Boykot. Son yıllarda bu sözcükle yatıp bu sözcükle kalkıyoruz. Peki nedir boykot? Bir boş zaman meşgalesi mi? Politik manevra hamlesi mi? Daha da ötesinde, akla gelen ilk “yerli ve milli” refleks mi?
Her yönüyle sizin için araştırdık.
Önce Tanımlayalım:
- Bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma.
- Bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle, amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme.
Boykot, genellikle ahlaki, sosyal, politik, ekonomik veya çevresel nedenlerden dolayı bir kişi, örgüt veya ülkeyi bir protesto ifadesi olarak kullanarak onunla olan ilişkiyi gönüllü ve kasıtlı olarak askıya alma durumunu anlatan eylemin adı.
Nereden Geliyor?
Mevzuyu dağıtmadan şöyle anlatalım. Yıl 1880, Sanayi Devrimi’nin hemen sonrası. İşçi sınıfı tarih sahnesinde yerini almaya başlamış ve itiraz kültüründe gözle görülür gelişmeler yaşanıyor. İrlanda’da toprak ağalarının kiralarını toplayan yarı patron yetkilerine sahip Charles Cunningham Boycott adında bir İngiliz, kiracılarına karşı çok acımasız. Hasadın düşük olduğu 1880 yılında, topraklardan aldığı kirayı düşürmeye yanaşmıyor. Dediğim dedik bir despot. Çitçileri çok zor duruma düşürüyor. Hatta bir kısımını da işten çıkarıyor. Bunun üzerine çiftçiler, Boycott’un çalıştırdığı toprakları kiralamayı, oralarda çalışmayı, hatta ona selam vermeyi bile kesiyorlar ve Boycott bir anda kendini toplumdan aforoz edilmiş olarak buluyor. İşçileri çalışmaz, yerel iş adamları onunla ticaret yapmaz hatta postacı bile postalarını getirmez oluyor. Bu durumun Boycott üzerindeki etkilerini sizin tahminlerinize bırakıyoruz.
Ardından çeşitli sebeplerle bir sürü boykot yaşanıyor. Ama fiile hala bir isim verilemiyor. Çeşitli isimler verilmeye çalışılsa da tutmuyor. En sonunda The Times’ın bu fiili Charles Boycott’tan esinlenerek kullanmasıyla sözcük yaygınlaşıyor ve birçok dile aynı şekilde geçiyor: BOYKOT!
Evet aynen öyle! Boykot edilen bir kişi, bu fiile isim babalığı yapıyor.
Nasıl Yapılmaz?
Ülkemizde son dönemde çok sayıda ve birbirinden renkli boykot görüntülerine rastladık. Bazıları kendi içinde bir tutarlılığa sahip görünse de çoğu boykot edileni dahi gülümseten görüntülere sahne oldu. Kimi Hollanda’yı boykot kampanyasında portakal bıçakladı, kimi Coca Cola’yı boykot etmek için Fanta içti, kimi daha da ileri gidip Çin’i boykot etmek için herkesi dövdü ama bir Çinli bulup da dövemedi. Şu an ülke olarak yine bir boykot kampanyasının ortasındayız. Dolar’ın kontrolsüz yükselişini engellemek için Amerikan ürünlerini boykot ediyoruz. Bu ürünlerin başını da İphone çekiyor. İphone’unu iple asan mı dersiniz, şarj etmeyerek cezalandıran mı yoksa değerinden ödün vermeden hemen satılığa çıkaran mı? İşte dünya boykot tarihinin; dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı bölümüne adını altın harflerle yazdırmış, keşke olmasaydı dediğimiz birkaç örnek:
İsrail’i boykot etmek için kolaları sokağa döken abimiz.
Ülkemizde boykot düşüncesi, kısa vadeli sonuç almanın ötesinde çok boyutlu ve yaşamsal dinamiklerle kavranılamadığı için, bir seçenek oluşturma gücünden mahrum kalıyor.
Besmeleli kullanılmış, boykot niyetine satılık İphone
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venus var Vestel var. Ne yapacağımızı anlasınlar. Biz kendimize yeteceğiz. Olmayanı da üreteceğiz. Bu millet onlar gibi bakan değil, kazan-kazan esasına göre hareket eden bir millettir.” açıklamasının hemen ardından ikinci el alışveriş sitelerinde buna benzer ilanlar görülmeye başlandı.
Sanırım ülkemiz “nasıl yapılmaz?”a verilecek örneklerle dolu. Geçelim iyi örneklerine.
Nasıl Yapılır?
Montgomery Otobüs Boykotu
Boykot 1 Aralık 1955’te Afro-Amerikan bir terzi olan Rosa Parks’ın tutuklanmasıyla başladı. Parks otobüsteki yerini bir beyaz erkeğe vermeyi reddettiği için Montgomery’nin ırk ayrımı yasalarını ihlal etmekle suçlandı. Mahkemeye verilen ifadelere göre Parks diğer dört siyahla birlikte dördüncü sırada oturmaktaydı (siyahlar yalnızca ilk sıraya oturabilirdi). Daha sonra tüm oturma yerleri doldu ve otobüse beyaz bir erkek bindi. Siyahlar ve beyazlar aynı sırada olamayacakları için adam tüm siyahların oradan kalkmasını istedi. Diğer dört siyah itaat ederken, Rosa bunu reddetti.
Rosa’nın tutuklanmasıyla biten olayın ardından Montgomery’deki siyahlar otobüsleri boykot etmeye başladı. Bir yıldan fazla süren eylemler süresince on binler halinde yürüyerek işlerine gitmek de dahil olmak üzere çeşitli yöntemlerle otobüsleri boykot ettiler. 5 Aralık 1955’ten 21 Aralık 1956’ya kadar süren boykot sonucunda Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi, Montgomery’deki ırkçı kanunlarının anayasaya aykırı olduğunu açıkladı.
Arap Birliği İsrail Boykotu
Arap Birliği tarafından Aralık 1945’ten beri devam eden boykot. İsrailli firmaları boykot etmekle başlayan süreç, bununla kalmayıp İsrail’le ilişkili şirketleri de içine alarak genişledi.Bir kara liste hazırlandı ve Arap milletleri bu şirketlerle ilişkiye girmeyeceğine söz verdi. Uzun vadede bankaları ve sigorta şirketlerini de kapsadı. Dönem dönem etkisini artıran boykot küçük çaplı uluslararsı krizlere de neden oldu. Hala devam eden boykot, bu eylem türünün kendi çapında en etkili örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Şuradan Filistin mücadelesine destek için İsrail boykotu üzerine uluslararası alanda örgütlenmiş BDS hareketi hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Şöyle Bitirelim:
Gücü elinde bulundurana karşı gücün etkilerinden mağdur olanların, güçlüyle olan ilişkisini silah olarak kullanma şekli olarak özetleyebileceğimiz bu pasif direniş yöntemini, kendi siyasi çıkarları için malzeme olarak kullanmak, bu eylemi değersizleştirmekten öteye geçemiyor.
Temiz İphone var bu arada, ilgilenenlere güvenli yollardan teslim edilir.