İktisat her ne kadar bir insan bilimi sayılsa da iktisat teorilerinin en çok unuttuğu şey insandır. Bu yüzdendir ki bir iktisadi sorunun olduğu yerde bunun toplumsal/insani içerimleri sıklıkla göz ardı edilir. Seçilen kavramlar da bun yardımcı olur. Örneğin “ekonomik kriz” ifadesi insani içeriğinden bütünüyle soyutlanmıştır. Hani iktisatçıların çok kullandıkları şu meşhur “ceteris paribus” var ya, hani meali “başka her şey sabitken” ya da “diğer bütün değişkenler göz ardı edildiğinde” demek olan büyük ifade, aslında “insanı paranteze aldığımızda” demektir. Bu nedenle iktisadi kuram ve kavramların çoğu hakkında oldukları gerçekliğin -en iyi durumda bile- oldukça silik bir kopyasını sunar. “Büyük Buhran” da bundan azade değildir. İfadenin hem İngilizcesi (Tek Great Depression) hem de Türkçesi bir toplumsal felaketi adlandırmak için yetersizdir ve olan biteni psikolojinin sınırlarına dahil eder; sanki sorun olan biten değil, bizim olan bitene ilişkin düşüncelerimizmiş gibi (Allah seni bildiği gibi yapsın Epiktetos).
İlk uluslararası ekonomik kriz olarak görülen ve 1930’lar boyunca süren Büyük Buhran süresince 50 milyondan fazla kişi işsiz kaldı, pek çokları intihar etti. Aşağıdaki görsel “Büyük Buhran” döneminde yaşamdan enstantaneler sunuyor. Dönemi ve o dönemdeki insanlık durumunu daha iyi anlamak için -eğer okumamışsanız- John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri”ni ve izlememişseniz “Cinderella Man“i öneriyoruz.
Kendi Ülkende Sürgün
Solda; fotoğrafçı Dorothea Lange. Sağda; göçmen işçiler Kaliforniya hasadının ardından çalışabilecekleri başka topraklara doğru yola koyulmuş...
“Sokak Sahnesi”
En Alttakiler
Lewis Hunter ve ailesi. Tüm yurttaşlık haklarından mahrum siyahlar "Büyük Buhran"dan da en çok etkilenen kesim.
Bir Taşra Evi
Sokak ve Hapishane
Yeniden Yollara
Yarıcılık yapan çiftçi yeni bir tarla bulabileceği umuduyla bütün ev eşyasıyla birlikte yola çıkmış.