in

Dilimizle mi Düşünürüz Yoksa Beynimizle mi?

Yapılan araştırmalar ortaya koyuyor ki Türkçe konuşup Türkçe bilmeyen bir toplumuz…

Düşünme nedir? Nasıl düşünürüz diye bir soru sorduğumuzda bu soruya karşımızdaki kişi aklımızla, zihnimizle, beynimizle gibi cevaplar verebilir. Aldığımız bu cevaplar kısmen doğru sayılır. Bu soruyu bir de zihin felsefesine sorarsak “düşünme tamamen zihinsel bir eylemdir, fakat düşünmenin büyük çoğunluğu dil ile gerçekleşir” cevabını alırız.

Şimdi gelin entropi yasası hakkında düşünelim. Entropi * kelimesinin anlamını bilmiyorsak eğer, zihnimizde ne kadar düşünmeye çalışırsak çalışalım düşünemeyiz. Çünkü zihnimizde bu kelimenin karşılığı yoktur. Ama bir fizikçi veya bir mühendis entropi kelimesini duyar duymaz bu kelime ile ilgili bir şeyler düşünmeye başlayabilir. Çünkü zihninde bu kelimenin karşılığı vardır.

Yapılan bir araştırmaya göre Türk insanı gündelik dilde kendini 400-450 kelime ile ifade etmeye çalışıyor. Bir başka araştırmaya göre ise gençlerin bir kısmına günde 200-300 kelime yetiyor. Oysa ki Türkçede 100 bine yakın kelime bulunuyor. Bu kelimelerden 78 bin kadarı ana kelimelerden oluşuyor. Böylesine zengin bir dilimiz varken kırsal kesimlerin bir bölümünde günlük kullanılan kelime sayısı 40-50 kelimeyi geçmiyor. Yani bu araştırmaların sonucunda Türkçe konuşup Türkçe bilmediğimiz ortaya çıkıyor.

Az kelime bilince kendimizi anlatamadığımız gibi karşımızdakini de anlayamıyoruz. Kısacası kitap gazete vs. okumayınca insanın kelime dağarcığı da gelişmiyor doğal olarak. 400 kelime biliyorsak 400 kelimelik, 50 kelime biliyorsak da 50 kelimelik düşünebiliyoruz. Dil insanlar arasındaki iletişim ihtiyacından doğmuştur. Kendini tam olarak ifade edebilmek de bir ihtiyaçtır.

Günümüzdeki gençler genellikle kitap, gazete, dergi okumak yerine sosyal medya videolarını tercih ediyorlar. Ve ne yazık ki seyrettikleri videoların birçoğu son derece öğretici ve doğru dil kullanımı olan! Makyaj, oyun vs. videolarından oluşuyor.

Okumayan, konuşmayan, tartışmayan ve en önemlisi düşünmeyen bir toplum oluşuyor maalesef. Böyle bir toplumda yaşayan bireyler de karşılaştığı herhangi bir bilgiden şüphe duyup araştırmıyor, okumuyor. Durum böyle olunca da art niyetli kişiler tarafından rahatlıkla kandırılabiliyorlar.

Bu toplumda yaşayan ve şüpheci düşünceye sahip olmayan bazı kişiler toplumsal olarak karar verilmesi gereken olaylarda sağlıklı kararlar da veremiyorlar. Yine art niyetli topluma zarar vermek amacı güden insanların peşlerinden sürüklenebiliyorlar. Peşinden gittikleri kişilerin altta yatan temel amaçlarını da sezemiyorlar.

* Entropi: Termodinamiğin ikinci yasası. Bir sistemdeki rastgelelik, düzensizlik olarak tanımlanır. Sanattan felsefeye, fizikten teolojiye kadar birçok alan entropiyle ilgilenir.

5 Yorum

Cevap Yazın
  1. Cok guzel bir yazi.Tamamen katiliyorum.Cocuklarimiza daha cok okumayi ve arastirmayi ogretmeliyiz .Kendimize de..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İran’da İktidar Destekli Paralel Baro Avukatlığı Nasıl Yıktı?

Nothing Personal: Ürkek Yalnızlıkların Çarpışması