estetiği arasındaki geniş bölünmeyi müzakere etmek ya da kurgulamak için, bu geçmiş gözler önüne serilmeliydi. Saya adlı şarkısının bunu hemen bize göstereceğini biliyorum. Biraz kulak vermek doğru olacaktır.
Kora, en önemli enstrümanıdır Sona Jobarteh’in. Biraz arp gibi ama daha fazla vurmalı çalgı gibi geliyor sesi. Şan sesi ise; hem yumuşak hem de güçlü, sert ve kesin. Musow adlı şarkıda duyacağınız gibi.
Sona’nın ilk albümü Afro-acoustik soul’da çoğunlukta tatlı ve acı aşk şarkıları, bilinçli ifadelerin kendi farkındalıklarını ve toplumsal mücadelelerini dile getiren şarkılara dönüşüyor. Hazırladığı bir mixtape’nin ilk altı şarkısı Afro-akustik Soul’dan. Sonraki altı şarkı ise; Sona’nın bestelediği film müziği olan Anavatan’dan geliyor. Şarkılar Afrika geleneğini hatırlatıyor. Yüzüyormuş hissine kapılabilirsiniz, meditasyon müziği gibi, tütsüler, mumlar atmosferik mi desem bilemedim. Sessiz bir düşünce gibi, aklında gezdirmek gibi, belli olmayan bir his. Yani gün bitmiştir işte yine bu saatlerdesinizdir ve yormamak için zihnimizi düşünmeyiz, sadece hafifçe geçiririz aklımızdan bunca olanı. Bir yandan da bir parça çalar ya. İşte öyle tat vermekte. Filmin dokusuna uygun sade melodiler bir oluktan nazikçe akıyor gibi.
Biraz daha Sona Jobarteh’in Anavatan filmine yaptığı müziklerden söz edelim. Filmin müziklerinde açık gökyüzü ve uzun bir yolculuk havası var. İlk bakışta basit görünüyor, ancak gerçekte parçaların çok izlenimli vokalleri ve vurmalıları incelikle kullanımı da dahil olmak üzere bir liriklik dokusu ile zarif bir şekilde sarmalanmış.
Biraz önce söz ettiğim gibi, ama daha fazlası var. Kora-gitar ve sesi destekleyen bir perküsyonist ve gitaristle üçlü bir biçimde Sona Jobarteh’in sahne performanslarının video kliplerinden iki parça alınmış filme. Bu hoş seçimler hem beceriyi hem de kendine güvenini göstermektedir. Müzik zayıf ya da eksik görünmüyor. Oldukça doyurucu. Gerçekten de üç enstrümanlı bir sahnenin kendisi için bu kadar rahat olması şaşırtıcı ama sonra aşiret dillerinde söylediği geleneksel şarkısı başlıyor.
İşte tüm bu belirtiler yazımın başında sözü getirmek istediğimi söylediğim, onun Batı eğitiminin, yaptığı müziğin estetiğinde ne kadar önemli bir etkisi olup olmadığını merak etmemize yol açıyor. Dilerseniz izleyelim/dinleyelim…
Sona Jobarteh’in Fasiya albümünde yer verdiği parçaların seçimi geleneksel köy müziği ile yoğun bir özdeşleşmeyi işaret etmekte. Kent ya da köy müziği her birini ustalıkla yönetiyor, kulakları doyuruyor.
Erken yaşlarda müziğe başlayan Sona ve onun kuşağından müzisyenlerin birçoğu, çağdaş hip hop unsurlarıyla ya da caz elementleri ile geleneksel öğeleri bütünleştirmeye çalışırken, Sona çarpıcı efekti keşfediyor. Tarzının bir kısmı, bir yapımcı ya da ses mühendisi tarafından oluşturulmuş olabilir. Ama ‘müzik yapım sürecine dahil olmanın’ birçok şekli vardır. Diğer müzik türlerini tanımak ya da tanımak için bir çaba göstermeye gerek yoktur. Türler kaçınılmaz olarak karışacak ya da siz onları karıştıracaksınız. Bu iyi bir şeydir. Bir kültürel creole olmanın iyi çelişkisini, müziğinde kullanan Sona örneğinde ise; geleneksel elementleri kullanma kararı bir tercih ya da dayatılan bir kısıtlama değildir. O diğer müzik türlerini iyi tanımakla kalmaz yanı sıra diğer müziğin estetiğini en üst seviyede öğrenmiştir. Oldukça güzel ve bir o kadar lezzetli işler yapmaktadır. Duyduğunuz gibi.
Sona Jobarteh’in albümlerini başından beri takip ettiğinizde merak uyandıran durumlarla karşılaşıyorsunuz. Gerçekten ne yapmak istemekte? Acaba almış olduğu İngilizce müzik eğitiminden bu kadar kolay vazgeçebilir mi ya da terk edebilir mi? Kentsel bir yaşam tarzı sürmekte ama köy müziği yapmakta. Tüm bunlar bilinçli bir seçim mi ya da bir yönden kendini kısıtlanmış mı hissediyor? İşte tüm bunların cevabı ilerleyen yıllarda karşımıza çıkacak. Çünkü o 1983 doğumlu ve bu müzik hayatı için yeterli bir süre değil. Kaçınılmaz olarak daha da değişecek. Şimdiye dek yaptıkları bir başlangıçtı, Sona Jobarteh’in yaşını düşündüğünüzde gelecekte neler yapabileceğini hayal edebilirsiniz.
Sona Jobarteh, büyüleyici bir kültür hazinesidir. Albümlerinde yer alan şarkıların, sunumlarının zenginliği ve güzelliği hayret edilecek lezzette. Yazımızın sonlarına doğru yaklaştık artık. Söylemek istediğim bir gerçek var ki, o da Sona Jobarteh’in African miras müzik kültürünü önemli ölçüde zenginleştirmekte olduğudur.