Bu yazımda Balval grubunu da yanımıza alarak çocukluğunuzun geçtiği sokaklara götürmek istiyorum sizleri. Bunun mümkün olup olmadığını hep birlikte görelim .ama önce grubun “Blizzarda boheme” adlı albümünden ‘Ado chavo’ adlı şarkısını dinleyelim.
Balval farklı bir topluluk, daha önce hiç dinlediniz mi? Eğer dinleme fırsatı bulduysanız, onların şarkıları eşliğinde zamanda yolculuk yapabileceğinizi ve çocukluğunuza gidebileceğinizi biliyorsunuzdur. Bir pazar günü, sabah erkenden kalkmışsınız ve beklersiniz arkadaşlarınızı mahallenizdeki bir sokağın duvarının dibinde, her an oynayacağınız biri çıkabilir karşınıza, dalmışsınız seyretmeye sessizliği. Aniden, karşı ağaçtan bir saksağan sesi gelir, kulak kabartırsınız çevrenizdeki seslere, dalarsınız kendi içinizdeki oyuna, seslerle oynamaya başlarsınız, yaşamda sadece ses vardır artık.
Tıpkı yaşamı duyumsayacağınız, geçmişten günümüze süzülüp gelen “Dumbala dumba” adlı parçalarında olduğu gibi.
Balval’ın konser gecelerinde, eski günlerde sokakta oynadığınız oyunlara geri dönersiniz. Rastladığınızda kaçırmamalısınız. Duyduğunuz ilk tını ile başlar bu çocukluk düşü ve bir anda sahnede pür dikkat kesilirsiniz, bildik seslerdir tüm bunlar. Bulgarca ve Azerice söylenen. “Aman lelo” şarkılarında olduğu gibi.
Eski mahallenizde gibi hissedersiniz onların konser akşamlarında kendinizi. Belki de sizler de benim gibi bir işçi kentinin, gelişmekte olan bir kenar mahallesinde büyümüşsünüzdür. Örgütlenmelerin, hak taleplerinin dile getirildiği zamanlar, işte o zamanlar. Öyle ki; henüz şehir tam olarak yutmamıştır tek katlı evlerimizi. Mahalledeki tüm babalar aynıdır her gün aynı sefertasları ile fabrikaya giderler, tüm anneler keza her gün tencere fokurtuları ile dolu mutfakta didinip dururlar. Tüm evler aynı, her biri kireç badanalı. Tüm çocuklar aynı, tırnaklar kir içerisinde.
Sokaktasınız, neşeli çığlıklar atılıyor, şarkılar söyleniyor, oyunlar oynanıyor. “Sude phabaj.”
Tüm oyunların ritüelleri, hep bir ağızdan söylenen tekerlemeleri vardır. Oyuna giremeyenler kenarda iri gözlerle, tekerlemeleri mırıldanmakta. İşte siz de Balval’ın ritimlerini tıpkı kenarda oyuna girmeyi bekleyen çocuklar gibi mırıldanırsınız.
Birazdan aksam karanlığı basacak ve annelerimiz, pencere camlarından, canhıraş çağıracak bizi, oyundan kopmanın hüznü ile evlerimize gideceğiz. İşte budur onların bizim için yarattığı sahne. İşte budur mahallemizin orkestrası.
Balval grubunun sahnesi. Herkes tatlı bir telaş içerisinde, herkes bir üretkenlikle meşgul, çember çevrilir, ip atlanır, kovalanır, yakalanılır. Top sesleri, çelik çomak sesleri, koşan ayaklar, hışırtılar, bandolar, mızıkalar. Bir arife günü, bir telaş, bayramlıklar alınmış, ama yarın giyilecek ve Balval topluluğu, hınzırca hediye paketlerini düşündürüyor bize. “Keren cavorale drom” adlı parçaları ile eski bayramlara dahi gidebilirsiniz.
Tekerleme söyleyen afacan çocuklar gibidir Balval’ın müzikleri, Yakalanmadan elmaları aşıran ve neşe içerisinde hep bir ağızdan konuşan çocukların telaşı vardır her zaman sahnede. Corro Som.
Balval, romanların müzikal dilini Doğu Avrupa ve Balkan melodileri ile süsleyen sonrasında da caz, blues ve rock tarzları ile harmanlayan yepyeni bir tarz yaratmış. Öyle ki Buena Vista Social Club’ın Küba için yaptığını bir anlamda onlar da Doğu Avrupa için yaptı diyebiliriz.
Balval, farklı tarzları tıpkı Tango adlı parçalarında olduğu gibi taze ve neşeli bir havayla sunarlar hayranlarına. Roman müziğinin geleneksel havasını hissedeceğiniz bir şarkıdır tango. Duymalısınız.
Grubun Blues formunda seslendirdiği ‘Liza’ adlı parçası kulağa tıpkı Leonard Cohen’in yumuşak sesiyle anlattığı roman öykülerini anlatır bize.
Onlar deneysel müzik türlerinde bestelediği eserlerini her zaman oyunun kurallarına uydurmayı başarmıştır. Tabii ki kendi kurallarını koyduktan sonra. Kısaca hiçbir kuralı ihlal etmeden kendi müzikal özgürlüklerini rahatça ilan etmişlerdir herkesin hayranlığını kazanarak.
Balval topluluğu eserlerini doğu ile batının dil harmonisini kullanarak farklı dillerde yapıyor şarkılarını. Rusçadan Bulgarcaya, Macarcadan Sırpçaya kadar pek çok kültürün renkleri ile beziyorlar sahnelerini…
Tükenmeyen enerjileri ile sahnelere serin bir esinti getiren topluluğun adı Balval’ın anlamı onları çok iyi tanımlıyor. Balval, Roman dilinde Rüzgâr anlamına geliyor. Ama bu öyle bir rüzgâr ki hiç dinmeden tüm Avrupa’yı kasıp kavuran bir fırtınaya oldukça uzun bir zamandan beri dönüştü bile.
Ve kaçınılmaz olarak bizde de duyulacak, sevilecek, dinlenilecek.