En tuhaf paradokslardan biri,
ancak kendimi olduğum gibi kabul edebildiğimde,
değişebileceğim gerçeğidir.
Carl Rogers
İnsanın kendisi olması ne demektir?
Ne hissettiğini açıkça ifade etmesi, duygularını saklamaması, nasıl hissediyorsa öyle davranmasıdır, değil mi? Kendin olmak tam da bu yüzden cesaret ister ve herkesin yapabileceği bir şey değildir bu. Çünkü kendiniz olduğunuzda her an çevrenizdeki insanları kaybetme riskiniz vardır. Bu riski göze alabilmek ise cesaret ister.
Kendiniz olmaya kalkıştığınızda bedeller ödemeye başlarsınız. İnsanlar sizi yargılamaya başlarlar. Birçoğu sizden nefret etmeye, birçoğu da artık sizi önemsememeye başlar. Ancak kendiniz olabildiğinizde ruhunuz için faydalı bir şey yapmış olursunuz: kendinize olan saygınızı kazanırsınız. Oysa başka biri gibi davranmak gerçekte hiçbir yarar sağlamaz.
Ünlü psikolog Carl Rogers, Bir Terapistin Psikoterapiye Bakışı: Bir Kişi Haline Gelmek (On Becoming A Person: A Therapist’s View of Psychotherapy) kitabında insanın başka biriymiş gibi davranmasının yararsızlığına şöyle değiniyor:
“İnsanlarla olan ilişkilerimde, başka biriymişim gibi davranmamın uzun vadede bana hiç fayda sağlamadığını gördüm. Kızgın olmama rağmen sakin ve hoş görülü davranmam da bana bir fayda sağlamıyordu. Hiçbir şey bilmediğim halde yanıtları biliyormuş gibi görünmem de bana fayda sağlamıyordu. Kendimi güvende hissetmediğimde ve çok korktuğumda, sanki kendimden eminmişim gibi görünmek de bana bir şey kazandırmıyordu.”
Kendin olmak gerçekten kim olduğunu dünyaya açma cesareti gösterebilmektir. İnsanlar böylece sizin hem iyi hem de tartışmaya açık yönlerinizi görmüş olurlar. Sizi gerçekten tanımaya ve sizi daha iyi anlamaya başlarlar. Böylece, sizi gerçekten sevecek olan insanlar, olmaya çalıştığınız bir karakteri değil, gerçek sizi seveceklerdir.
Teoride birçoğumuz, insanın kendisi olmasının iyi bir şey olduğu konusunda hemfikirizdir. Ancak yine birçoğumuz kendimiz olmak yerine dışarıda maskeler takıyoruz. Bize göre hoş olmayan yanlarımızı saklayarak sosyal statü ve itibar uğruna kendimizden vazgeçiyoruz. Ama canlı olabilmek için ve kendimizi canlı hissedebilmek için gerçek olmaya da ihtiyacımız var. Derinliğimizi, içimizde sakladığımız duyguları açıkça paylaşabileceğimiz insanlara, yanlarında endişeye kapılmadan gerçek olabileceğimiz insanlara da ihtiyacımız var.
İlişkiler ve kendin olmak
İnsanın cesurca kendisi olması, ilişkilerdeki problemleri çözmüyor. Ama daha derin, daha anlamlı ilişkilere kapı açıyor. Kendiniz olduğunuzda daha gerçek ilişkiler yaşıyorsunuz, yaşadığınız ilişkiler daha tatmin edici oluyor ve diğer kişiyi de kendisi olmasına teşvik etmiş oluyorsunuz. Böylece o da ilişkinize gerçekliğinin daha fazlasını katıyor.
Kendiniz olduğunuzda, birçok insanı kaybedebilirsiniz. Birçok ilişkiniz bitebilir. Başlangıçta bu durum size acı verse de birçok sahte ilişki yerine az, ama gerçek ilişkiye sahip olduğunuz için uzun vadede kendinizi şanslı hissedeceksiniz.